❦1

19.2K 750 522
                                    

↬ Razoku No Hanayome mangasından uyarlanmıştır.

↬ Hikaye üzerinde büyük-küçük değişiklikler yapıldı.

↬ Yoğun şekilde +18 sahneler içerir. Hayır hatta her bölüm +18.

✽1✽

Ben acemi aktör Park Jimin. Burada, ormanın ortasında gizemli 'Çıplaklar Kabilesi' hakkında bilgi toplamaya geldim. Aslında yanımda bir gazeteci ekiple geziyordum. Yoongi ve Taehyung meyve toplamak konusunda ısrar ettiklerinde Hoseok'la kalmıştım. O da çok vakit geçmeden fotoğraf çekme niyetiyle yanımdan ayrılmıştı. Sonra herkes kamptan uzaklaştığında çıplaklar kabilesi beni yakaladı ve bağladı!

Tek derdim anadan doğma, ayaklarım ve ellerimden dört farklı kenara bağlanmak değilmiş gibi bir de bu çadırın içindeki (benimle olduğu için çok mutlu gözüken)çıplak adam beni taciz ediyordu! Yüzünde güller aça aça üzerime doğru eğildiğinde çığlığı bastım.

"Uzak dur!"

Bu şekilde yatağa bağlı olmam onu tahrik ediyor olmalıydı ki erkekliği devasa bir boyuta ulaşmıştı. Her yanıma yaklaştığında tüylerimi diken diken ediyordu. Çaresizce debelenmek ve iplerin arasında sallanmaktan başka bir şey yapamıyordum.

Bacağım bu debelenmenin sonucu olarak iplere dolanınca acıyla tısladım. Tuhaf adam sanki hiç bir şey olmamış gibi bacağımı ipten kurtarıp gülümseyerek beni izlemeye devam etmişti. Korku filmlerinde yaşadığım korku, bu adamın yarattığına kıyasla solda sıfır kalırdı.

Islak dilini yanağımda hissedince peşi peşine yardım çığlıkları atmaya başladım. O ise hiç umursamadan dilini yanağımdan çeneme indiriyor, oradan gerisin geri elmacık kemiğime çıkarıyordu. Başımı kurtarmak için yana çevirdim. Bu da onu pek etkilemedi.

Dili boynumdan aşağıya doğru yaramazca kayınca, yana çevirdiğim başımı kaldırıp aceleyle ona baktım. Sıcak kahverengi gözleriyle bana bakıyordu. Gözlerini çekmeden dilini göğsümün etrafında gezdirmeye başlayınca inlememi tutamadım. Resmen tecavüze uğruyor, bir de üstüne inliyordum!

İşini çok iyi biliyordu.

Göğüs ucumu dişlerinin arasına sıkıştırıp, alt çenesini sağa sola kaydırınca öncekinden daha sesli inledim. Psikopat adam canımı yakıyor ama bununla beraber inanılmaz bir zevk almamı sağlıyordu. Aynı hareketi sürdürürken, dilini sürterek hazzı katbekat arttırdı. Sertleşmeye başladığımı hissediyordum.

Göğsüme bir öpücük bıraktıktan sonra daha da aşağıya inince gözlerimi çıkacakmışçasına açtım.

"Dur! Dur orası olmaz!"

Sanki güzel bir şey söylemişim gibi başıyla onayladı. Dediklerimden tek kelime anlamıyordu. Dilini bir süre kasıklarımda gezdirip söylenmelerimi dinlemeyerek erkekliğimi minik ağzına aldı.

Erkekliğimi boğazına kadar alıyor, sonrasında dilini etrafına sürterek geri çekiliyordu. Ve sonra tekrardan... Tekrardan... Zevk dolu inlemelerim çadırı inletiyor, onun dudakları arasında küçük bir tebessüm oluşmasına neden oluyordu. Dişleriyle erkekliğimi okşarcasına hareket edince kendimi koyverdim. Bugün bu iş bitecekti, kaçarı yoktu belli ki.

Son kez dilini erkekliğimde gezdirip geri çekildi. Kendi erkekliğini avuçladığında panikle gözlerimi kapattım. Erkekliği normal bir erkeğinkiyle boy ölçüşemezdi, ne uzunluğu ne kalınlığı. Bu psikopat çok erkeğin hakkını yemişti belli ki...

Kesinlikle ölecektim. Beni öldürecekti. Sıkı sıkı kapalı gözlerimden bir küçük gözyaşı süzüldü. Korkuyla sonumu bekliyordum.

Birkaç dakika boyunca bacağıma değen el haricinde hiçbir şey hissetmeyince, tek gözümü ürkekçe açtım.

Sol eli bacağımın iç kısmında duruyordu. Eliyle kendini çekiştirirken, gözleri vücudumda geziniyor ve inlemeleriyle sessiz olan çadırı dolduruyordu. Kapalı olan gözümü de açıp yastığa bastırdığım başımı serbest bıraktım. Kahverengi, terden ıslanmış saçları, gözünün biraz üstüne düşmüştü. Ona böyle bakınca, saf güzellikten ibaret olmadığını düşünmek gerçeğe sırt çevirmek olurdu.

Tanrının cezası! Çok güzeldi.

Gözleri gözlerimle buluştu. Onu izlediğimi fark edince yüzündeki tahrik edici ifadeye bir de gülümseme ekledi. Beni etkilemeye çalışıyordu. Etkiliyordu... Çok ateşli görünüyordu.

Eliyle erkekliğini okşamaya devam ederken dudakları bacağımın iç kısmıyla buluştu. Bacağıma bıraktığı öpücükler ve dilinin ıslaklığı midemde kelebekler uçuruyordu. Dili dizimin arkasına sürtününce alt dudağımı ısırıp inledim. İnlemelerim arasında gözüm erkekliğine doğru kaydı.

Sadece vücuduma bakarak bu kadar büyümüştü!

İnlemeleri arttığında başını geriye attı ve elini hızlandırdı. Hızla aldığı nefes yüzünden göğüs kafesi şiddetle kasılıp gevşiyordu. Ona hiçbir şey yapmamıştım bile! Sınırına gelmişti. Nefeslerinin düzensiz bir hal aldığını görebiliyordum.

Aniden bir ıslaklık göğsüme yayıldı. Boşalmıştı. Yanaklarıma bir sıcaklık yayıldı. Kırmızıya döndüğünü tahmin ettiğim yanaklarımla ona baktım.

"✦❃☾✦☼✘??"

Dediklerinden tek kelime anlamayarak aval aval yüzüne baktım. Dişlerini göstererek gülümsedi ve eliyle aşağıyı işaret etti. Başımı doğrultup gösterdiği şeye baktım.

Ufaklığım bağımsızlığını ilan etmişti.

"Hiyaa!" utançla bağırıp ona baktım. Sırıtmasını yüzünden silmeden yanağımı öptü.

"Hayır, olamaz bu..."

Erkekliğimi ağzına alıp emmeye başladı. Utançtan orada bayılmak, ölmek istedim. Zaten hassaslaşmış olan benliğim, onun dil darbelerine daha fazla dayanamazdı. Neredeyse sınırıma gelmiştim. Çekilip ağzının yerini soğuk eli aldığı anda soğukluğun da etkisiyle kendimi bıraktım. Eline bulaşan menilerime baktı ve yeniden o psikopat sırıtış yüzüne yerleşti.

Böylece acemi aktör Park Jimin, çıplaklar kabilesinin gelini haline geldi ve bunun farkında bile değildi.


Bride Of The Tribe | Jikook (M) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin