0 : yaşamayı hiç hak etmiyorum.

471 26 12
                                    




Sevgili kardeşim Işıl Yıldız,

Eğer gerçekten hayat senin etrafında dönüyor olsaydı şimdiye çoktan durması gerekmez miydi?

Özellikle de ben bu kadar hızlı aktığını düşünürken.

Sakın seni yargıladığımı düşüneyim deme. Çünkü yargılamıyorum. Ben bu dünyada seni yargılamayı hak edecek son insan dahi olmadığımı biliyorum. Nankör değilim. Hala unuttum, artık geçti desem bile yaşananları dün gibi hatırlıyorum.

Sen hatırlamıyor musun benim için yaptığın onca şeyi? 

Ben en ufak detaylarına kadar hatırlıyorum ve bu beni mahvediyor, biliyor musun? Hayatından çaldığım onca fedakarlık aklıma bir bir düşüyor ve sanki her seferinde tekrardan ölümü tadıyorum. Sanki her gün ölüyorum abla.

Kızma ama hatırlamayı biraz bile istemediğim için unutmaya çalıştıklarımda var. Aslına bakarsan bunların pek bir anlamı yok, çünkü asla unutamayacağımı biliyorum. Her şeyi silip yeniden başlamayı istesem bile bir türlü başaramayacağımı biliyorum. Ne çaresiz bir haldeyim bir bilsen. Umutsuzluk denizinde sürükleniyorum. Her gün birbirinin aynı, hiç ışık yok. Hiç umut yok. Zifire batmış gibiyim. Hatırlamak ne büyük acı. Ama en kötüsü bir anlığına unutmak, yeniden nefes aldığını hissettiğin o küçücük an, en kötüsü. Çünkü tekrar hatırladığında bir kez daha dibe çakıldığını hissediyorsun. Hiç bitmeyen bir döngüde sıkışmış gibi, tekrar tekrar nükseden bir kanser gibi.

Bilirsin, hayatın her zaman benimle bir alıp veremediği olmuştur abla. Bilirsin, biliyorsun, beni yalanlamak için inkar etmezsin, değil mi? Zaten bu gözlerini yumsan bile görmekten kaçınamayacağın bir gerçek değil mi? Yoksa ben bir drama kraliçesi olduğum için mi böyle düşünüyorum? 

Yine de bana göre hep bahtsız olandım. Şanssızlık kanıma kadar işlemişti, kurtulamayacağım bir lanetti. Her zaman başıma olabilecek en kötü şey gelirdi. Bütün bunları ben uydurmuyorum değil mi Işıl? Sana yaşattıklarıma rağmen ne kötü talihli bir çocuk olduğumu kabul edersin değil mi?

Talihim gibi, kalbim de kötüydü abla. Bunu da en iyi sen bilirsin.

Hiç boşuna inkar etme, yaptıklarından sonra vicdan azabı çekiyorsun deme. Sırf kötü şeyler yaptın diye kötü biri sayılmazsın deme. Öyleyim abla. Çünkü sonunda ne hissedersem hissedeyim olanların değişmeyeceğini biliyorum.

Ve inan bana bildiğin tüm çıkıntı ve çentiklerime rağmen, yüzün, kalbin, geleceğin ve geçmişinle bile bana ışığı anımsatan sen, bu talihsizliğimi bilir, yine de bunun nasıl bir his olduğuna anlam veremezdin.

Beni anlamanı ne çok isterdim abla... Henüz genç olmama rağmen bir gün biri tarafından anlaşılma umudumu kaybettim. Bazı şeylere bir gün olur diye umut ederek ulaşamayacağımı kabul ettim. Sen şanslı taraftaydın, sen sevilendin, sen el üstünde tutulandın ve diğer tüm kötü şeyler bana kondurulmuştu. Böyle doğmuştuk biz. Görevimi üstlenmekten başka yapabileceğim bir şey yoktu.

İnan abla, olmak istediğim kişi bu değildi.

Sürekli ikinci plana atılmak ve daima ihmal edilmiş hissetmek katran karası kıskançlığımı doğurduğunda, elimden gelen tek şey ruhumu parmak uçlarımdan sızdırıp biraz olsun aydınlığa kavuşturmaktı.

Kendimi kurtarmak için, karanlıktan korunabilmek için, bulduğum ilk yol dansa sığınmaktı. Asla en iyisi olamasam bile dans etmeyi severdim. Rol modelim sendin. Hiç erişemeyeceğim bir noktada bile öylesine güzeldin. Her zaman dans ederken ne kadar zarif ve asil göründüğünü düşünürdüm. Ve tüm kıskançlığıma rağmen kabul ederdim, gözlerimin tattığı en güzel ziyafete sahipti, etrafında tasasızca süzüldüğün görüntün. Asla daha iyisi olamayacağımı bilirdim. Sana daima kaybederdim, Işıl. Güneşle yarışamazdım.

PARMAK UÇLARINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin