Aşşağıya indiğimde elinde çiçek ve çikolata olan Mirza Ağayla karşılaştım.Mirza beni baştan aşşağı süzerken kaşları çatıldı.
Evet ,doğru yolda olduğıma tammamen inandım ve onlara doğru yürümeye başladım.Gelenler Zenan Hanım, Fırat Ağa ,yanlarında tanımadığım kadın ve adamlar ,arkalarındada Berzan ,Hazar abiler Mirza ,Aysima ve tanımadığım bir kaç erkek ve kız. Gelen büyüklere annemler hoşgeldiniz dedi bende hoşgeldiniz diyip ellerini öptüm ve onlar annemlerle yukarı çıktılar. Geriye gençler kalınca hepsine hoşgeldiniz dedim.Onlarda hoşbulduk dediler.
-Buyrun içeri geçelim dedim ve içeri geçmeye başladılar.Mirza elindeki çiçekleri ve çikolataları elime fırlatır gibi verdi. Ben biraz sinirlensemde Mirzaya
-Çok zarifsiniz Mirza Ağa ,Teşekkürler . dedim .maksat çıldırtmak.Öküz bir önemli değil felan demedi.Hemen çiçeği ve çikolatayı Sultan teyzeme verdim.Oda çikolatayı açıp bana verdi bende gelenlere tuttum.Zelal hanım bize gelenleri tanıttı.
-Selim Bey ,kaynım
Zehra Hanım eltim
Dicle Hanım görümcem
Berat kaynımın oğlu
Melek görümcemin kızı
Berzan ,Hazar ,ve Aysima bunlarda benim oğullarım ve kızım.diyerek hepsini tanıttı.
-Tekrardan hepiniz hoşgeldiniz dedim.ve aşşağıya indim.Yarım saat sonra Sultan teyze yanıma geldi.
ST:"Kızım annen Berfin yukarı çıksın kahvelerini nasıl içtiklerini sorsun ve kahveleri yapsın diyon."dedi
BK:"Peki teyzem" dedi.Salona geldiğimde tüm gözlerin bana döndüğünü adeta hissetmiştim buna rağmen pek umursamadan Fırat Ağadan başlayarak kahvelerini nsl içtiklerini sordum.Fırat Ağa ve Babam şekersiz ,Diğerlerinden orta cevabı alarak salondan kendimi hızla mutfağa attım.
Ne kadar gergin olduğumu mutfağa gelince anlamıştım.Mutfağa geldiğimde kahve malzemelerinin hazır olduğunu gördüm ve kahveleri yapmaya koyuldum.
Kahveleri karıştırıken kafama takılan soru ile irkildim. Hayatımda ilk kez yaşanılacak olan olaylardan bir tanesi olan istemenin abim yüzünden bu kadar berbat olabileceğini hiç hayal etmemiştim derken kahvelerin hazır olduğunu gördüm.
Kahveleri tepsiye koymuş tam gidecekken Aysima 'nın cırtlak sesi kulaklatımı tırmalamıştı "Yengee abimin kahvesi hangisi? Tuz mu attın yoksa biber mi? Hıııı hangisiiiii?
"Ben derin düşüncelere daldığım için bu detayı atlamışım" diyerek yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim.Aysima : Aaaa yengecimmm bu detay hiç unutulur mu? Ben yeni bişey keşfettim ama abimin zehirlenmesinden korkuyorum."dedi İçimden Ahhh keşke diyen iç sesimi farkında olmadan dışarıya yansıtmışım.Bir anda Aysima ve Melek afallasada hemen konuyu toparlamaya çalışmıştım. Asmin nin buu cazip fikri çok hoşuma gittiği için hemen rafdan bulaşık deterjanını hızla avuçladım . Avuçladığım gibide Mirzanın kahvesine boşalttım, üzerine de bir çay kaşığı tuz attıktan sonra içeriye götürmeye koyuldum.Giderken arkamdan bana şaşkın iki çift göz bıraktığımı hissedebiliyordum.
Salona geldiğimde sırasıyla kahveleri dağıtmaya başladım.Herkese verince sıra Mirzaya gelmişti.Mirzaya kahvesini vermek için eğildiğimde sinsice gülüp içimden beddua ederek kahvesini verdim.
Köşedeki masadan bir sandalye çekip elimde tepsiyle sandalyeye oturdum ve Mirzayı izlemeye başladım. Mirza kahveden bir yudum aldıktan sonra öksürük krizine girdi ve hemen önündeki suyu bir dikişte içtikten sonra bana sen görirsün dercesine bir bakış atarak kalan kahveyide kafasına diktikten sonra bana sinsice bir gülüş attı.
Bir sığır edasıyla "ölönö söğlök börfön"
Dedi. O iğrenç kahveyi içtikten sonra mimiklerinde olumsuz bir değişim göremediğim için içten içe sinirden kuduruyordum.Fırat Ağa kahvesini yudumladıktan sonra sanki herşey normalmiş gibi o klişe cümleyle söze atıldı.
FA :Ayhan ağa Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınız Berfini oğlumuz Mirza ya istiyorum"
Babam bu sözler üzerine bana buruk bir bakış atarken içim acımıştı ama benim hayatımı karartan o iki kelimeyi söylemekten kaçınmadıve "Verdim gitti" diyerek bir kahkaha patlattı aklınca ortamın gerginliğini dağıtmaya çalışıyodu. Benim içimdeki fırtınalardan habersizce.....Zenan Hanım çantasından çıkardığı yüzükleri Asmine uzattı ve Asmin elinde yüzüklerle heyecanla mutfağa gitti.
Çok geçmeden elinde süslü bir tepsiyle salona girdi ve tepsiyi Fırat ağa ve Ayhan Ağa nın önüne tuttu.Her ne kadar belli etmesede babamında içinin kannağladığını hissedebiliyordum...
Mirza ve ben yan yana geçtik ve Fırat ağa benim yüzüğümü babam da Mirza nın yüzüğünü taktı.Mirzanın bu rahat ve umursamaz tavırları gerçekten çok sinir bozucuydu. Yüzüklerin birden kesildiğini farkettim.İstemsizce gözümden akan bir damla yaşı farkettim ve hemen tavana bakarak kırutmaya çalıştım.
Herkesin bize alkışladığını gördüğümde ailemin bu olaya karşı rahat tavırları beni derinden yaralıyordu.Yüzükler kesildiği için el mahkum Fırat ağa ve diğer büyüklerin ellerinin öpmeye başladık.Bir ara Mirzaya yan gözle baktığımda annemle gülüştüklerini gördüm.Allahım annem benimle bile böyle gülmemişti bunlar ne ara böyle içli dışlı oldu diye düşünmeden edemedim.
YAZARDAN
El öpme merasimi de sona erdikten sonra herkes yerlerine çekildi.
Düğün tarihi de belirlendikten sonra Şirvan Aşireti eve gitmek için Karaca konağından yarın görüşmek dileğiyle ayrıldı..........
★★★★★★★★★★
Sevgili okurlarım bölüm geciktiği için Özür diler kitabıma olan ilginizxen dolayı teşekkür ederim.
Bu bölümde bana çokk katkısı olan Sevgili kuzenim Bilge Melek Yöntere çok teşekkür ederim.
Hepinizi kocaman öpüyorum
Bir sonraki bölüme görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın..☺❤
Not:
Arkadaşlar kusura bakmayın bu bölümde Mirzanın kız kardeşi Asmine bazı yerlerde Aysima diye bahsettiğim için sizlerden özür diliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÖRE
General FictionSiz abiniz uğruna kendinizi töreye kurban eder miydiniz? -Ben ettim Kendimi aptalca bir şey olan töreye kurban ettim. Beni hiç bir zaman sevmeyecek olan kalpsiz , acıyı seven, Şirvan aşiretinin ağasına Mirza Şirvan'a kurban edildim.