Ece evde bir şey yememişti yine her zamanki gibi çikolatalı pasta istemişti biraz atıştırmak için. Pastasını yerken bir yandan Egenin yaptığı sürprizi düşünüyor diğer yandan ise gidecekleri derbi maçını düşünüyordu. Çünkü Ecenin ne kadar fanatik birisi olduğunu bütün tanıdıkları çok iyi biliyorlardı..
Ece pastasını Fenerbahçe maçını düşünürken heyecanlandığından doğru düzgün yiyip, bitiremedi ve yine geriye kalan pastayı Ege bitirmiş eve doğru yola koyulmuşlardı..
Eve vardıklarında Ece hızlıca mutfağa doğru yöneldi. Ege ise "Hayatım yemekte ne var?" diye seslendi Eceye. Ece ses vermediginden dolayı mutfağa doğru gitti ve her zamanki gibi Ece, Egenin en sevdiği yemekleri yapıyordu. Egenin tam bir patlıcan yemeği hastası olduğunu bildiğinden dolayı Ece akşama patlıcan yemeği ve pilav hazırlıyordu. Egenin sürprizi yüzünden yarım kalan yemeği bitirmeye çalışıyordu. Ege bu hali görünce içinden "İyi ki sevdim ve iyi ki evlendim seninle be kadın!" diye geçirdi. Ece, Egenin kendisine bakarak daldığını görünce "Ege, kocacığım? Noldu daldın gittin öyle?" deyiverdi. Ege ise "Yok bir şey karıcığım, çok güzelsin ve gittikçe güzelleşiyorsun. Günden güne değişen bu güzelliğine dalıyorum hep." dedi ve Eceye yaklaşarak alnına bir öpücük kondurdu..
(Üzerinden 1 yıl geçse de hala Ece kocası kendisini öpse yanakları utancından kızarıyordu ve bunu farkeden Ege ise bu sefer yanaklarından öpüyordu. Bu durum ise Egenin çok hoşuna gidiyordu.)
Yemekler olmuş, sofraya geçilmisti bile. Ege her zamanki gibi büyük bir iştahla yerken Ece yavaş yavaş yiyor arada bir ise "Ege hayatım yavaş ye boğulacaksın ya!" diyordu. Ege ise hiç tepki vermeden devam ediyordu..
Nihayet yemekler bitmiş ve genç çift birbirlerine yardım ederekten sofrayı kaldırmışlardı.
Salona geçip bir film izledikten sonra yatmaya karar verdiler. Sonra da odalarına geçip yorucu günde yorgunluklarından kurtulmak için birbirlerine sarılıp uyudular.