* 10 *

7.7K 633 467
                                    

Jisoo için yine yorucu bir gündü. Okuldan sonra geldiği kafede oradan oraya koşturuyor, siparişleri yetiştirmeye çalışıyordu. Bulduğu bir boşluğu değerlendirerek kendisine en yakın masadan bir sandalye çekip oturdu. Her yeri ağrıyordu. Kısa bir süre kafasını masanın üzerine koyup dinlendi.

Diğer garsonlardan biri adını söylediğinde hemen doğruldu. İş arkadaşı, bir masayı işaret ediyordu. Jisoo onun gösterdiği tarafa baktığında şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Ardından içini derin bir korku kapladı. Yoongjun, Jennie ve okullarından birkaç öğrenci daha. Jisoo Yoongjun'un gözündeki ifadeyi gördüğünde titredi. Kendisiyle uğraşmamaları için dua etmeye başladı ancak bunun bir fayda vermeyeceğini şimdiden biliyordu.

Titreyen bacaklarla masaya yaklaştı. Aniden gülmeye başlayan Yoongjun onu daha da ürkütmüştü.

"Aman canım niye öyle korkuyormuş gibi davranıyorsun? Bizim senden korkmamız lâzım ama gördüğün gibi arkadaşımızı ziyarete geldik." 

Jisoo cevap vermedi. Sadece siparişlerini aldı ve hemen uzaklaştı. Jennie çikolatalı süt, geriye kalan üç çocuk da buzlu çay söylemişti. Elindeki tepsiyle geri dönerken oldukça dikkatliydi. Ne kendisine sataşmalarına karşılık verecek, ne de bir beceriksizlik yapıp rezalet çıkmasına neden olacaktı. Kararlıydı. Masaya yaklaştığında, oğlanlardan biri ayağa kalktı.

"Dur sana yardım edeyim." Niyeti elbette yardım etmek değildi. Bacağıyla Jisoo'nun bacağına vurdu ve kızın dengesinin bozulmasına neden oldu. Böylece Jisoo elindeki tepsiyi de düşürdü. Jennie'nin üzerine.

Jisoo şok olmuş bir yüz ifadesiyle Jennie'ye bakıyordu. Aslında alacağı tepkiye hazırlıyordu kendisini. Jennie bağırıp çağıracak, onu aşağılayacaktı. Buna emindi.

Fakat Jennie beklediğinin aksine sessiz kaldı. Bir mendille üzerine dökülen sıvıları silmeye başladı. Tabii Jisoo bunu fark edemezdi çünkü birkaç saniye önce, Yoongjun'un verdiği tepki yüzünden irkilmişti. Jennie'nin erkek arkadaşı bağırıp çağırıyor, Jisoo'yu buradan kovduracağını söylüyordu.

Jisoo özür dilemeye başladı. Hiç durmadan özür diliyordu. Ama kimse onu dinlemedi. Patronu gelip onu azarladı. Ve kaçınılmaz son gerçekleşti. Kim Jisoo kovuldu. Yavaşça eşyalarını toplayıp gözyaşlarıyla uzaklaşırken Yoongjun ve arkadaşları ona gülüyordu.

***

Otobüste dalgın bir şekilde ayakta duruyordu. Neden insanların kendisinden bu kadar nefret ettiğini sorgulamaktan yorulmuştu ama insanlar ondan nefret etmekten yorulmamıştı.

Otobüs aniden fren yaptığında az daha düşecekti. Tabii birisi kolunu tutmasaydı eğer. Jisoo onu tutan kişinin yüzüne bakmaksızın başını aşağı yukarı sallayarak teşekkür etti.

"Bizim okuldansın sanırım, şuraya otur hadi, düşeceksin yoksa." 

Jisoo bu kez ona baktı. Kim olduğunu bilmiyordu ama formasından anladığı kadarıyla aynı okuldalardı. Ve şey, sıradan bir öğrenciden çok daha yakışıklı olduğunu ister istemez itiraf etti Jisoo kendisine. "Teşekkür ederim." Çocuğun verdiği yere oturdu.

"Adım Jinyoung. Senin adın ne?" Az sonra Jisoo'nun yanı boşaldığında, yanına otururken sordu. Jisoo bu âni ilgiden aynı anda hem rahatsız hem de memnun olmuştu. Jinyoung kötü birisine benzemiyordu.

"Jisoo." dedi farkında olmadan gülümseyerek.

Bu cevabın üzerine Jinyoung biraz düşünür gibi oldu. "Aa ben de nereden tanıdık geldiğini düşünüyordum. Sen o kızsın değil mi? Eşcinsel olan?"

Jisoo'nun gülümsemesi uçtu gitti. Endişeli bir ifade kapladı yüzünü. Bunun üzerine Jinyoung'un gülüşü eklenince iyice gerildi.

"Hey diğerleri gibi seni yargılamayacağım. Sana bir teklifim var..."  Jisoo'nun kulağına eğildi.

I Can't Think Straight | JenSoo ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin