Bölüm 3

8 1 2
                                    

ŞARKI ADI: ARCTIC MONKEYS - DO I WANNA KNOW?


----------------

  Tess'ten bir açıklama bekler şekilde yüzüne bakıyordum fakat pek konuşmaya istekli gibi değildi boğazımı temizleyerek yüzüne baktım.

"Tess? Cidden artık burada ne işin olduğunu söyler misin?"

"Ben- aslında şöyle ki Joel tek başıma yapamıyorum ki bu da az önce belli olmuştur eminim ki.Bir takım arkadaşına ihtiyacım var yine de seni bulmam kasıtlı bir şey değildi ki Tanrı'ya binlerce kez teşekkür ederim ki karşıma çıkan sensin.Sadece normal bir yürüyüş olacaktı ama karşıma bir sürü çı-"

"Ne? Buraya kadar peşinde bir sürüyle mi geldin Tess? Tanrım! Aklından ne geçiyor!"

"Kusura bakma elimde senin burada olup olmadığını belirten sihirli bir harita yok.Kendi canımı mı kurtarmakla uğraşmalıydım yoksa burada ki insanları düşünmekle mi? Hala aynısın."Tess'le biraz geçmişimiz olduğu doğruydu fakat "hala aynısın" diyecek kadar beni tanıdığını düşünmüyordum.

"Joel, lütfen tek isteğim buradan gitmek ve mümkünse gittiğim yerin tek biletli ve dönüşü olmayan bir yer olmaması.Tanrı aşkına! Gitmeliyiz yoksa ikimiz de şunlardan birine dönüşeceğiz.Eminim ki bana olan kinin bile ölmek istememekten fazla olamaz." diyip kaşlarını kaldırdı.Şuan yapabileceğim daha mantıklı bir şey olmadığından koşmaya başladım.

Binaların çokluğu ve inanılmaz kalabalık bir şehir olması nedeniyle en ufak bir seste arkanızda hastalıklı belirmesi çok olasıydı.Dikkat ve hız önemli iki şeydi.Şöyle bir sorun vardı ki birini yaptığınızda diğerini yapmanız oldukça zordu.Özellikle kendi canınız ön plandaysa.

"Yanılıyorsun Tess."

"Ne hakkında? Eğer kaçmamızdan bahsediyorsan kalıp ölebilirsin Joel."

"Ondan bahsetmiyorum.Sana karşı kin tuttuğum falan yok.Sadece ne yapacağımı bilememiştim ve senden nefret ettiğimi söylememle benden uzaklaşacağını düşündüm ki öyle de oldu.Sana zarar veriyordum.Aynı şekilde sen de bana zarar veriyordun.Birbirimize yararımız yok Tess.Yine de istersen tekrar takım olabiliriz tabii" dediğimde sessiz kaldı.Aslında bu gerçek değildi.Tess'i sevdiğimi düşünüyordum ama sevmediğimin farkına ancak varabilmiştim.Tess sadece benim tutunduğum,güç aldığım insandı ama o sanırım gerçekten beni seviyordu.Herhangi bir konu hakkında ona umut vermek istemediğimden bu açıklama en iyisiydi belki de.

"Tabii ki Joelle."dedi sırıtarak.

"Ciddiyim bana Joelle demeyi bırakmalısın artık." dediğimde gülerek konuşurken ikimizinde düşürdüğü tempoyu arttırıp daha hızlı koşmaya başladı.Biraz arkasından ilerliyordum.Sonuçta önümüze bir sürü çıkmadığı sürece Tess halledebilirdi ama arkamızdan gelenleri Tess'e bırakamazdım.Zaten onlarla uğraşmıştı biraz nefes alması gerekiyordu.

Bir süre daha koştuktan sonra zaten şehrin biraz dışında saklandığımdan yavaş yavaş ağaçlar ortaya çıkmıştı ve inanın hava kararmaya başlıyorken ormana girmek akılsızlıktı.

Etrafta saklanabileceğimiz türden bir bina aradım ama binalar o kadar azalmıştı ki götümüzü sağlama alabileceğimiz bir bina imkansız gibiydi.Bir ağaç kavuğu ya da herhangi bir bina şuan harika olabilirdi.Etrafta sadece küçük dağ evi tarzı evler vardı.Odundan,güçsüz,kolayca fark edilebileceğimiz evler.Emin olamamakla birlikte en yakın olan eve doğru yürüdüm.Çok fazla bir seçeneğimiz yoktu ve dışarda durmaktan daha iyi bir seçenekti.

Çoğu hastalıklı ışığa gelmiyordu.Koşucu veya da Takırdayan değilse şanslıysınız demektir.İçeri girip baktığımda yerde bir beden gördüm fakat hastalıklı mı yoksa ölmüş mü emin olamadım ve yanına doğru ilerledim.İçerideki koku bana ikisi de olabilir diyordu.

Sanırım ölüydü ama hiç riske atmaya değmezdi.Boğazını çakımla kestim ve inanın görmek istemeyeceğiniz kadar iğrenç bir görüntü bu.Dışarı taşımalıydım yoksa tüm geceyi bu kokuyla geçirmemiz eh pek gönüllü olduğum bir şey değildi.

Kollarından tuttuğumda nefes almamak için kendimi sıkıyordum.Tanrım! Cidden bir şey bu kadar iğrenç kokamazdı.Ağaçların yanında çalılık gördüğümde ölmüş artık her kimse onu oraya doğru taşıdım.Aslında bir hastalıklı görse bile saldıracağını veya ona doğru geleceğini düşünmüyordum ama niye riske atalım ki değil mi?(SECOND COMING DİNLEYEREK YAZIYORUM BURALARI NASIL GAZA GELDİM ANLATAMAM JOEL'İ NEO YAPIP MATRIX YAŞATASIM VAR SİZE ZXKFLNAWNERDFLSŞÖE)

Birkaç saat için orada kalabilirdik.Yine de ne kadar dayanabileceğimiz hakkında pek bir fikrim yoktu.Bize gece saldıran hastalıklı olursa eğer onlara karşı avantajımız olurdu tabii aynı zamanda da dezavantajımız.Karanlıkta neyin nereden geleceğini bilemezdiniz.Özellikle dünya bu haldeyken hastalıklıların size saldırmasını bırakın "takım arkadaşım" dediğiniz insanın bile size saldırması olasıydı.Bu yüzden kendinize dahi güvenemezdiniz,güvenmemeliydiniz.

"Imm şey Joel?" dediğinde yüzümü Tess'e doğru çevirdim ve ne söyleyeceğini beklerken yüzünü incelemeye başlamıştım.Konuşuyordu ama çoktan dalıp gitmiş gibiydim.Her şeyine önem veren bir kadın değildi hele çirkin bir kadın hiç değildi.Uzun yıpranmış kahverengi saçları ve ela gözleri vardı.Bir kadının mükemmel olması için sarı saç,mavi göz ve harika bir fiziğe ihtiyacı yoktu.Onu seviyorsanız o kadın her türlü size mükemmel gelirdi.Kurduğum cümlelerle kafamı salladım.Hayır,Tess'i sevmiyordum.Böyle bir dünyada aşkı bırakın sevgiye bile yer yoktu.Sevemezdiniz.Kaybetmek bu kadar kolayken yapamazdınız.

"Hey!Joel? İyi misin? Birkaç dakikadır kendini kaybetmiş gibi yüzüme bakıyorsun.(BURAYI YAZARKEN ANLAMSIZCA FESATLAŞTIM BENİM GİBİ OLMAYIN LKNFASLRAEWRŞL)

"Ah şey...ben iyiyim evet.Üzgünüm bir- bir an daldım sanırım.Kusura bakma ne diyordun?"dediğimde yüzündeki meraklı ve endişeli ifade gitmiş yerini normal yüz ifadesi almıştı.Anlamsızca yüzünde endişeli bir ifade olması hoşuma gitmişti.Beni merak ediyor olması...

"Bu evde ateş yakamayız.Dışarıdan görülebilir ve ayrıca ev tahtadan.Yaz aylarının sonunda olduğumuza göre havalar da yavaştan soğuduğuna göre kendimizi ısıtacak bir şeyler yapmalıyız.Malesef bu evde imkanlarımız kısıtlanıyor.Belki de dışarıda kalmak-"

"Ne? Hayır Tess! Dışarıda kalmak bir seçenek dahi değilken bunu nasıl teklif edebilirsin?"biraz sert çıkışmış olmalıyım ki her saniye de yüz ifadesi değişiyordu.

"Pekala.Burada nasıl yapacağız?"

"Battaniye herhangi bir şey şuan için bizi idare eder.Sırayla uyuruz.Sorun olmaz."dediğimde kafasını salladı.Yapabileceğim bir şey yoktu.Sevginin ne demek olduğunu bilmeyen biri olarak büyümüştüm ben.Bana insanlara nasıl davranacağını öğretecek biri olmadı.Annem ve babam tarafından sevilmeyen çocuktum ben.Dramatik olmaya gerek yok.Sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmedim ihtiyaçta duymadım.Tess'e karşı sert çıkışlarımın belki de sebebi budur.Hatta biliyor musunuz büyük ihtimalle öyle zaten.Dediğim gibi ben sevmeyi öğrenmemiş bir çocuğum ve dünya da artık sevmenin veya da sevilmenin öğrenilebileceği bir yer değil.

----------------  



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖREV (JOEL) [ARA VERİLDİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin