Jimin neden bir yabancının arabasına bindiğini hatta o yabancının arabasına elleri kan içinde olan birini neden aldığını bilmese de pekte umursamıyordu. Başına daha kötü ne gelebilirdi ki?
"Torpidoyu aç orada bi yerde mutlaka peçete vardır." dedi sesi Jimin'e zıt bir şekilde kalın olan yabancı. Eğer kendi elleri şu an kan içinde olmasa ve psikolojisi yerinde olsa, sesin çekici oldugunu bile düşünebilirdi. Öyleydi de. Bu var olan bir gerçekti, bir sıfat, çekici kalın ses, iltifat değil.
Jimin elini torpidoyu açmak icin uzatmıştı ki geri çekti. "Arabanı kana bulamak istediğinden emin misin?" Sonuçta Jimin bugünden itibaren aranan biriydi ya da daha doğrusu eğer kimse fark etmediyse biri fark ettiğinde aranan biri olacaktı. Bu arabada bile bulunması yanındaki yabancı için zarardı.
Yabancı, bir şey demedi. Bir eliyle sürmeye devam ederken diger eliyle torpidoyu açtı ama içi bomboştu.
"Neyse..."
Bir süre konuşmadılar ki Jimin şikayetçi değildi. Sessizlik iyiydi, sessizlikte yaptıklarını rahatça düşünebiliyordu. Ama yanındaki yabancı konuşmamasına rağmen aklını yaptıklarından alıyordu. Neden onu arabasına almıştı ki? Ve neden tanıdık bir siması vardı? Daha önce dükkana gelmediğinden emindi, gelse böyle birini hatırladı.
"Yardıma ihtiyacın var gibiydi." diye konuşmaya başladı yabancı sanki aklını okumuş gibi.
"Hah?" diyebildi Jimin, neyden bahsettiğini bilse de.
"Arabaya almamın sebebi. Yardıma ihtiyacın var gibi." diye tekrarladı. Jimin'in buna cevabı kaşlarını kaldırıp yanındaki insanın yüzünde palyaço burnu varmış gibi bakmasıydı.
"Hayır kurumu falan mısın? Haberin var mı bilmiyorum ama ellerimdeki k-" gözlerini kapayip bir iç cekti. "..kan." gerçeği kabul etmek zordu.
Kısa süreli tuhaf bir sessizlikten sonra yabancı cevap verdi. "Benim de senin gibi yardıma ihtiyacım vardi." diye açıkladı. Jimin'in içindeki bir ses daha fazla açıklamayacağını söylüyordu. O da üstelemedi. Belki yabancının onu rahatlıkla alması şaşıralacak birşey değildi. Eger gercekten de Jimin gibi yardıma ihtiyacı olduğu bir zaman olmuşsa bu demek oluyor ki Jimin dikkatli olmalıydı. ...ama nedense bu adam da güvendiği birşey vardı. Adını koyamadığı bir nostalji... Belki de hala şoktaydı ve beyni onla dalga geçiyordu kim bilebilir?
"İyi misin?" kalın ses bir kez daha sessizliği bozdu.
"İyi mi?" Jimin gülmeye başladı. "Bir adamı öldürdüm, her yerim kan içinde," bu sefer konuşmak daha kolaydı çünkü kendisini bir şakadan bahsediyormuş gibi hissediyordu. ",bir yabancının arabasındayım ve nereye gittiğimizi bilmiyorum. Sen nasılsın?" Soğuk bir kıkırdama.
"Ah sormana sevindim, sabah bir çeteden gündelik dozumu aldım-uyuşturucu değil, dayak yedim-"
Yabancının yüzündeki yaralar daha çok dikkatini çekti Jimin'in. Burnunun üstünde tuhaf bi şekilde şirin gözüken bir çizik vardı.
",sonra son paramı içkiye harcadım, şu an ise çaldığım arabada kanlar içindeki bir yabancı ile şehirden kaçıyorum. Sıradan bir Pazar akşamı." dedi sanki gerçekten de sıradan bir günü anlatıyormuş gibi.
Kısa çaplı bir sessizlikten sonra ikisi de kahkaha atmaya başladı. Ağlanacak durumlarına gülüyorlardı. Ama gülmek iyiydi, zaten kötü olan durumlarına ağlamak birşeyi düzeltemezdi. Gülmek, Jimin'i az da olsa daha rahatlatmıştı. Durumun yabancı içinde aynı olduğunu düşündü.
"Yani şu an, büyük ihtimalle sinirden köpürüp polisi aramış olan bir zenginin çalıntı arabasında olduğumu mu söylüyorsun?" diye sordu şikayet eder gibi ama aslında gülüyordu, kendisi fark etmese de gözleri hilal şeklini almıştı.
Nedense yabancı bir süre yüzünü inceledi, sanki ifadesinde bir şey arıyormuş gibi ama yola bakmaktan çok uzun süre bakmamıştı.
"Adın ne?" diye sordu, Jimin'in cevabı belli olan sorusunu görmezden gelerek.
"Park Jimin." tereddüt etmeden cevapladı. "Peki ya senin?" diye sordu ve yabancıya bakmak yerine yola bakmaya başladı. Yol bomboştu, sadece kaldırımda durup büyük ihtimalle karşıya geçmek için arabanın geçmesini bekleyen bir adam vardı.
"Kim Tae-"
Adam arabanın geçmesini beklemiyordu.
"Dikkat et!"
♤
Jimin arabadan ne zaman indiklerini, Kim Tae'nin ne zaman yerde yatan adamın üstüne çullandığı algılayamamıştı. Sanki zaman anlamını yitirmişti.
Kim Tae adamı yumruklarken bağırıp, küfürler savuruyordu, yerdeki adam ise sadece kahkaha atıyordu.
İyi. diye düşündü Jimin.
En azından hayatta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
So Fresh ☆ yoonmintae
FanfictionJimin'in kayda değer bir geçmişi yok, Taehyung'un kayda değer bir yaşamı yok, Yoongi ise bu iki kişinin kim olduğuna dair bir fikri yok ama yine de aynı arabanın içinde şarkı söyleyerek polisten kaçıyorlar mıydı? İlginç bir şekilde evet. - Hikaye Tr...