Gerçekten ona gıcık olmuştum. Ukala!!
- üzgünüm. Başka bir isteğiniz var mı?
- ah evet Kapıdan çık ve yanımdaki siyah kutuda baş parmağını bastır.
- niye?!
- odaya sadece sen ve benim girebilmen için.
- anladım. Dışarı çıktım. O sırada telefonuma mesaj geldi. " bunu asla yapamazsın. Parmak analizi yaparak kimliğini ve senin bir suçlu olduğunu anlayabilirler. Çantanın içimdeki makinayı ona doğru tut. Bu şimdilik idare eder" çantamı bu yüzden yanımda taşımamı söylemiş olmalılar. Çantayı açtım. İçindeki aleti alıp kapıya doğru tuttum. Ve işe yarmıştı. Tekrar içeri girdim.
- tamam birazdan bütün patronları aşağıya -3 üncü kata çağır. Toplantı de onlar anlar.
- peki efendim. Diyip çıktım. Bir dakika ya asansör den hatırladığım kadarıyla en son kat 0 idi. Öyle bir kat yoktu ki. Bunu unutmasam iyi olur. Diğer odalara teker Teker girip haber verdim. Sonra lisa ile karşılaştım. Kolundan tutup kenara çektim.
- noluyor?
- lisa bir gariplik var onları takip etmeliyiz.
- tamam ama nasıl? Hemde niye ?!
- sorgulama vaktim Yok. O sırada odalarından çıktılar. Etrafı kolaçan edip bizim olduğumuz yere doğru yürümeye başladılar. KendimiZi hemen ordaki direğin arkasına siper ettik. Onlar oradan geçip merdivenlere yöneldiler. Ahh dogru zaten asansörde en son 0 idi. Onlar merdivenlerden hızla iniyorlardı. Lisanın kolumdan tutup çekiştirdim. Şu lanet topuklular ses çıkarmasın diye bir kagnı arabası gibi gidiyorduk. Bu beni deli etmişti. Ona küfür yağdırmayı kesip aşağı indiklerinden emin olduktan sonra ayagımızdaki takozlarla merdivenlerden iikişer üçer indik. Otaparkın oldugu yerde merdiven bitiyordu. Ee ?!?!! Ama burası sıfırıncı kat ve burda nerde toplantı yapabilirlerdi?!?!?!!? Ahh cidden deliricem!! Lisa kolumdan çekiştirip yerdeki kapak gibi olan yeri gösterdi. Yavaş yavaş oraya gittik üstüne basınca demir oldugu için büyük bir gürültü çıkmıştı. Lisa
- yha! Sen delirdin mi?!! Sen iyi değilsin. Her neyse sesi duyanlar gelir hemen burdan kaçalım. Demeye kalmadan arkadan güvenlik bagırdı. Hay ben benimde!!! Bu kapagı demir yapanında .Neyse. Tatlı gülümsememizle arkamız yavaşça döndük.
- ne yapıyorsunız burda?! Sinirliydi. Ses tonundan beliydi. Lisa tatlı bir ses ile
- şey biz hani yeniyiz karıştırmışız hemde burası dikkatimizi çekti. Burası ne?
- sizi ilgilendirmez. Eğer kovulmak istemiyorsanız oranın yanına dahi yaklaşmayın.
- peki üzgünüz. Diyip kolumdan çekiştirdi. Orada ne vardı? Bu benim merak duygumu daha da artırmış ve orayı daha çabuk çözeceğimin kanıtına vardık. Merdivenleri
birer birer çıkıyorduk. Lisa bana dönüp sinirli bir tonla konuştu
- ya sen kafanda ne taşıyorsun tanrrı aşkına !!! Gidip ne diye oraya basıyorsunki?! Deliricem.
- sende olmayan şeyi yani beyin taşıyorum.
- sus. Zaten çıkış vaktine az kaldı. Bugün çok pis şikayet edicem.
- aman edersen et!! Çokta fifi!! Diyip onun önüne geçtim. Hızlıca merdivenleri tırmadım. Sonra bana o oda çok boğucu geldigi için lobide oturdum. Sonra asansörden yakışıklı, uzun mu uzun boylu, yakışıklı mı yakışıklı bir çocuk indi. Vay be analar neler doğuruyor!!! Pehh!! Resmen kendimden geçmiştim. Sonra yanıma geldi kibar bir şekilde
- acaba suga hyung burdamı? Sesi bile çok güzeldi.
- ah hayır bayım. Bir toplantısı var. Bu yüzden burda degil ama beklerseniz gelir.
- ah teşekkürler. Diyip samimi bir şekilde güldü. Yanıma oturdu. Ay vallaha çok yakışıklıydı. Bir anda bana dönüp
- suratımı eskiticeksiniz. Bu arada ben jackson.
- ah merhaba bende jennie. Memnun oldum. Diyip el el sıkıştık. Tatlı bir çocuktu. Sonra bana tekrar dan dönüp
- siz yenimisiniz? Sizi buralarda hiç görmedim.
- ah evet ben yeniyim. Suga beyin yeni sekreteri. Bu arada siz ne için gelmiştiniz.
- ah ben suga hyung un kuzeniyim.
- ah öylemi tekrardan memnun oldum. Bu çocuk işime yaraya bilirdi. Birini berbat edip öteki tarafı toparladım. Yesss!!! İçimden sevinç çığlıkları atarken duydugum sert
- kuzen!! Sesiyle hızlıca kafamı kaldırdım. Bu suga idi. Zor da olsa ayağa kalkıp önünde eğildim. Gıcık ona güzelce bakarken hiçbir duygu taşımayan bir şekilde baktı. Bana
- sen benim odama iki tane kahve getir.
- peki efendim. Diyip yanlarınadan ayrıldım. O ise kuzenini alıp odasına girdi. Vallaha yaptıgım en zor iş bu olcaktı. Ayh neyse. Sus artık iç sesim. Diyip iç sesimi bastırdım. Kahve makinasının önüne gelip iki bardak kahveyi doldurdum. Yavaş yavaş odaya girdim. Dirsekle ne kadar kapı vurulabilirse o kadar vurdum. Gir komutu gelince gene dirseğimle kapıyı zorda olsa açtım. İlk başta jackson na verdim. Sesiz bir şekilde sonra yavaşça suga nın yanına gittim. Bir anda yerdeki kablolara takılıp kahveyi hem kendi elime hemde suga nın pantolonuna az bir şey dökmüştüm . Ama çogu benim elime dökülmüştü . Oturduğu yerden hızlıca kalkıp küfürler savurdu. Düştüğüm yerden yavaşça kalktım. Oha dizim bile kanamıştı. Zaten elim zonkluyordu. Bana dönüp
- seni sakar pislik!!! Çık odamdan yüzünü dahi görmek istemiyorum. İlk defa bir çocuk gibi azarlanıyordum. Dolan gözlerimi saklamak adına başımı eğdim. En nefret ettiğim şeylerden biri de azar dır. Kısık bir sesle
- özür dilerim. Çok özür dilerim. Diyip yavaşça odadan çıktım. Odadan çıkınca tutuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım. Acıyı geçtim en çok zoruma giden şey bir iyi misin diye bile sormamıştı. Kendi odama girdim. Manasız göz yaşlarımı sildim. Ona gerçekten çok sinirliydim. Senden intikam alıcağım suga!!!Merhaba arakdaşlar. Baya bi geç oldu farkındayım. Üzgünüm. Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın. Ve lütfen takipçi sayımızı da artıralım. Lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Boys( Bts/ Blackpink)
FanficBirbirlerini en büyük düşmanları.. hangi taraf kazanacak? Yoksa iki tarafta kayıp mı edecek? Merak ettiysen aç ve oku pişman olmazsın!