Hayatım peş para etmezdi , bir insan hayatında kaç kez kazık yer. Bir adam ne kadar dayanır bu acıya.
Bir adam ne kadar severse öyle seviyordum onu , ta ki aldatıldığımı öğrene dek. Şuan karşıdan karşıya geçmek için o yaşlı gözlerle bekliyordum.
Bir kadın geldi yanıma , yasemin gibi kokuyordu. İçime çektiğim o koku sanki biraz olsa dindirmişti acılarımı.
Kadın şarkı dinliyordu , şarkının sesi dışarı geliyordu. O da acı çekiyordu şarkısından belli.
Bir adam geldi ve kadının çantasını tutup çekti. Kadın çığlık atıyordu.
''Yardım edin çantam.'' diyordu. O an ne kadar çökmüş olsam da adamın peşinden koştum.
Sırtına atladım , yere düştü ben de üstüne düştüm. Elinde ki çantayı çekip adama tekme attım.
Ve kadının yanına gittim. Çantayı ona uzattım. Yavaşça elimden aldı.
''Teşekkür ederim. Ben Miray.'' dedi ve elini uzattı. Gözyaşlarımı sildim ve elini sıktım.
''Önemli değil , ben de Boran.'' dedim ve karşıdan karşıya geçtim. Avcumu açtığımda elimde bir kağıt vardı. Üstünde şu yazıyordu;
''Seni üzgün gördüm. Eğer sıkılırsan bana yazabilirsin. '' yazmış kağıda ve telefon numarasını vermiş.
Daha ne kadar canımı yakmaya çalışıyor bu kadınlar , buruşturup cebime attım kağıdı. Babamın yanına gidiyordum. Onun yanın da çalışmak isteğini kabul etmek için.
------------------------
Babamın yanına geldim, odasına çıktım. Kapıyı tıklattım ve içeri girdim.
Arkadaşı ile konuşuyordu , 'gel' işareti yaptı bana. Karşı da duran tekli koltuğa oturdum. Arkadaşı çıkınca, bana döndü.
''Ne oldu oğlum?''
''Senin yanında çalışmayı kabul ediyorum.'' dedim. Ellerini çırpıp güldü.
''Bu çok güzel bir haber oğlum.''
''Ama , bir şartım var!''
''Ne şartı?''
''Bana da silah vereceksin!''
''Ama-''
''Aması yok baba vereceksen seninle çalışacağım.''
''Tamam oğlum, sen öyle istiyorsan.'' dedi ve masanın çekmecesinden silahı çıkarıp bana uzattı.
Babam bir mafyaydı , ben ilk başlarda onunla çalışmak istemiyordum ama bu olaydan sonra onunla çalışmayı kabul ettim.
Silahı belime taktım ve aşağı indim. Kapıdan çıkarken birine çarptım. Bu o kadındı. Miray, sarı saçlı mavi gözlü acılarla dolu olan kadındı.
''Önüne baksana!'' dedim. Kafasını çevirip bana baktığında gülümsedi.
''Boran, senin burada ne işin var?''
''Asıl senin burada ne işin var?''
''Babam burada çalışıyor.''
''Baban kim senin ?''
''Fikret Daner''
''Ciddi olamazsın!''
''Neden?''
''Çünkü o babamın en yakın dostu.''
''Asıl sen ciddi olamazsın , ne güzel bir tesadüf.''
''He he evet , ama benim gitmem gerek.'' dedim ve yanından uzaklaştım. Tesadüfünde böylesi. Kendi kendime içten gülümsedim , noluyordu bana böyle.
Babamın arabasını almıştım, ona binip ilerledim.
---------------------------------------------------------------------------------
''Baba !''
''Oğlum çatışıyor musun sen?''
''Baba!! Senin araban olduğu için arabaya ateş açtılar ben de çatışıyorum, baba korkuyorum.''
''OĞLUM BEKLE GELİYORUM.'' dedi ve telefonu kapadı. 10 dakika daha kendim çatışmıştım adamlar 10 kişiydi 3 ' ünü öldürdüm. Ama diğerleri üstüme geliyordu.
Biranda değişik ateş sesleri geldi. Babam gelmişti beni kurtarmaya. Yanıma gelip kavradı kolları ile beni.
Uzun süre çatışmadan sonra sesler kesildi. Bizden 2 kişi ölmüştü adamların hepsi ölmüştü. Babam kocaman sarıldı bana.
''İyi misin?''
''Baba ben iyiyim , kolun kanıyor senin.''
''Boş ver oğlum!''
----------------------------------------------------
Eve gelmiştik babam ile. Koluna özel doktorumuz baktı. Sıyrıkmış.
''Boran , bugün Fikret ve kızı Miray gelecek.'' tam da su içiyordum. Öyle deyince ağzımda ki suyu püskürttüm. Babam şaşkınca bana baktı ve gülümsedi.
''Oğlum yavaş ne oldu?''
''Kızı da mı?'' dedim.
''Evet. Ne oldu onu tanıyor musun?''
''Hayır , hayır kesinlikle tanımıyorum.'' babasından çok korkuyordum. O yüzden tanıyorum demedim.
--------------------------------------------------------
Kapı çaldı , görevlilerden biri gidip açtı. İçeri gelen kişiler, Fikret amca ile Miray'dı.
''Hoş geldin dostum'' dedi babam ve arkadaşına sarıldı.
''Bak Miray bu Boran.'' dedi Fikret amca.
''Tanıyorum'' demesiyle , tükürüğümde boğuldum. Derin derin öksürdüm. Babam sırtıma vurdu.
''Ah bizim oğlana da bugünler de bir boğulma tutuyor. Siz geçin biz geleceğiz.'' dedi babam. Beni köşeye çekti.
''Hani tanımıyordun!''
''Baba?''
''Tamam geç içeri sonra konuşuruz.'' dedi ve içeri geçtik. Ben miray'ın karşısına oturdum , babam da fikret amca ile ikili koltuklara oturdu.
Babam ile Fikret amca özel bir şey konuşmak için bahçeye çıktı ben miray ile salonda oturuyordum.
''Bir şey içmek ister misin?'' diye sordum. O da 'hayır ' niteliğinde kafasını salladı.
''Pekala içme bir şey, yemek ister misin?''
''Hiç bir şey istemiyorum. Boran bu arada geçmiş olsun!'
''Ne için?''
''Bugün saldırıya uğramışsın.''
''Ha evet , teşekkürler.'' aptal adam ne diyorum ben ya , malsın olum sen ya kız sana 'geçmiş olsun ' diyor sen 'ne için' diyorsun ya Allah'ım ya.
Miray bana bakıp gülüyordu.
''Neye gülüyorsun?''
''İçinden kendi kendine konuşuyorsun!''
''Nasıl bildin?''
''Ben de kendi kendime konuştuğum zaman , hep tavana bakarım.''
''ne güzel , ne güzel.'' dedim elimi sıvazladım.
''Ee çocuklar ne konuşuyorsunuz?'' diye sordu babam içeri geçerek.
''Havadan sudan Hikmet amca'' dedi Miray.
''Aynen öyle boş konuşuyoruz baba.'' dedim hepsi bana güldü.
Fikret amca ile kızı miray gidince , kocaman bir 'oh ' çektim. Babam yanıma oturdu ve bacağımı sıktı.
''Canım yanıyor baba.'' dedim.
''Kızı nereden tanıyorsun? Bana neden yalan söyledin? Anlat!''
''Tamam bak anlatıyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mucize Olsun
Teen FictionOnların hikayesi bir kaldırımda başlamıştı. Birbirini seven iki ayrı insandı onlar. Kavuşmakta güçlük çeken iki kalpti onların kalbi. Kadın ölür Adam delirir derlerdi, doğruymuş. Bir mucize olsun istedi Adam. Bir mucize olsun. 05.08.2017 tarihinde...