2. Bölüm

725 57 8
                                    

Junhyung zil çalar çalmaz sınıftan çıkarken neden dudaklarının kendiliğinden kıpırdandığını merak ediyordu. İnsanlara olan duyguları genelde çok sınırlıydı ve bu kadar açık bir şekilde dile getirmezdi ancak o çocuğun sevimli olduğunu düşünürken tamamen dürüst olduğunun tamamen farkındaydı. Özellikle dudaklarının yakınındaki minik gamzesi, gülümsediğinde içine sıcak bir his yaymıştı. Dalgın bir şekilde adımlarken önündeki çöp kutusunu fark etmediğinden çarparak demir kapağı yere düşürdüğünde, çarpma sesiyle beraber herkesin bakışlarının ona döndüğünü fark etmek hafifçe boğazını temizlemesine neden olmuş ardından istifini bozmadan kapağı tekrar düzeltmek için eğilmişti. Rezil olmak için ekstra bir çaba harcıyordu sanki bugün, belki de kahvaltı yapmadan çıktığı için annesi tarafından lanetlenmişti. Yere düşen kapağa bulaşmış olan meyveli yoğurdu fark etmeyerek kapağı yerden kaldırırken yoğurt aynı şekilde ellerine de bulaştığında iğrenerek yüzünü buruşturmuş, hızlı adımlarla lavaboya doğru adımlamıştı. 

                               ~

Yoseob ders boyunca not almıştı. Dersleri artık onun için çok önemliydi. Sadece annesi vardı ve oda çok hastaydı. Onun ihtiyaçlarını karşılamalıydı. Zor günlerini düşününce göz yaşlarının akmak üzere olduğunu fark etti. Ne zaman zor günleri düşünse ağlıyordu. Yüzünü yıkamak için lavaboya gitmeye karar verdi. Tuvaletin oraya geldiğinde bir çocuğun yardım isteyen seslerini duydu. Sessizce tuvalete girdi. Büyük sınıflardan bir çocuk ince olan kenara sıkıştırmışdı. Yoseob korkuyordu ama diğerine yardım etmeliydi. Ayakları titreyerek büyük olanın yanına gitti. " Hey ! O..onu rahat bırak ! " Büyük olan arkasını döndü ve sırıttı. Bu sırada köşeye sıkışmış olan çocuk durumdan yararlanarak kaçtı. Büyük olan sinirli görünüyordu. " Ne yaptığını gördün mü sürtük ?! Şimdi onun yerine seni becermeliyim !! " Duyduklari karşısında Yoseob'un gözleri büyüdü ve geriye doğru bir adım attı. " Be..beni rahat bı..bırak ! " büyük olan Yoseob'a doğru yürüdü ve sırıttı. Elini Yoseob'un gömleğinin düğmelerine götürdü. Yoseob kaçmaya çalıştı ama büyük olan onu duvara sıkıştırıp bedenini ona doğru bastırdı. Bu sırada ağzından bir inleme çıkmıştı. Yoseob ise deli gibi titriyor göğsüne iğrenç öpücükler bırakan çocuğu itmeye çalışıyordu. Fakat boşunaydı çocuk onun iki katıydı. Yoseob kendini bıraktı. Elinden bir şey gelmiyordu. Bu sırada tuvalet kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. Junhyung Yoseob'u büyük bir açlıkla yiyen -neredeyse- adama yaklaştı nedense çok sinirliydi. Çocuğa hiçbir şey yapmayı düşünmüyordu ama küçük olanın gözyaşlarını görünce kendini tutamadı ve çocuğun suratına geçirdi. şimdi büyük olan yerde acıyla yatıyordu. Yoseob olanlardan sonra kendini tutamadı ve yere düştü. Dizlerini karnına çekti ve elleriyle kulaklarını kapattı. Titriyor ve şiddetli bir şekilde ağlıyordu. Junhyung sanki kendinden bir parça kopmuş gibi hissetti. Yavaş adımlarla çocuğa doğru ilerledi. Üzerindeki ceketi çıkardı ve küçüğün omuzlarına örttükten sonra yanına oturdu.Bu sırada pürüzsüz cildini görmüştü. Sadece tenini görmek bile Jun'u baştan çıkarmaya yetmişti. Jun bunları düşünürken kucağına değen şeyle irkildi. Bu Yoseob'tu. Şimdi şaşırma sırası Junhyung'taydı. Sevimli çocuğa baktı ve elleri istemsizce saçlarına gitti. Çok yumuşaklardı. Jun küçük olanı rahatsız etmeden kucağına aldı. Bir kız kadar hafifti. Ona sahip olacak insan çok şanslıydı. Çünkü o bir melek gibiydi. Saf ve Masum. Jun Kucağındaki meleğe baktı ve gülümsedi. Koridordaki herkes onlara bakiyordu ama Junhyung'un umrunda değildi. Bir taksi çevirdi ve onu evine götürmeye karar verdi.

hey merhaba millet :3 bu bölüm nasıldı ? lütfen bana fikirlerinizi ve düşünceleriniz söyleyin. Ve son olarak voteleriniz benim için çok önemli. Votelerinizi benden eksik etmeyin pai pai :3

ONLY YOU ( Junseob )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin