BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
ES SALATU VE ES SELAMU ALA SEYYİDİL MURSELİN MUHAMMEDİN VE ALA ALİHİ VE ASHABİHİ ECMAİN
ELİF LAM MİM SAD
ABDULMALİK RABBANİ
ÖNSÖZ
İlk kitabımızda Allah Teala'nın verdiği ilimleri kendi çapımızda anlatmaya çalıştık. İlk kitapta acemiliğimizden kaynaklanan bir konu dağınıklığı vardı. Bu kitapta ise konuları elimizden geldiğince toparlamaya çalışacağız inşaallah.
Dünya hayatı sona erdiği vakit mahşerden sonra müminler cennete, kafirler cehenneme gider ve kendisine tebliğ ulaşmayan kimseler ise arafta kalıp toprak olur. Ehli sünnet itikadı olarak bunların hepsinin ebedi olduğuna inanmalıyız. Çünkü Beyyine suresinde Allah Teala buyurdu "Şüphesiz ki kitab ehlinden ve müşriklerden küfredenler, cehennem ateşindedirler. Onlar, orada ebedi kalacaklardır. Yaratıkların en kötüsü de işte bunlardır."(Beyyine 6) Bazı Ehli Sünnet dışı kimseler bu ayeti şöyle yorumlarlar; Ebedi kelimesi aslında sonsuz değil çok uzun vakit anlamında kullanılmıştır derler. Yani bu ebedi kelimesi insanlara göre okadar çok uzun bir vakit ama Allah Teala'ya göre normal bir zaman dilimi olduğunu savunurlar. Sonuçta yahudi ve hıristiyanların cehennemden çıkıp cennete gideceklerini savunurlar. Bu sapık bir görüştür ve tamamen batıldır. Yahudiler ve hıristiyanlar Ehli sünnet vel Cemaat itikadına göre ebedi cehenneme mahkumdurlar. Bu konu için şu ayetide örnek gösterebiliriz. Nisa suresinde şöyle buyurdu "Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa o derin bir dalalete düşmüştür."(Nisa 116) Bunun açıklamasını yapalım. Allah Teala kendisine şirk koşulması halinde onu bağışlamayacağını söylüyor. Ama bu durum şirk üzere ölenlere mahsustur. Yani bir kimse şirk içindeyken sonradan şehadet ile müslüman olursa daha önceden yaptığı şirki tevbe etmesi halinde bağışlar. Tabi yalnız şehadet ile müslüman olunmaz. Yani kişinin amentü ve zaruriyatı diniyye akidelerini kabul etmesi lazımdır. Ayrıca İslam’ın şartlarına eksiksiz inanması ve kabul etmesi gerekir. Ama kişi şartları kabul edip yine de yapmasa müslümandır. Çünkü yine Ehli Sünnet akaidinde amel imandan bir cüz değildir. Şöyle ki, kişi namaz kılmasa, oruç tutmasa, diğer gerekli şartları yerine getirmese bunları inkar etmediği yada hafife alıp alay etmediği sürece kafir olmaz. Yani bu ayet Allah Teala’nın huzuruna çıktığımızda şirk içinde olanı bağışlamayacağını baştan kural koyarak ifade ediyor. Ama şirk koşmamış olan insanlardan ister büyük ister küçük günah sahibi kimseler olsun Allah Teala bunları eğer istersem bağışlarım şeklinde bir açıklamayla bildiriyor. Yahudi ve hıristiyanlar ise şirk içinde olduklarından dolayı ve Allah Teala şirki bağışlamadığından dolayı bu kafirlerin ve müşriklerin cehennemden çıkmaları ve aksine birde cennete girmeleri söz konusu bile olamaz.
Şeytanlarda dostlarına vahiy ederler. En büyük şeytan olan İblis, zalim kimseleri parmağında oynattığı gibi İslam alimlerinede çok musallat olur. Herkesin kendine verilmiş bir şeytanı vardır ve bu şeytanın adı Karin'dir. Bu konuyu şu hadisle açıklayalım. "Sizlerden her bir kimsenin yanına, cinlerden bir karin ve meleklerden bir karin tevkil edilmiştir. Sahabeler, “Sana da mı ey Allah’ın Resulü?” dediler. Resulullah, “Banada. Ancak Allah onun hakkında bana yardım etti ve Müslüman oldu. Bana hayırdan başka bir şey emretmiyor."(Müslim,Hanbel)
Şeytanında önceki zamanlarda semavatın ve arzın en büyük alimlerinden biri olduğu için İslam alimlerini iyi tanır. Peki bu şeytan bu kadar büyük bir makamda iken yirmi bin sene meleklere ve cinlere vaizlik yapmış iken neden şimdi bu halde ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif Lam Mim Sad
SpiritualSayı 2 - Ehli Sünnet vel Cemaat itikadı üzerine. Abdulmalik Rabbani ..Ve aşk insanın alnına dokundu.. "Subhane rabbiyel ala.."