Petunia

13 5 0
                                    

  O kadar saçma salak bir durumdayım ki şuan ve nasıl kurtulacağım hakkında en ufak fikrim yok. İç geçirip bi umutla tekrar etrafıma baktım.
Ashton ve Luke aralarında konuşuyor, Micheal pizzasını yiyiyor, Calum ise arada bana laf atarak Justin ile konuşuyordu. Gerçekten onu buraya çağırırken aklından ne geçiriyordu? Justin ise geldiğinden beri bana kaçamak bakışlar atıp duruyordu. Tanrım bu Çocuktan nasıl kurtulacağım? Yaklaşık 3 aydır Peşimde koşuyor ve açıkçası bu beni fazlaca rahatsız ediyor. Onu samimi bulmuyorum çünkü tanışmamızın hemen ertesi günü bana açılmıştı. Haliyle reddedilince Başkalarıyla ilgilenmeye başladı ve şimdi de tekrar bana döndü. Ona karşı içimde hiçbir şey yok. Olamazda ama Calum bunu bir türlü anlamıyor.
"Calum bana geçen gün hayvanat Bahçesinde olan olayı Anlattı. Tanrım Grace gerçekten Yaptığın şey muhteşem. Açıkçası etkilendim." Dedi sırıtarak. Tanrım!!!
"Artık bu konu hakkında konuşmasak beni yoruyor." Dedim sıkıntıyla.
Kafasını salladı ve sustu. Sonunda.
"Eeee Grace bize Justin ile olan randevunuzda ne yaptığınızdan bahsetmiycek misiniz?" Dedi Ashton pis pis sırıtarak. Gerçekten mi Ashton? Gerçekten mi?
Gözlerimi Clint Eastwood gibi kısıp ona baktım.
"Bilmen gereken bir şey yok BLOOM" dedim iğneleyici bir şekilde.
Masadaki Justin dışındaki herkes gülmeye başlarken Ashton'ın gülümsemesi soldu ve aynı gülümseme benim yüzümde yeşerdi. Ashton'ı Tanıyan bir insan onun şu Çapkın badboylardan OLDUĞUNU hemen anlar. Sonuçta o yakışıklı,güçlü,uzun boylu ve motorlu birisi. Yani kızlar ondan hemen etkilenir ama tabiki ben değil. Dediğim gibi bu çocukları uzun süredir tanıyorum ve açıkçası hepsi birer gerzek. Ashton ilkokulda tam bir Winx Club hayranıydı ve bir keresinde bloom kostümü bile giymişti. Tanrımmmm!! O günden sonra Ashton'dan etkilenmem imkansızdı.
Masadakiler gülmeyi kestikten sonra Ashton bir şey demedi.
"Aslında randevu bile sayılmaz. Grace masada beni görür Görmez çekip gitti." Dedi Justin. Luke hafifçe kıkırdadı.
O gün kiminle buluşacağımı bilmiyordum ve açıkçası Calum'a güvenmemem gerektiğini bir kere daha anladım. KART HOROZ.

"Evet öyle yaptım tıpkı şuan yapacağım gibi" deyip ayağa Kalktım ve "Justin artık bu işin peşini bırak çünkü olmıyacak. Üzgünüm ama sana inanmıyorum ve Calum bu Saçma salak oyunlarından bıktım. Eğer böyle Şeyler yapmaya devam edersen arkadaşlığımız sarsılacak." Deyip HIZLA dışarı çıktım.

Ben böyle biriydim işte. Sırf arkadaşım istiyor diye veya karşımdakine ayıp Olmasın diye istemediğim bir durumda bulunamazdım. Özel yeteneğim Yüzünden hiçbir zaman Arkadaşlarımla  çok yakın olamadım ve bu insanlarla aramı açtı. Bende işin pozitif yanını görmeye çalışıp hayvanlarla arkadaş oldum.

Pizzacıdan çıkıp sokakta Yürümeye başladım.
"Hey Grace! Bekle bir dakika." Diye arkamdan bağırışmalar duyunca arkamı döndüm ve çocukların peşimden geldiğini gördüm. Durdum ve onları bekledim. Calum Yanıma koşmaktan nefes nefes kalmış bir şekilde gelip "Orada olanlar için üzgünüm." Dedi.
"Calum gerçekten bu meseleden sıkıldım. Artık uğraşma ve oluruna bırak olur mu?"
"Ama Grace sende beni anla şu üçlüden sonra en yakınım sensin. Gün geçtikçe insanlardan uzaklaşıp kendi içine çekiliyorsun. Senin için korkuyorum."
Dedi. Tamam bu beni ona karşı biraz yumuşattı.
"Beni düşünmen gerçekten çok güzel ama anla Justin'e karşı bir şey hissetmiyorum. Aslında şu sıralar hiçkimseye öyle bir duygu beslemiyorum." Dedim.
"O zaman bizimle daha sık takıl ha? Tıpkı eski günlerdeki gibi."
"Tamaaaaaam." Dedim bıkkınlıkla.
Sonra beraber yürümeye başladık.

O Sırada aklıma Unuttuğum bir şey geldi. Tamam Calum benden özür dilemiş olabilirdi ama yinede intikam almalıydım değil mi? Bir anda Calum'un sırtına atlayıp saçlarına yapışmam bir oldu. Calum ne OLDUĞUNU şaşırmış bağırıp beni sırtından atmaya çalışıyor, çocuklar ise şaşkınca bize bakıyordu. Saçlarını kökünden çektim ve elime baktım. Sadece iki üç tel saç vardı.
"Nasıl bu kadar güçlü saçların olabilir?" Diye sitem ettim. O Sırada Micheal beni Calum'un sırtından Aldı.
"Tanrı Aşkın'a senin amacın ne?" Dedi Calum.
"Sadece kendime bir intikam sözü vermiştim." Deyip tatlı tatlı sırıttım.
Ashton Öne atılıp "Tamam,tamam sakin olun.Daha saat çok erken hadi bir Şeyler yapalım." Dedi.
Micheal ise"Ne gibi?" Dedi.
"Bizim ev boş isterseniz gidip film falan izleyebiliriz?" Dedi Luke.
Herkes onayladıktan sonra Luke'un evine gittik. Kapıdan içeri girer girmez Luke'un üstüne bir köpek atladı.

"Sahip! Sahip seni çok özledim. İyiki geldin." Dedi köpek heyacanla. Luke yere çömeldi ve onu sevmeye başladı.
Luke'un köpeği mi vardı ki?
Luke'un yanına Eğilip onu yakından inceledim. Bulldog-terrier karışımı bir köpekti. Oldukça sevimliydi. Kafasını üstünü okşadım. Hoşuna giden mırıltılar çıkardı.

Luke bana döndü ve Şaşkın bir şekilde "Yabancılara karşı sinirli davranır ama seni hemen benimsedi." Dedi.
Hafifçe tebessüm edip onu sevmeye devam ettim. Hayvanlarla olan bağlantım sadece onlarla konuşabilmek değil. Hayvanlar beni her zaman sevmişlerdir. Bu Yüzden onlarla anlaşmak hep kolay olmuştur benim için.
"Adı ne?" Dedim luke'a dönüp.
"Petunia" dedi.
Kafamı salladım. Etrafıma baktığımda çocukların Çoktan salona geçtiğini gördüm. Luke ayağa Kalkıp "ben mamasını getireyim acıkmıştır." Dedi ve mutfak OLDUĞUNU tahmin ettiğim yere doğru yürümeye başladı.

Petunia'ya döndüm ve "Demek adın Petunia. Ben de Grace." Dedim.
"Sahibin Arkadaşı mısın?"
"Evet arkadaşız."
"Sen beni anlayabiliyor musun?"
"Evet ama bu aramızda kalmalı tamam mı?" Dedim sanki birine söyleyebilirmiş gibi.
"Tamam" dedi.
"Yoksa sen o musun?"dedi.
"O kim ki?"
"Luke sürekli bir kızdan bahseder. Aynı senin gibi yeşil gözleri varmış. Sanırım ondan hoşlanıyor." Dedi.
Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Çevresinde benim dışımda bir Sürü yeşil gözlü kız var." Dedim.
"Olabilir ama umarım o sensindir. Eğer o sensen sahibe inan ve güven." Dedi.
Ufak bir kahkaha attım ve Kafamı salladım. Orada oturup onu biraz daha sevdim. Sonra bir anda kafasını kaldırdı ve bana bakıp
"Sahibin dediğine göre kızın Çorap takıntısı varmış. Hatta kız bir gün üstünde penguen desenleri olan bir Çorap giymiş. Sahip Bunun çok tatlı OLDUĞUNU söylemişti." Dedi.
O Sırada Luke elinde kabla mutfaktan çıktı ve "Petunia. Gel oğlum" diye bağırdı. Petunia hemen kucağımdan Kalkıp Luke'a doğru koştu.

Mamasını yiyen köpeğini okşayan Luke'a, Ağaca tırmanan balık Görmüş gibi bakıyordum.Sonra Yavaşça bakışlarımı ayaklarıma indirdim ve spor ayakkabılarımın içinden zor Görülen penguenli çoraplarıma baktım.
TANRIM!!!!!!!!!!
O KIZ BENDİM.

Your dog in love with my dog //hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin