Gül soldu artık..

548 26 10
                                    

Fiko ve Çiler sevgili olalı 2 hafta olmuştu. Kendisiyle çelişen Sibel, Fikoyu unutup önüne bakmak istese de,aşkı ile nefreti birbirine karışmış Fikoyu pişman etmek istiyordu. Belki de nefret etmek istiyordu,çünkü böylesi onun için çok daha kolay olurdu. İkisini yan yana her gördüğünde canından can kopuyor,acısını saklayıp güçlü durmaya çalışıyordu. Güçlüydü de zaten. Çilli sümsük Sibel'i görünce karşılıksız sevgisini aşk gibi göstermek için uğraşıyor,daha sıkı tutuyordu Fiko'nun elini. Aklı başkasında olanın elini tutsa neye yarardı ki? Fiko Sibel'i her gördüğünde onunla kol kola girip dolaştığı,hayal kurduğu zamanları hatırlıyordu. Hemen bu hatıraları geçiştirmeye,silmeye çalışsada aklından, bu fotoğrafları yakıp atmaya benzemezdi ki. Gülün kokusunu almışken bir kere unutmak kolay mıydı? Hayır hayır. Ne kadar kolay olduğunu sanıp çiler ile mutlu olacağını düşünse de,Sibel'i her gördüğünde en baştan sevecekti her defasında.
Ertesi gün Fiko'nun doğum günüydü. Bu tarihi aklına kazımış olan Sibel,küçükken Fiko'nun kaybettiğini sandığı misketlerini ve 10 yıldır çekildikleri fotoğrafları bir kutuya koydu. çilli sümsüğün hiç sevmeyeceği bu manidar hediyeye bi notta ekledi. çilerin ki kadar pahalı olmasa da,onun satın alamayacağı kadar anlamlı bir hediyeydi.
Sibel hediyesini alıp mekana gitti.
Tayfa her zaman ki gibi oradaydı. Akşama kutlama olacağı etraftaki süslerden belliydi.
Sibel "Bir dakika gelir misin?" diyerek Fiko'yu yanına çağırdı. Fiko "Ne var,ne işin var senin burada?"dedi
"Yapma Fiko" dedi Sibel. "Doğum gününde hediye veremeyecek miyim sana?"
"Senin hediyene de sana da ihtiyacım yok Sibel."
"Lütfen Fiko. Şu kadar hatrım varsa al şu hediyeyi".
Fiko istemeye istemeye aldı ve kutuyu açtı. Kaçmaya çalıştığı anıları tam karşısındaydı. Gözleri doldu. Boğazı düğümlendi.
"Hayır. Ben bunu alamam. Sende saklama artık bunları zaten. Benim hayatımda çiler var" diyerek kutuyu Sibel'e uzattı. Ruhu gibi bedeni de yorgun olan Sibel'in kolları arasından anılar sıyrılıp yerlere saçıldı. Sibel ağlayarak  "Ne çabuk silmişsin anılarımızı,çocukluğumuzu!" Diye bağırdı.
"Eğer izin verirsen yeni anılar biriktirmeye çalışıyorum. Çık artık hayatımdan".
"Ben senin gibi beceriksiz değilim Fiko. Hayatından çıkarsam bir kere  çıkarım. Sadece mezarima gelebilirsin".
"Sen benim için ölmezsin Sibel. Para için, şan şöhret için ölürsün. Boyundan büyük laflar etme boş yere".
"Sen öyle san" dedi ve gitti Sibel
artık içindeki bir gram umutta bitmişti. Hiçbir şey önemli değildi artık onun için. Canından çok sevse de Fiko'yu pişman etmek istiyordu.
Ölüm onun için tek yoldu artık.
Yapacağı tek şey nasıl öleceğini seçmekti...

Küllenmez Aşk FİKBELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin