GÖLGE/Tanıtım

124 27 40
                                    

Karanlığın çöktüğünü gösteren gri bulutlar gökyüzünü kaplamıştı. İri yağmur taneleri siyah lüks arabanın üstüne düşüp dinlendirici bir ses çıkarıyordu. Patika yoldaki sessizlik ise rahatsız edici düzeydeydi.

Miray arabanın ısıtıcısını açarak soğuyan ellerini direksiyondan çekti ve ağzına doğru getirerek sıcak hava üfledi. Hava bayağı soğuktu.

Simay da bu sırada, camları buharlaşan gözlüklerini silmekle meşguldü. Tişörtünün eteğinin bir ucunu kaldırarak gözlük camlarını sildi. Sonra gözlüğü tekrar gözüne taktı ve bakışlarını yola çevirdi. Sağ tarafta, tahta bir yüzeyin üzerine yazılmış, 'Karanlık Şehire hoşgeldiniz.' yazısıyla karşılaşınca ufak bir tebessüm belirdi yüzünde.

"Tabelaya bakılırsa doğru yoldayız kardeşim. Bana güven demiştim." Miray tek kaşını kaldırarak ukala bir tavırla Simay'a baktı. Yol boyunca yanlış tarafa gittikleri konusunda Simay keskin bir dille Miray'ı uyarmıştı. Ama görülen o ki haksız çıkmıştı.

"Yanılmışım... Önüne dön Mir!" Simay sinsice sırıttı.

"Bana Mir deme!"

                                       -

"Sen bagajdakileri çıkar, ben de şuradaki çeşmeye gidip su dolduracağım." Simay kafasını sallayarak Miray'ı onayladı ve arabanın bagaj kapağını açtı. Miray'da arkasını dönerek çeşmeye doğru ilerlemeye başladı. Ortalık zifiri karanlık olduğu için elindeki feneri yaktı ve önüne doğru tuttu.

Ağır adımlarla bozuk kaldırım yolda ilerlerken birden yan tarafından dal kırılma sesi geldi. Gözlerini kısıp hemen o tarafa döndü ve fener ile her yeri taramaya başladı. Feneri yere tuttuğu an zifiri karanlıkta sarı sarı parlayan kedinin gözlerini gördü. Kaşlarını kaldırdı. Bu ıssız yerde kedinin ne işi vardı? Simsiyah olan kedinin yanına yaklaşmaya başladı. Dizlerini yere koyarak oturdu. Feneri tutmayan elindeki şişeyi de yanına koydu.

Yeşil gözlerini kaldırarak kedinin gözleriyle birleştirdi. Gözleri... Çok güzeldi.

Kediyle aralarında bir bakışma geçmeye başladı.

Kedi ağzını açarak Miray'a doğru çevirdi.

Sözsüz bir bağ kurmuş gibilerdi ve kedinin söylediklerini anlayabiliyordu.

Kafasını iki yana salladı ve gözlerini kapattı. Böyle bir şey mümkün olamazdı, kendi zihninin uydurduğu bir hayalden ibaretti, öyle ümit ediyordu.

Gözlerini açtı ve kedinin orada olmadığını gördü. Anlamsızca etrafına bakmaya başladı.

"Tanrım! O da neydi öyle?" Sesli bir nefes vererek tekrar ayağa kalktı. Eğilerek su şişesini de eline aldı ve arkasını döndü.

Sokağın ortasında bir gölge vardı.

Miray'ın gözleri gölgenin dudaklarına kaydı, bir şeyler mırıldanıyordu.

"Gelmeyin, yanacaksınız!"

Herkese merhaba. Yeni hikayem ile karşınızdayım. Umarım Tanıtım bölümünü beğenmişsinizdir, eleştirilerinizi bekliyorum.

KARANLIK ŞEHİR "GÖLGE" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin