Selam. Ben Emily. 16 yaşındayım ve İstanbul'a yeni taşındım. Aslında Amerika'da doğdum ve ben 9 yaşındayken Türkiye'ye taşındık. Şimdi ise Antalya'dan İstanbul'a taşındık. Her neyse. E haliyle de yeni bir okula başlamak zorundayım. Yeni ortamlara alışmakta çok iyi değilimdir. O yüzden okula alışmak benim için biraz zor olacak sanırım. Annem beni özel bir okula yazdırdı. Orda İngilizce eğitim bayağı ileri düzeydeymiş. Yani İngilizce sınavlarım gayet iyi olacak gibi gözüküyor :)
Sabah o alarmın sesi ile kalktım ve saate baktım. Daha 1 saat vardı okulun başlamasına ama bugün erken gitmem gerekiyordu. Elimi yüzümü yıkadım ve üniformamı giydim. Hafif dalgalı olan saçlarımı açık bırakıp arkadan 2 tane tel toka ile tutturdum. Parfümümü falan sıktıktan sonra aşağı inip annemin hazırladığı kahvaltıya oturdum. Dört dörtlük bir masaydı. Kızarmış ekmek, yumurta, peynir, sucuk, tost, reçel, bal... Ne ararsan vardı. Oturup annemle kahvaltımızı ettikten sonra okulun yolunu tuttum. Pek bilmediğim için kayboluyordum ama sora sora gittim. Derse biraz geç kalmıştım. Müdürün yanına gittim ve beni sınıfa soktu. Kendimi sınıfa tanıttım.
"Ben Emily Warner. Amerika doğumluyum ama ben 9 yaşındayken Türkiye'ye taşındık."
"Peki teşekkür ederiz Emily. Boş bulduğun bir yere oturabilirsin."
Gözümle boş biryer aradım ama bulamadım. Taa ki bir kızın bana eliyle oraya oturmamı işaret edene kadar. Gidip onun yanına oturdum ve biraz konuştuk.
"Selam Emily. Ben Dilan. Amerika'nın neresinden geliyorsun?"
"Washinton'dan"
"Oo çok havalı. Peki İngilizcen nasıl? Sorduğum soruya bak tabii ki iyidir."
İkimiz de sessizce gülmeye başladık. Sessizce güldük ama nasıl olduysa öğretmen gülmemizi duydu.
"Dilan! Emily! Biraz sessiz olun ders anlatıyorum!"
"Özür dileriz hocam."
Tenefüs zili çaldı.Tam sınıfın kapısından dışarı çıktım ki bir öküz bana çarptı. Ve utanmadan bana çemkirdi.
"HEY ÖNÜNE BAKSANA BİRAZ!"
Bak ya. Hem suçlu hem güçlü. Ama ben altta kalmam.
"YA ASIL ÖNÜME ÇIKAN SENSİN KORİDORDA KOŞMAMAN GEREKİR."
O öküz yanıma geldi ve gözlerimin içine bakarak konuştu.
"Bak. Canım sıkkın zaten. Kaşınma."
"Yok canım. Oldu. Başka isteğin? Babanın okulu mu burası?"
"Senin babanın okulu mu?"
"Ben hiç değilse kurallara uyuyorum canım."
O sırada aralara birileri girdi. Bizi anca ayırdılar. Ben geri sınıfa girdim. Sırama oturdum ve o çocuğa sövmeye başladım. Yanıma bir kız geldi.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"
"Anlamadım?"
"Anlamazsın tabi. Bak kızım. Göktuğ'a bulaştığını görmüycem tamam mı?"
"Aman iyi yemedik al senin olsun."
Dışarı çıktık ve ben Dilan'a sorular sormaya başladım.
"O kız kim? O çocuk kimdi asıl? Ya onlara ne ya? Ayrıca o Göktuğ mudur nedir o da öküzün teki zaten..."
Ben bunları sayarken bir çocuğa çarptım...
