[kullanım klavuzu + prolog]

788 81 71
                                    

R a i s o n   D 'ê t r e
[fr.]
Bir şeyin ya da bir kişinin var olma sebebi, varlık sebebi.

[kullanım klavuzu]
❧ Hikaye au kısımlar/kavramlar bulundurmaktadır.

❧ Hikaye içerisinde küfür içeriği bulunmaktadır.

❧ Olaylar Olimpos Kahramanları serisinden sonra ki zaman çizelgesinden devam etmektedir ama Trials of Apollo'da yaşanan olaylar dahil değildir.

❧ Ana karakter ve kalan çoğu karakter şahsıma veya bu hikaye için özel olarak karakter yaratan arkadaşlarıma aittir. Kendilerine tekrardan çok teşekkür ediyorum.

❧ Bu bir kısa hikayedir.

❧ Yorum yapmak her okurun hakkı lakin lütfen yorum yaparken karşınızda ki kişiyi düşünmeyi ihmal etmeyin. Kısacası; Kaba olmayın.

❧ Hikayede ki isimsiz "melez"  hayatta ki yolunu ve amacını arayan tüm okurlara, demigodlara ithafendir.


Eğer bir hatam olursa -ki olacaktır, şimdiden affola, iyi okumalar...


P R O L O G|

reader as demigod
Fall Out Boy - Demigod
"new one, probie, passenger"

Kano gölünü ve son derece korkunç görünümlü tırmanma duvarını geçtikten sonra sahile yönelen melez kendisiyle birlikte sürüklediği orta boyutlarda ki kahverengi taşa bir defa daha ayağının ucu ile vurdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kano gölünü ve son derece korkunç görünümlü tırmanma duvarını geçtikten sonra sahile yönelen melez kendisiyle birlikte sürüklediği orta boyutlarda ki kahverengi taşa bir defa daha ayağının ucu ile vurdu. Taş çok olmasa bile hatrı sayılır bir yüksekliğe ulaştıktan sonra tok bir ses ile düşmüştü. Dudağını dişleyip duran yarı-tanrı, veya daha çok tercih edilen tabir ile melez, taşı arkasında bırakarak önünde uzanan koyu mavi bir tona sahip berrak denize giden yolda hızını arttırdı. Patika yol kuşların cıvıltıları ve nimfaların kıkırdamaları sayılmazsa son derece sessizdi.

Yedi gün, on iki saat ve beş dakikadır bu cennetten kopma -ya da mitolojiden gibi görünen kampın içerisinde patates misali dolanıyordu.

On üç yaşına bastığı gece sıradan hayatının değişmesini dilerken bu kadar radikal bir değişiklikten bahsettiğini zannetmiyordu, belki de evren anlam engelliydi. Genç melez bu düşüncesine karşın bir çok kişinin kendisine "Buldun bulanıyorsun." diye bağırıp bir kaç tokat atabileceğini hissediyordu ama yapabileceği bir şey yoktu, bir an da bir düzine üvey kardeşinin olduğu, keçi adamların ve sentorların cirit attığı bir kampa uyum sağlamak kolay değildi. Üstelik Yunan Tanrıları da gerçekti, şu efsanelerde geçen garip tipler hani. Zeus, Poseidon, Hades, Afrodit... Hera'nın da gerçek olduğu düşüncesi vücudun da elektrik dalgası etkisi yaratırken kafasını güneşli gökyüzüne kaldırdı. O kadın genç melezi korkutuyordu.

Dizlerini kırıp zeminden destek aldı ve sahile paralel duran koca bir kayanın üzerine çıktı. Neresi olduğundan emin olmadığı bu yer onun küçük sığınağı haline gelmiş, yalnızca ona ait olan bir özel alan görevi üstlenmişti. Güneş ışıkları yüzüne vururken sırtını devasa bir ağacın koyu kahverengi yaşlı gövdesine dayadı. Buruşuk yüzlü bir canavarın saldırısında kırılan eski minik müzik çalarını özülüyordu, bil hassa yalnız kalmak istediği vakitler tek eşlikçisi o olurdu. Gözlerini yumdu ve son bir haftadır başından geçen olayları aklından atmaya çalıştı.

Kardeşleri iyi kişilerdi, kamp içerisinde yaşayan diğer melezlerde genellikle sıcak kanlı davranmışlardı. Hatta şu garip su perileri ile bile anlaşabileceğini düşünüyordu ama bir şeylerin eksik olduğu hissi kalbinden uzaklaşmıyordu. Uyumu sağlayıp çemberin bir parçası olamıyordu. Bu his ilahi ebeveyni onu sahiplendikten sonra bile dinmemişti. Bazen bu hissin daha yoğun olduğunu bile söyleyebilirdi; Yeni yatağında yeni çarşafları ile uyurken, kardeşleri ile açık havada yemek yerken ve devasa ateşe yemeklerinden bir parça atarken...

Nereye ait olduğundan emin olmamak ve kimlik problemleri yaşamak ergenliğin peydahladığı sorunlardan yalnızca bir kaçıydı, bunu biliyordu. Ama kimse ergenliğin kendisini, Yunan tanrılarının gerçek olduğu ve birisinin de ortadan kaybolmuş gizemli ebeveyninin ta kendisi olduğu bir dünyanın ortasına atacağını söylememişti. Üzerine kocaman yarasa kanatları ile uçan devasa dişli rehberlik öğretmeni dahil. Okkalı bir küfür savururken yakınlarından gelen ıslıkla gözlerini fal taşı gibi açtı. "Amma da küfürbazmışsın be." çaprazında duran ve kayalıklara çıkmaya çalışan kıza baktı. Uzun boylu ve inceydi, yüzünde makyajdan eser olmamasına rağmen fazla güzeldi ama o bundan habersiz gibi görünüyordu. Gür saçlarını özensizce toplamış, üzerine bulduğu ilk şeymiş gibi 'Texaslılar sizi canlı yer' yazılı ketçap lekeli bir bluz giymişti. Açık mavi kotu ise yırtık yırtıktı.

Genç kız tıpkı karşısında ki melez gibi geniş yüzeyli taşa oturduktan sonra elini uzattı. "Ben Charlie," henüz çömez olan melez Charlie isminin ne kadar iki cinsiyete birden hitap ettiğini düşünürken kız bunu anlamış gibi gözlerini devirdi. "ama sen bana Charlie diyeceksin." dedi kızıl saçlar sarıya dönüşürken.

'raison d'être' ; camp half-blood Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin