K. Y*1~Şişe çevirmece

45 35 21
                                    

Bir söz okumuştum, birkaç gün önce. 'Ne garip bil yol, dünya. Huzura yürümek isterken, hüzne takılıyor ayaklarımız.' Evet, bu iki cümle bana göre çok şey ifade ediyordu. Hepimiz, biz insanlar hepimiz, kocaman dünyada küçük birer parçayız sadece. Ve ben, içinde bulunduğumuz kocaman dünyada o kadar küçük birer parçaydım ki, kimse görmedi, kimse tarafından fark edilmedim. Kimsenin benim yardımıma ihtiyacı yoktu. Ta ki şu an içinde bulunduğum zamana kadar.

Yüksek ton müzik sesi yüzümü buruşturmama neden olurken, onlarca dans eden insanı izliyordum. Evet, burası bir bar. Barlarda gezmezdim, ki barlarda gezen kızları kız olarak görmüyordum. İçinizden 'kız olarak görmediğin gruba sen de dahilsin' dediğinizi duyar gibiyim. Buraya gelmeden önce, bana verilen şu adresin bar olduğunu bilmiyordum. Lale acil buluşmamız gerektiğini söyledi, ve bana bir adres yolladı. O adres, şu an şaşkınlıkla insanları izlediğim adresti. Dans eden, bağırarak şarkı söyleyen, erkeklerle takılan kız grupları. Bir köşede oturup keyifle kızları izleyen erkek grupları, ve onların hepsini şaşkınlıkla izleyen ben. Herkes eğleniyor, bir şeyler yapıyor, ama ben mal gibi olup biteni çözmeye çalışıyorum.

Birinin sert bir şekilde bana çarpmasıyla dengemi kaybettim.

"Hey! Ne yaptığını sanıyorsun? Dikkat e-.."

"Ortalıkta bostandaki korkuluk gibi etrafı gözetleyen sensin!"

"Asıl kendine bak. Yüzündeki kar maskesiyle, dedemin bostanındaki korkuluğa benziyorsun."

"Çekil!" Ne kadar kaba biriydi. Beni tek eliyle sert bir şekilde ittiğinde, arkamdaki erkeğe çarptım.

"Pardon."

"Sakar! Her kese çarparak rahatını bozmakla mı görevlisin?!"

"Sakar değilim. Sen itmesen çarpmazdım!" Yüksek ton müzik sesi yüzünden, bağırarak konuşuyorduk. Gözleri bir noktaya takıldığında, gözlerinden anladığım kadarıyla kaşlarını çatmıştı. Yüzünde kar maskesine benzer siyah bir maske vardı, yüzünde görünen tek yer gözleriydi. Gece siyahı gözleri vardı.

"Seni gökte ararken yerde buldum!" Öfkeyle kurduğu cümleye anlam vermeye çalışarak gözlerine baktım.

"Efendim?" Gözlerime düşünürcesine bakarken, aklına bir şey gelmişcesine gözleri parladığında, bana neden böyle baktığını çözmeye çalşıyordum. Her an üstüme atlayacakmış gibi bakıyordu.

"Bana yardım eder misin?!" Sorarcasına değil, emredercesine kurduğu cümleye göz devirmekle yetindim. Ben ona ne yardımı edebilirdim ki? Üstelik bulunduğumuz ortam bir bar'sa!

Gözlerini tekrar, az önce baktığı noktaya odaklarken, "Hayır" dedim kesin ses tonumla.

"Şurdaki adamı görüyor musun?" dedi eliyle işaret ederken. Çok fazla adam vardı, ve hangisini gösterdiğini çözemiyordum.

"Hangisi?"

"Şu kıvırcık saçlı, koca burunlu olan"

"Evet?"

"İsmi Levent. O ve arkadaşları, arkadaşımı öldürdü!" İçimden tekrarladım. Levent, Levent, Levent. Doğru mu söylüyordu? Doğru söylese bile elimden ne gelirdi ki?

"Ne yapacaksın?"

"Yapmayacağım, yapacağız. Doğruluk cesaret oynayacağız"

"Hı?" diye bir ses çıktı dudaklarımdan istemsizce.

KARANLIKTA YANANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin