Hadi ama daha hızlı yapabileceğini biliyorum
-Kadınım altımda inlemeye devam et
-İşte böyle devam et evet
---
Üzerime yığılan bedenini bir kenarı ittim ve "saati 65 dolar demiştim ve sen 3 saattir beni becermekle meşguldün. Ücretimi alayım" diyip ellerimi açıp gülümsedim." Pantolonumun cebinden alabilirsin" diyip eliyle işaret etti. Hakkım kadar olanını alıp duşa girdim. İşim bittikten sonra müşterimin yanağına öpücük bırakıp anahtarı yatağın üstüne fırlatıp çıktım. Evet bunun için çalışıyordum. Bir gram zevk aldığım yok hatta iğrendiğim bile oluyor. Asıl hikayem ağustos ayı bir erkekle tanışarak ilk kez ona güvenmekle başladı ve adı Mert'di. Delicesine aşık olduğum adamın bir genel ev müdürü olacağı aklıma gelmemişti. İlk başlarda herşey güzel gidiyordu. Ne anne sevgisi ne de baba. İkisinide ondan karşılıyordum. Bekaretime kadar ona verdim. Ama onun için bir anlamı olmadığını bana yaptığı işkenceler ve bir sözleşme sonucu ortaya çıkmıştı. O günden beri onun için çalışıyordum. Adım Açelya ve bu hayatı ben seçmedim.
-
-
Aşık olduğum adamın odasında yeni müşterimi bekliyordum. İçeriye girdiğinde şeytanın bile aklını karıştıracak bir gülümseme ile Mert'in karşısına oturdu, beni kiralamayacağını ve satın almak istediğini söyleyerek Mert'in istediği paranın iki katını ortaya koymuştu. Elimden tutarak o odadan çekip çıkarmıştı. "Adın ne?" dediğimde gülümseyip Poyraz demişti. Her gülüşünde kalbimde bir iğnelenme daha oluyordu. Dudaklarıyla gözleri arasındaki mesafede takılı kalıyordum hep, o farklıydı. Arabasına binip eve gelmiştik. Çok büyük olmasa da iki katlı bir ev di. İçeride bizi bekleyen bir masa olduğunu farkettiğimde Poyraz'a bakarak "bunlar kim" dedim ve o da"ailem ve sen de yeni gelin adayısın" diyerek afallamama sebep olmuştu. Yeni gelin adayımı. Genel ev den getirdiğin bir fahişe gelinmi olacak hemde kiralık. Anlamsızca suratına bakıyordum. O ise bundan zevk alıyormuşcasına gülüyordu. "İçeri girdiğimizde sen bir anaokulu öğretmeni olduğunu söyleyeceksin, erken atandım falan dersin çok uzatırsalar yarın sana bir anaokulu açarız ve gerçekten de anaokulu öğretmeni olmuş olursun" dedi ve ben hala yüzümdeki şokla ona bakınıyordum. Elimden tutup masaya doğru "biz geldik" diyerek annesine sarılmak için eğildi ve babasına da öyle. Fakat babası bana hiç içtenlikle bakmıyor hatta uzak durmaya çalışıyordu. Kısa bir tanışma merasiminden sonra masaya oturup gerçekten sevgiliymişiz gibi rol yaparak bir gece geçirmiştik. Annesi söz için aldığı yüzükleri takıp mutluluklar dilerken bense bunların gerçek mi olduğuna anlam vermekle meşguldüm. "Odamız çıkma vakti" dedi ve elimden tutarak odamız adlı yere gitmek üzere merdivenleri çıkmıştık. Odaya girdiğimizde kapıyı kapatıp Açelya diye seslenince ona doğru giderek yanına oturdum. Gözlerime bakıp "Mert'in patronu bendim o yaz günü seni kendine çekebilmesi için ben araya soktum onu. Daha sonradan seni o na emanet etmem gerekti. Avustralya da bir kaç işim çıkmıştı baya uzum bir süre. Döndüğümde seni kiralık bir fahişe yaptığını öğrendiğimde çok sinirlendim. Çünkü sen benim başından beri istediğim tek kadındın. Hep uzaktan izledim ve bunları sana anlatma cesaretini ilk defa şimdi buluyorum. Biliyorum kızgınsın. Hayatını çalmış bir adam olarak görüyorsun ama Mert'in bu işi maddiyata dönüştürüp seni bunun için kullanacağı aklıma gelmemişti. Beni affedebilir misin? " dedi ve ellerimi tutmuştu. Ben ise şok üstüne şok geçirdiğimden bir şey diyememiş ve öylece kalmıştım ama değişen tek şey ellerini daha fazla sıkıştım. O odadan çıktığında duş almak için küvete girmiştim. Tüm yaşanılanları unutmayı ve ona ait olmayı istemiştim. Çünkü başka kime güvenebilirdim ki. Bir genel ev müdürüne mi? Hayır, hayır bu hataydı. Havluma sarılarak banyodan çıktığımda gardrobu açtım ve bana uygun bir şey ararken sadece onun tişörtlerinden birini alarak üstüme geçirmiştim. Kapı açıldığında elinde iç çamaşır ve bana ait bir kaç elbise olan bir poşetle gelmişti. Beni öyle görünce garip hissetmiş olacak ki "çok güzelsin" diyip kalmıştı. Ben ise sadece teşekkür ederek karşılık vermiş ve karşısında iç çamaşırlarımı giymiştim. Beni izlemekten zevk alıyor olacak ki ayağa kalkıp yanıma kadar geldi. Küçük masum bir öpücük kondurarak yatağımızı açmak için eğildi. Bense ıslak saçlarım ve onun tişörtü ile yatmaya karar vermiş ve yatmıştımda. O da arkamdan sarılıp saçlarımı kokluya, kokluya uykuya kendi bedenini teslim etmişti bile.Sabah uyandığımda Poyraz'a dönüp ona bakmaya devam etmiştim. Kollarından hiç ayrılmak istemiyordum. Ellerimle önce dudağını sonra ise yanaklarını sevmeye başlamıştım. Rahatsız olmuş olacak ki gözlerini açıp "çok mu yakışıklıyım" diyerek tebessüm ederek kendine çekip öpmüştü beni. Sanki yıllardır saklanmış olan huzurum gibiydi. İlk kez değerli olduğumu hissediyordum. Kahvaltı etmek üzere hazırlanıp yola çıkmıştık. Etrafı ağaçlarla kaplı bir restoranda gelmiş ve yerimizi seçip oturmuştuk. İstediklerimizi menüden seçerek sipariş etmiştik. O sırada gözlerini benden ayırmıyor, sanki kırılacak bardakmışım misali herşeyime dikkat ediyordu. Elimi tutup "istersen yarın hemen nikah işlemlerine başlayabiliriz. Öyle çok büyük bir organizasyona gerek yok yıldırım nikahı ile evlenebiliriz diye düşünüyorum. Sen ne dersin? " dediğinde olur anlamında başımı sallamıştım. "O zaman sana küçük bir hediye vermek istiyorum" dedi ve cebinden kırmızı bir kutu çıkardı. Kutuyu açıp içindeki yüzüğü elime takmıştı. Teşekkür etmekten başka bir şey yapamamıştım. Kocaman gülümseyip sarılmıştım. Hesabı ödeyip oradan ayrılmış lunaparka gitmiştik. Çocuklar gibi eğleniyorduk. Çarpışan arabalara ve uçan halıya bindik. Eve dönmek üzere yola koyulmuştuk. "Güzel geçtimi günün bakalım" diyip saçlarımı okşadı ve karşıdan son sürat bir araba bize doğru yaklaşırken "Poyraz kenarı çekil araba!" diyip ittim. Onu kurtarmıştım ama son sözüm "Poyraz" olmuştu ve orada baygın bir şekilde yatarken buldum kendimi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Wicked +18 - #Wattys2017
ChickLitDaha gençliğinin baharında pis işlere alet olarak hayatını yaşayamadan birilerine mahkum olarak gün geçirmiş kızımız aslında bunların hepsinin birinin başının altından çıktığını öğreniyor. Bakalım kurtulabilecek mi?