prolog

3.7K 348 63
                                    

pilli bebek - olsun


Arkadaşları tarafından en sevdiği kafeye getirilmesine rağmen sıkıntıdan patlamak üzere olan kırmızı saçlı çocuğu görüyor musunuz? Hani elindeki içeceğin pipetiyle oynarken içeceği üzerine devirip gününü olduğundan daha da beter bir hale getiren? Üzülerek söylüyorum ki o çocuk benim. Ben, Byun Baekhyun.

Kafenin lavabosunda ağlamak üzereyim ve en sevdiğim pantolona döktüğüm aptal içeceği silmeye uğraşıyorum. Jongin ve Kyungsoo beni teselli etmeye çalışıyorlar ama ikisi de tesellilerinin hiçbir işe yaramadığının farkında.

“Daha kötüsü de olabilirdi, mesela içecek en sevdiğin pantolona dökülebilirdi.” diyor Jongin telaşlı bir ses tonuyla.

Elimdeki peçeteyi çöpe fırlatıyorum ve ağlamaklı ses tonumla “Bu pantolon benim en sevdiğim pantolonumdu zaten!” diye bağırıyorum. Kyungsoo devreye giriyor.

“Bayağı iyi teselli ettin Kim Jongin, sağol ya.” diyor Jongin'e kötü kötü bakarken.

“Ne var? Nereden bilebilirim en sevdiği pantolonu olduğunu?” diye kendini savunuyor Jongin, bu defa kendimi tutamıyorum günümün bu kadar saçma geçmesi yüzünden ağlamaya başlıyorum.

“Bak! Şimdi de ağlattın onu!” diyor Kyungsoo. Sanki ben bakmakla görevlendirildikleri bir bebekmişim de Jongin beni ağlatmış, Kyungsoo da ona kızıyormuş gibi hissediyorum. Jongin yeniden karşılık vermek için ağzını açıyor ama ben ona izin vermiyorum.

“Lütfen, biraz yalnız kalabilir miyim?” diye soruyorum ve ikisi tartışma​ya ara veriyor. Kyungsoo şefkatla bana sarılıyor, Jongin onu ittirip aynı şekilde bana sarılmaya uğraşıyor ama ben boğulma tehlikesi geçirince utangaç adımlarla lavaboyu terk ediyor.

İkisi gidince kafamı kabinlerden birisine dayayıp çömeliyorum. Çömeldiğim anda kafama bir şey damlıyor ne olduğunu çözmeye çalışırken tavandan damladığını fark ediyorum ve eğer yapabilecek gücüm olsa kafenin temellerini tek tek söküp okyanusa atabilecek kadar öfkeyle doluyorum. Ayağa kalkıp kabine tekmeyi geçireceğim sırada bir şey beni durduyor. İçgüdüsel olarak soluma dönüyorum ve bana bakan çocuğu görüyorum.

“Hey, Mary Jane.” duyduğum mırıltı ve gördüğüm beden ile donup kalıyorum. Hadi canım, diyorum kendi kendime. Bu gerçek olamaz. Ama maalesef duyduğum tanıdık ses ve yıllar önce bana takılan bu lakabın sahibi oldukça gerçek görünüyor. Bana kırık bir gülümseme ile bakıyor.

Belirginleşen kaslarına, artık daha uzun olan boyuna, daha erkeksi bir hale gelmiş olan yüzüne, yaptırdığı piercing ve iki dövmeye, eskisi kadar kıvırcık ve siyah olan saçlarına, hiç değişmeyen gülümsemesine ve beni eskisi kadar yakan bakışlarına bakıyorum.

“Pantolonun için üzgünüm.” diyor aniden. Açık ağzımla ona bakmaya devam ediyorum. Üç yıl sonra, tam üç yıl sonra yeniden karşılaşıyoruz ve onun bana söylediği aptalca kelimeler bunlar oluyor.

Park Chanyeol, plaklara aşık birisi olan benim üç yılda kırdığım onlarca plağın sebebi, karşımda durmuş bana bakıyor ve gülümsüyor.

Gülümsemesi kırık, en az benim kalbim kadar.

🍓

yapıyorum bir delilik, işim başımdan aşkınken bir de fic yayımlıyorum... şimdiden uyarayım, aşşırı slow update olacak:( bekletecek olmamdan dolayı okuyacak olan herkesten şimdiden özür dilerim, umarım beğenirsiniz çünkü bu baekhyun ve bu chanyeol benim kalp ağrım ♡

kırık plak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin