Gece saatin ikisi, boğulduğumu hissettiğim günlerden birindeyiz ve dışarıda Chanyeol ile oturuyoruz. Kafamı onun omzuna yaslamışım o da kolunu bana sarmış önümüzde duran aya bakıyoruz.
"Gideceksin değil mi?" diye soruyorum ona. "Sen de gideceksin."
Bir şey söylemiyor, saçlarımı öpüyor. Ondan uzaklaşıp gözlerinin içine bakıyorum. Yüzündeki ızdırap aslında her şeyi anlatıyor ama ben kabul etmek istemiyorum.
"Lütfen Chanyeol," diyorum, sesim bir fısıltı kadar alçak çıkıyor. "Gitme, yalvarırım gitme."
"Baekhyun-" diye başlıyor ama ben onun sözünü kesiyorum.
"Gitme!"
Sonra hıçkırıklara boğuluyorum, beni kucağına çekip göğsüne yaslanmama izin veriyor. Bir eli beni sakinleştirmek için sırtımda duruyor, diğer eliyse akan gözyaşlarımı siliyor. Ben biraz sakinleşene dek öyle kalıyoruz sonra eğilip gözlerimin altını öpüyor, tişörtüne sıkıca tutunuyorum.
"Babam gibi olma Chanyeol." diyorum aniden. Büyük gözlerinin içine bakıyorum, gözlerini kaçırıyor bir anda beni sıkı sıkı tutan elleri gevşer gibi mi oluyor yoksa bana mı öyle geliyor bilmiyorum.
"Yapma," diyor kısık bir ses tonuyla.
"Söz ver!" diyorum devam etmesine izin vermeyerek. "Babam gibi olmayacağına söz ver Chanyeol."
Ona uzattığım serçe parmağıma bakıyor, ona çocuksu bir hava katan kıvırcık saçları hafifçe esen rüzgarla dans ediyor. Serçe parmağını benimkine doluyor.
"Söz veriyorum."
Aniden uyanıyorum, hava karanlık daha güneş doğmamış ama muhtemelen doğmak üzere. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıyor, neden bu anıyı hatırladığımı bilmiyorum. Çok eski bir anı, Chanyeol'ün tutmayacağı bir söz verdiği ilk gece ve onu gördüğüm son gecelerden birisi. Kafamı yastığıma gömüp hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Ama bunun yerine penceremi açıyorum ve hiç kimseyi, hiçbir şeyi umursamadan haykırıyorum.
"Yalancı!" diye bağırıyorum Chanyeol'ün karanlık penceresine. "Sen koca bir yalancısın!"
Kyungah telaşla odama dalıyor, ben kendimi yatağıma fırlatıyorum. Korkuyla etrafa bakınıyor sonra derin bir nefes alıp yatağımın ucuna oturuyor.
"Chanyeol'ün odanı bastığını düşündüm." diyor huzursuzca. Baş ucumda unuttuğum plaklarıma bakıyorum, Kyungah ayaklanıp plakları benden uzaklaştırıyor. Süpermen baskılı pijamalarına bakmakla yetiniyorum. "Seninle uyumamı ister misin?"
"Kyungsoo beni öldürür." diye mırıldanıyorum. Kyungah sevimli bir şekilde gülümsüyor. Üzerimi örtüyor ve aralık bıraktığım camı kapatıyor.
"Kapıyı dinlediğine dair bahse girerim." diye fısıldıyor kapının kulbunu tutarken. "Uykusunun ne kadar hafif olduğunu biliyorsun ne kadar meraklı olduğunu da."
Sonra kapıyı hızlıca açıyor, kapının pervazına dayanmış Kyungsoo uykusuzluk akan gözleri ile bizi selamlıyor.
"Eğer bir daha başka bir erkeğe onunla uyumayı teklif ettiğini duyarsam, o erkeği vururum." diyor buz gibi bir ses tonuyla. Sonra arkasını dönüp gidiyor, Kyungah çıkmadan önce bana göz kırpıyor ve ağzını oynatarak 'Big Brother' diyor. Biraz daha iyi hissederek uyuyakalıyorum.
🍓
"Bir şeyler karıştırdığınızı biliyorum." kahvaltı masasına otururken mutfağa girmemle beraber kırmızı alarm moduna geçmiş olan üç arkadaşıma bakıyorum. Jongin en çabuk gardını indirecek olan olduğu için öncelik sıramda bir numarada oturuyor ama ben ona döner dönmez kafasını tabağına eğiyor ve tüm çabalarıma rağmen beni savuşturmayı başarıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık plak
FanfictionPark Chanyeol, plaklara aşık birisi olan benim üç yılda kırdığım onlarca plağın sebebi, karşımda durmuş bana bakıyor ve gülümsüyor. Gülümsemesi kırık, en az benim kalbim kadar. chanbaek | ex boyfriend au