İstediklerim? Aldıklarım?

1.1K 91 83
                                    

"Biliyor musun Taehyung, sessiz kalmak çok gelmeye başlıyor zamanla."

Her zaman buluşmaya alıştıkları parkta, geniş gövdeli ağacın hemen yanındaki ince dallı fidanın dibinde oturan gence doğru konuştu Yoongi.

Bildiğini bilmesine rağmen sordu, duymak, çok daha hoşuna giderdi her zaman.

"Biliyorum hyung, içinde sıkışanlar sadece aklına değil kalbine, ruhuna doğru bir baskı yapmaya başladığında çok zor geliyor. Biliyorum."

Tam olarak istediği karşılığı aldığında gülüşünü bıraktı ince dudaklarına.

Yere, hafif ıslak çimlere uzanmış, batmak üzere olan güneşin gökyüzünü açıktan koyuya boyadığı her tonu izliyordu usulca.

Derin bir nefes aldı Taehyung'dan bir daha ses gelmeyince.

Bu, bugün sen konuş ben dinlerim, demekti onların arasında. Güzel seslerine, sayısız düşüncelerine, geçmişlerine dair olan tüm kelimelerine karşılık sessiz ve huzurlu bir anlaşma şekilleri vardı ikilinin. Oldukça memnunlardı bu durumdan.

"Öyle çok kalabalık bir aile olmadık, olamadık hiçbir zaman. Annem, babam, ağabeyim ve ben."

Taehyung, sevdiği o titreyen sesi daha rahat duyabilmek için ince fidanın yanından kayıp yerde uzanan Yoongi'nin göbeğine yasladı sağ yanağını. Olduğu yerden çenesinin ucunu, boynunun bir de yattığından meydana çıkmış köprücüklerinin sert kısmını görüyordu.

En sevdiği görüntü, en sevdiği tını ve en sevdiği koku... Hepsi tam yanındaydı.

Göbeğine değen yanakla kıkırdayıp aklındakileri kaybetmeden devam etti Yoongi. Eğer, eğer durursa başka şeyler anlatmaktan korktu. Her zaman ki gibi.

"Biliyorsun, babam doktor ve geceleri sıkça, gündüzleri ise sürekli hastanede oluyor. Hayat kurtarması güzel, bunu seviyorum."

Göbeğinde yatan çocuktan buruk bir gülümseme kazandı ilk dedikleriyle.

"Annemin de bir pastanesi var, yaptıkları çok lezzetli. Daegu'nun her semtinde şubesi var neredeyse. Bunu da biliyorsun."

Aynı gülüşle gözlerini kırpmadan izlemeye devam etti büyüğünü. Bunları anlatıyorsa şayet, canını yaktığı için olduğunu bilirdi.

"Eh, ağabeyimle aramda yedi yaş var, kendimi bildim bileli derslerine çalışan biriydi. Öyle çok oynamaz konuşmazdı benimle. Şey, bunu da biliyorsun zaten."

Yoongi, onay almak istercesine başını hafifçe doğrultmuş kendisini izleyen çocuğun yanağının hareketlenmesine neden olmuştu.

Bir süre, bu görüntüyü sindirmek için beklemiş sonra da hafifçe bir tebessüm bırakmıştı.

"Biliyorum hyung."

Asıl bilmediği şeyin ne olduğunu düşünürken ve birazcık yatmaktan birazcık da karmaşaya giren duygularından ötürü olduğun daha kalınca çıkan ses, başını doğrultan Yoongi'yi sarsmıştı.

"Ama," titreyen sesini düzeltmek için boğazını temizleyip geriye bıraktı tekrar başını "ben yalnız büyümek istemedim ki hiç."

Kendisinden iki yaş büyük adamın gitgide çocuklaşmasına şahit olurken dolan gözlerini saklayabilsin diye kollarını üzerinde yattığı bele dolayıp kollarının arkasına saklandı küçük.

Kaçmayı böyle bilirdi, deve kuşu olurdu hep. Kendisi görmezse hiçbir şeyi o da görünmezdi işte.

"Yedi belki de sekiz yaşındaydım, okuldan çıktığımda öğlen vakti anca girmişti, eve varana kadar yağmur altında yürüdüm onca, severdim yağmuru hala severim."

우리의 가난한 이야기 // TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin