Öğretmeme de Öğrenmeme de İzin Vermediler

579 66 31
                                    

Avuç içlerini yakan kutuya aldırmadan uzun bacaklarına rağmen attığı küçük ama hızlı adımlarla parka doğru koşturmaya devam etti Taehyung.

Geç kalmıştı. Tam tamına üç dakika on yedi saniye geç kalmıştı ve bu ona göre dünyanın sonu ile eş değerdi.

Biraz daha hızlandırdı adımlarını Taehyung.

Yoongi ise...

Ah, Yoongi çimlere yüz üstü uzanmış Taehyung'un her daim yanı başında oturduğu ince fidanı izliyordu ve ona göre bu doğa harikası Taehyung olmadan öylece duruyordu sadece.

Üç dakika on yedi saniye, kalbinin korkuyla çarpmaya başlamasının üzerinden tam olarak üç dakika on yedi, hatta şimdi yirmi bir olmuştu, saniye geçmişti.

Küçük olan bir yere gecikmekten nefret ederdi, bilirdi Yoongi, şuan ya Yoongi'nin olduğu yere doğru takılarak koşması gerekiyordu ya da başına kötü bir şey gelmiş olmalıydı.

İki ihtimalden de nefret etti Yoongi, her iki ihtimal de küçüğün canını yakardı bir şekilde. Dayanamazdı.

Başı üst üste koyduğu yumrukları üzerindeyken iç çekti istemsizce.

"Ge-geç kaldım!"

Yüksek sesi duyduğu gibi de aldığı nefesini geri bırakıp hızla başını arkaya çevirmiş kendisine doğru koşan çocuğu görmüştü.

Yırtık, açık renkli kotunu giymişti altına, onun üzerine de limon sarısı bir kısa kollu. Koşmuştu, hala da koşuyordu kendine doğru çocuk. Terli alnına düşen saçları ıslandıkça kıvrılıp düzlüğü terk ederken tamamen nefessiz kaldı Yoongi.

Dert ortağı, dinleyeni, dinlediği, arkadaşı, sırdaşı, en yakını kucağında bir paketle kendine doğru telaşla koşuyordu, hayatı boyunca üzerine doğru koşan en tatlı şey bir köpekti şuana kadar, ama, bilirsiniz, hayatınızı ters köşe edecek biri oldu mu her şey baştan sona tepe taklak olurdu işte.

"Geç kaldım, hyung çok özür dilerim."

Küçük olan kendinden yakınarak fidanın dibine vardığında sessizce izlemeye devam etti Yoongi.

"Pişmelerinin bu kadar uzun süreceğini düşünmemiştim ben ama, olmadılar bir türlü. O yüzden, çıkamadım evden. Hazırdım yoksa, üç gün önceden hazırladım ne giyeceğimi. Erkenden yattım, sabah da kalktım erken ama pişmediler işte geç kaldım!"

Yoongi, elinde sıkı sıkıya tuttuğu kutuyu bırakmadan dizleri üzerine çöküp zorlukla oturuşunu izledi Taehyung'un.

"Piştiklerinde hemen koydum kutuya, evden beri de koşuyorum yetişeyim diye. Işıklara takıldım ama, geç kaldım işte."

Elleri arasındaki kutuyu çimlere bırakıp kapağını da açtı söylenmeye devam ederken. Yoongi'nin kendisini izlediğinde bir haber, derdini anlatmaya çalışırken nasıl da çocuklaştığının farkına varmadan söylendi öylece Taehyung.

"Senin için hyung, istediğin gibi yaptım ama, umarım beğenirsin. İlk defa yaptığımdan, biraz, yamuk oldular gerçi..."

Çenesi iki yumruğunun üzerine dayalı, kalbinin sesinden kulakları uğuldayan adam sessizce izlemeye devam etti bir süre daha.

O çocuksu telaşı, hızlı konuşması, itiraz dolu ama bir o kadar da hevesli çıkan sesiyle karşısında omuzlarını düşürmüş dudaklarını büzmüş çocuğa yutkundu usulca.

Alnında sallanan kıvrımlı saçları altından baktı Yoongi'ye Taehyung.

Parlayan gözlerle kendisini izleyen, ilgiyle her bir kelimesini bekleyen adama sol tarafı titrerken sakin kalmaya çalışarak dikti gözlerini.

우리의 가난한 이야기 // TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin