Günler sonra bir fırsatını bulup Ali onbaşıya sorabildim.
-Onbaşım nası bildin baskın olacağını?
-Aslında o şerefsizlerin Cudi'de dolandıklarını telsizcilerden duymuştum. Biliyosun o gece güzel bir yağmur yağmıştı.
-E dolunay vardı ama.
Ali onbaşının yüzünde muzip bir ifade belirdi.
-Dolunay olsa n'olcak oğlum. Yağmur yağınca toprağı sindirdi, gevşetti. Nöbetçilerde gevşedi tabi. Toprak sessiz, nöbetçiler gevşek olunca bu şerefsizlerin işine yaradı bu durum.
-Uyarmadın mı nöbetçileri?
-Uyarmaz mıyım? Sizi nası uyardımsa onları da uyardım tabi. Ama bi tek Laz İsmail dinledi beni.
Doğru söylüyordu. Ben bile dinlememiştim onu.
-''Unutma'' dedi Ali onbaşı yanımdan uzaklaşırken ''Su uyur, düşman uyumaz''
YOU ARE READING
ÇATIŞMA
Kısa HikayeŞırnak, ah Şırnak. Kaç ana kuzusu senin bağrında toprağa düştü bilir misin?