4 GÜN SONRA
2 Gün sonra düğün vardı. O gün babaannesinin yanına gitmiş , ve onunla uzun bir konuşma yapmıştı. Böylelikle gerçeğide öğrenmiş oldu. Eskiden hep merak ederdi dedesinin onları niye istemediğini. Artık öğrenmişti gerçekleri ve bu gerçeklet onun canını yakmıştı. Bir melek gibi gördüğü annesin aslında insanları nasıl yıkıma uğratdığını. Melek o gün ebe gelmiş ve hiç kimseyle konuşmadan direk odasına çıkmıştı. Artık bu insanların yüzüne bile bakmak istememişti. Ali nedense bu aralar onunla çok ilgiliydi. Ona karşı çok sıcak davranıyordu. Ama Feride artık eski Feride olamıyordu. Feride "acaba beni seviyormu" diye geçirdi içinden. Babaannesi ona bir teklif yapmıştı. Benimle gel demişti. Bırak gel , sena bakarken yalan söyleyenleri bırak gel. Bu kararını verecekti. Dedesine kızgındı ilk zamanlar özelliklede babasına. Şimdi anlıyordu babasını. Her gece sarhoş olmasını , kızına hiç dokunmamasını , hiç sevmemesini anlıyordu. Her zaman mrlek olarak gördüğü annesi babasını en yakın arkadaşı olan, amca dediği adamla sevdiği adamın babasıyla aldatıulyormuş. O gün ona giderken ölmüş annesi. Babası inanmamıştı Feridenin öz kızı olduğuna o gün annesinin öldüğü gün DNA testi sonucu sonrası öğrenmişti. Şimdi anlıyordu "BENİ AFFET" in anlamını. Babası geçmişi için özür diliyordu kızından. Birkere bile kızım diyemediği için özür diliyordu.
Feride kızım iyimisin sen.
İyiyim sevgi hanım.
Aa buda nerden çıktı. Ben senin yengen değilmiydim. Tamam anne deme bunu beklemiyorum ama nerden çıktı bu resmiyet. Üzülüyorum ama.
Anne Ferideyi rahat bırak.
Bu ses onun sesiydi. Sevdiģi adamın sesiydi. Onu hiç sevmeyecek adamın sesiydi. O gün öğrenmişti niye evlendiklerini. Babasından kalan 2 arsa için evleniyorlardı. Ama bu aralar ali ona çok derinden bakıyordu. İçinde bir umut vardı. Belli beni sever diye.
Feridecik bugün benimle geliyorsun.
Ne-nereye.
Sana bir sürprizim var müstakbel karım feridecik. Hadi hemen çıkalım.
Ama
Aması falan yok kızım. O senin kocan sayılır hadi gidin tozun. Stres atmış olursunuz.
Feride arkada ali önde arabaya bindiler. Alinin yüzünde sinsi bir gülümseyiş vardı. Planı tam istediği gibi ilerliyordu. Bu küçük cadıya onu herkezin önünde başka bir adam için bırakıp gidişibi ödetecekti. Içinden bir ses yapma desede yapacaktı. Çünkü kafasına koymuştu bir kere.
Araba durdu ve bir lunaparkın önüne geldiler. Ali kapıyı açtı ve içeri girdilerAli buranın açık olduğuna eminmisin?
Bir an ali tuhaf oldu. İlk defa Feride ona fasulye sırığı değilde Ali demişti. Ne kadarda güzel çıkmıştı o kelime dudaklarından. Feride bir şeyler mırıldanırken birden Alinin dikkatini Feridenin pembemsi dudakları çekti. Ne kadarda kırmızımsıydılar. Ali birden ne yaptığının farkına vardı. Kendisine bu küçük cadıyı öpmek istediği için çok kızdı.
Ali iyimisin?
İyiyim.
Ne yapacağız şimdi?
Ne demek ne yapacağız, parka girip delicesine eğleneceğiz.
Ama bura kapalı.
Tam o sırada parkın bütün ışıkları yanmaya başladı. Feride büyülenmiş gibiydi. Ama ya içerde palyançolar varsa. Feridenin en büyük korkusu ve alininde söylemekle tehtit etdiği sır buydu. Feride çoxukluğundan beri çok korkardı palyançolardan. Nedenini kendide bilmezdi ama korkardı. Ona hep ürkütücü gelirlerdi.