Bu ne sorumsuzluk Erdem bey! Nasıl bu şekilde odama dalarsınız.
Kusura bakmayın Sena hanım bizi çağırttığınızı duyunca...
Ne saçmalıyorsunuz siz kim çağırtmış sizi?
Siz efendim.
Benmi? Duyuyormusun Ali ben çağırtmışım onları.
Tamam sena sakin ol.
Nasıl sakin olayım? Çalışanlarımın yanında rezil oldum.
Tamam şimdi anlarız meseleyi Sena. Erdem beydi dimi?
Evet efendim.
Bana olayı baştan anlatırmısınız?
Tabi beyim. Biz yan mağazadaydık sonra birden yangın alarmı çaldı ve biri bize yangın var diye bağırdı. Sonra sena hanımın yeni işe aldığı kız bizi odasında beklediğini yangının birinin çıkardığını ve bizden şüphelenildiğini söyledi.
Nasıl bir kızdı bu.
Böyle 17-18 civarlarında, siyah saçlı, beyaz tenli, ela gözlü çok hoş bir kızdı. Bide yüzünde 1,2 tane leke vardı.
Tam o sırada Ali ferideyi gördü. Bu küçük çilli baş belası onlara tuzak kurmuş, ve herkezin içinde rezil etmişti. Feride tam kaçacakken bir el onu tutup. Kalabalığa doğru sürükledi. Bu elin sahibi Aliden başkası değildi.
Erdem bey kız bu muydu.
Ev-evet. Buydu.
Ali o an çok sinirlenmişti. Öfkesine hakim olamamaktan korkuyordu. Bu küçük çilli onun hayatını daha şimdiden mahfetmeyi başarmıştı. Neyseki düğünden sonra amerikaya gidecekti. Bir dahada yüzünü görmek zorunda kalmayacaktı.
Feride hemen özür dile!
Asla!
Feride sana özür dile dedim.
Asla duydunmu ölsem özür dilemem bu fahişe...
Tam o sırada feride yanağımda bir sızı hissetti. İlk defa birisi ona tokat atmıştı. Üstelik canından çok sevdiği birisi. İlk ve son aşkından gelmişti.
Bana bak küçük şeytan eğer özür dilemezsen o küçük sırrını herkeze anlatır seni rezil ederim. Bak şu karşındaki kadına o gerçek bir bayan peki ya sen ? Küçük şımarık çirkin bir veletsin. Yerini bil. Sen asla benim karım olacak meziyetlere sahip bir insan değilsin. Benim umrumdada değilsin ama buna mecburum. Seninle lanet olasıca evliliği yapmak zorundayım. Şimdi hayatında bir kez olgun bir kız gibi davran ve hemen özür dile!
Özür dilerim. Oldumu?
Feride koşarak uzaklaştı mağazadan. Ağlamadı onların yanında. Ama kapıdan çıkar çık.az ihanet etti gözyaşları. Tam o sırada siyah bir jip durdu önünde. İçınden takım elbiseli uzun boylu bir adam çıktı.
Efendim ben hamza. Babaannenizin özel şöförüyüm sizi omun yanına götürmek için görevlendirildim. Buyrun gidelim.
Tam o sırada bir olgukça sinirli bir erkek sesi duyuldu arkadan. Bu ses az önce kalbini bin parçaya bölüp sonrada paramparça eden adamın sesiydi. Ali çok öfkeliydi. Ferideden sonra oda çıkmıştı mağazadan. Hayatında ilk defa bir kadına el kaldırmıştı. Onu bulup özür dileyecekti. Ama gördüğü mazara karşısında şoka uğramıştı. Çilli yolun ortadında bir adam kırıştırıuordu. İşte o an o adamı öldürmek istedi. Bu hissetdiği kıskançlıkmıydı? Tabikide hayır o sadece çilliyi korumaya çalışıyordu. Yada öyle zannediyordu.
Feride hemen buraya gel! Bu adam kim. Eğer bu adamı öldürmemi istemiyorsan hemen yanıma gel.
Gidelim. Lütfen bemi buradan götürün hamza bey.
Bu adam sizi rahatsızmı ediyor feride hanım.
Sanane lan! Sanane. Sen ne karışıyorsun lan kimsin sen.
Hamza bey lütfen gidelim.
Feride eğer o adamla godersen bunu sana çok ağır ödetirim duydunmu beni. Seni mahgederim.
Feride arabaya bindi ve uzaklaştı oradan. Arkasında öfkeden deliye dönmüş bir adam bırakarak.
Demek öyle feride. Sana bunu çok ağır ödeticem. Beni aldatmanın bedelini çok ağır ödeyeceksin. Seni paramparça edeceğim. Geriye hiçbir şeyin kalmayacak.