Kokusuna aşık olmak diye birşey var. Ki bu aşkların en güzelidir. Ara sıra gelir burnunun ucuna. O kokar herşey ya da. Nasıl bir aşksa bu, onun kokusu gelir sadece sana. Yastığa siner, belki bir atkıda kalır onun o eşsiz kokusu. Sanki biraz bir tarçınlı keki andırır. Veyahut çikolata üzerine kurulmus kafeler gibi kokar. Başkadır onun kokusu, bazen iç yakar. Bazen çok özlersin, kokusu burnunun ucunu sızlatır gözlerinden yaşlar akar. Sık sık uğrar, şöyle bir yoklar evi. Kafanı hafifçe sola çevirdiğinde boynunda duruyormuş gibi gelir kokusu. Engel olamazsın zaten çoğu zaman. Nasıl bir aşksa bu, sadece onun kokusu iç yakar. Midene kelebek kaçmış gibi olursun bazen kokusunu aldığında. Heyecan ve panik kaplar vücudunu yavaş yavaş. Aşktır onun adı ya da kavuşamamak. Kavuşamamaksa eğer o koku bütün hücrelere dolar, yaşarken öldürür insanı. "Aşk" olsun o kokunun adı. Mutlu etsin insanı, uğradıkça. Kızarmış ekmek kokusu gibi sarsın her yanı. Mutluluk versin heyecan versin. Ama aşk olsun o "kavuşamamalı" kokulara.
Hep Mavi hep Mavi sıkılmışsınızdır belki diye düşündüm. Bu yüzdende bu bölümü sizlere ithaf ediyorum. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH'TAN MAVİ'YE
KurzgeschichtenTamam dedim. Birgün geleceksin ve iyleşecek göğsümün içindeki çukur. Ağlayamadığım ne varsa omzuna yaslayıp başımı, ağlayacağım bir bir. Dedim bitecek ağrılarım. Sönüp gidecek korkularım. Bir kere baksam gözlerine ve bir kere tutsam ellerini çıkacağ...