Nefes...

39 3 1
                                    

     " Hep seni kurtarmak zorundamıyım? "

     Ege' yı gördüğüme çok sevinmiştim. Ona, boğarcasına sarıldım. Bunca yıldır katlandığım ilgisizliğin acısını sanki ondan çıkarıyormuş gibi sıktım boynunu.

     Sol omzu gözyaşlarimdan dolayı ıslanmıştı. Arada bir akan burnumu çekmeyi de ihmal etmiyordum.

     " İyi misin? " Dedi geri çekilerek. Olumlu anlamda başımı salladım ve yine sarıldım. Sonra aklıma gelen  birinin bizi böyle görüp yanlış anlayacağı düşüncesiyle geri çekildim. Babamın sözünü asla doğru çıkarmayacaktım.

     " Ben çok teşekkür ederim.. " Ordan uzaklaşmaya başladım. Sol tarafından geçtim ve etrafı kolaçan ederek ilerlemeye başladım.

     " Hey! Nereye gidiyorsun?? " dedi. Cevap vermedim ama ritimli ayak sesleri beni takip ediyordu. Sabah kantinde gördüğüm manzara aklıma gelmişti. Düşündükçe daha hızlı adım atıyordum.

     *******

     Babam belkide o sözü içki yüzünden, kafası yerinde olmadığı için söylemişti ama benim lanet olası hassaslığım bunu aldırmıyordu. Üzülmemek elimde değildi.

     Keşke annem ölmeseydi, belki babam böyle olmazdı. O gittiğinden beri bana hiç iyi davranmıyordu ve ben yokmuşum gibi hayatına devam ediyordu. Ne desem kızı yordu. Sürekli alkol alıyordu. 

     Ege bana sesleniyordu ama ben onu dinlemiyordum. Eve gitmek istemiyordum. Dışarda durmak da istemiyordum. Sadece uyumak istiyordum. Tabi nereye gideceğimi de bilmiyordum.

     Uzun süre yürüdükten sonra bacaklarım gücünü yitirmeye başlamıştı. Yere yığılabilirdim nerdeyse. Adımlarım yavaşlamıştı. Bilmediğim bir sokakta yürüyordum daha doğrusu sürünüyordum. Sonunda kaldırımın kenarına oturabildim.

     Sokağın lambası etrafı çok az aydınlatıyordu. Hemen önümde biten gölgeyi yere seriyordu. Gelenin Ege olduğunu anlamıştım.

     Titrek sesimle " Hala neden buradasın? "dedim. Gözlerimin içine bakarak " E.. seni merak ettim. " dedi. " Tuhaf.. " dediğimde gözlerimi ondan kaçırdım. Yüzüne bakmamıştım ama yüz ifadesini tahmin edebiliyordum. Meraklı ve şaşkın.

     " Benim aksime çok çabuk arkadaş edinebiliyorsun sabah olduğu gibi ama burda hala en ezik olanıyla oturuyorsun. "

     " Tuhaf.. " dediğinde bu sefer aynı şekilde ben ona bakıyordum.

     " Tuhaf çünkü hala kendi değerini anlamayacak kadar safsın. "

     Bu söz beni düşündürmüştü. Ama bir yandan yorgunluğumun ve uykumun galip geldiğini hatirlayinca gözlerim yavaş yavaş kapaniyordu.

     *******

     " Baba.... Baba yapma olur!! Baba lütfen vurma!! " Etrafım.. Her yer lanet olası kırmızı sıvıyla kaplıydı. Acı hissetmiyordum. Belkide uzun bir süre dayağa alışınca böyle oluyordu.

      Babam hiçbirşey demeden sadece bana öldüresiye darbeler atıyordu. Bense acınası yakarışlar...

     Son darbe... Elini havaya kaldırdı.. Çığlık atmaya hazırlanırken.. Babam... Karşımda ki ayyaş herif yere yığıldı. Ardından karanlık odada pürüzsüz yüzü ve elinde sopayla Ege belirdi. Hıçkırıklar üstüne hıçkırıklar. Oturduğum yerde morarmış ellerimle bacaklarımı kendime doğru çektim. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Oysa hala karşımda hareketsiz bedeniyle beni süzüyordu.

SADECE SENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin