Başıma saplanan ağrıyla iki büklüm olurken bir yandanda şakaklarıma masaj yapıyordum. Birden saplanan bu ağrıyla olduğum yere saplanmıştım. Ilk değildi belki ama en acısı buydu. Diğerleri basit bir kaç ilaç ve masajla geçiyordu. Bunda ise 2 tane ardarda ilaç almış ve yarım saatten beri şakaklarıma masaj yapıyordum ama ağrı biraz olsun dahi etkisini yitirmemişti. Daha fazla bu acıya tahammül edemeyeceğimi anlayıp pes edercesine telefonumu elime aldım. Hızlı aramada olan Enes'in numarasını aradıktan sonra açmasını bekledim. Açtığında ağrılarımdan üstün körü bahsedip buraya gelmesini söylerken çok endişelenmişti. Bende onu beklerken hala şakaklarımda olan ellerimle başımı ovalıyordum. Ama nafile. Acı artıyor bir gıdım azalmıyordu. Sonunda bunu yapmaktan vazgeçtiğim sırada zilin o tırmalayıcı sesi kulaklarımı doldurdu. Acıyla inledim. Sanki beynime bi bıçak batırılmış ve içi oyuluyormuş gibi hissettim. Ayağa kalkıp kapıyı açtığımda Enes hemen içeri daldı ve gerekli eşyalarımı aldıktan sonra yere eğilip pofidik terliklerimden ayağımı kurtarırken hemen ardından eline ilk geçirdiği ayakkabıyı ayağıma giydirdi.Daha sonra beni kucağına yerleştirip yürümeye başladı. Ellerim boynunda sarılı bir biçimde ilerlerken nasıl olduğumu sormayıda ihmal etmemişti. Daha fazla endişelenmesini istemediğim için iyi olduğumu söylemiştim ama bu çabalarımın boşa olduğunu direksiyonu tutan parmaklarının boğumlarından anlamıştım. Elini tutarak konuştum.
"Tamam bak ben iyiyim. Birşeyim yok sadece basit bir baş ağrısı. Şu direksiyonu sıkmayı bırak"
Direksiyonu sıktığının yeni farkında olacakki gözlerini ellerine dikti. Sıktığı parmağını gevşetirken öte yandanda ellerimizi kenetledi.
"Sana birşey olacak diye çok korkuyorum" kelimeler ağzından dökülürken gözlerinde gördüğüm hüzün için kendime kızdım. Keşke dedim keşke bu ağrıyla ölsemde gözlerindeki bu hüznü görmesem.
"Merak etme iyiyim ben " dedim gülümserken. Oda bana buruk bi gülümsemeyle karşılık verdi. Geri kalan yolumuz sessiz bir şekilde son bulmuştu. Doktorumun yanına çıktığımızda tedirgindim. İlaçlarımı kullanmadığımı bilmiyordu. Ama ya ortaya çıkarsa diye kendime sormadan edemedim. Içeri girip bizi hazırda bekleyen doktorumla tokalaştık. Terlemeye başlıyordum. Hadi ortaya çıkmasını geçtim Enes'in bunu öğrenmesini istemiyordum. Kim bilir ne kadar aciz olduğumu düşünürdü. O yüzden doktorumla tek başıma konuşmanın daha uygun olduğunu düşünerek Enes'ten rica ettim. En başta itiraz etsede sonradan doktorumunda söylemesiyle kabul etti.
Doktorum ellerini masanın üstünde kenetleyerek konuşmaya başladı.
"Evet bakalım Durucum. Derdin nedir anlat ? "
"3-4 aydır başıma ağrılar saplanıp duruyor Tamer abi. Aslında tahammül edilemeyecek kadar ağır ağrılar değildi. Birkaç ilaç ve hafifçe masajla geçebilen türden ağrılardı. Fakat bugün olan -hatta suan bile devam eden ağrım gerçekten çok şiddetli. "
Tamer abimle yaklaşık 10 yıldır tanışıyorduk. Babamın yakın arkadaşının oğlu olduğundan beni babamın emaneti gibi görür üzerime titrerdi. Öyle ki dehşetle açılan gözleride bunun kanıtıydı.
"Sen ilaçlarını kullanmıyor musun Duru ?" dedi kızgın çıkan ses tonuyla. Ki çıkmakla kalmayıp gerçekten kızgın olduğu yüz hatlarından belli oluyordu.
"Şey ben bi süredir almıyorum Tamer abi " dedim utana sıkıla. Benimde kendimce haklı sebeplerim vardı tabi.
Sakin tutmaya özen gösterdiği ses tonuyla sorusunu bana yöneltti.
"Neden böyle birşeye ihtiyaç duydun Durucum? Yoksa ilaçlar senin kötü hissetmene mi sebep oluyor ? " dedi. Tam olarak ne demek istediğini adım gibi biliyordum. Sadece Tamer abi dillendiremiyordu beni kırmaktan korkarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beynimin Oyunu
RomanceNe kadar gercekciydi halbuseki... Buda mi beynimin oyunu?Gercekten bu kadar acimasiz mi? Ben kötü bir insan degilim ki beynim bu kadar kötü olsun, bana sürekli oyunlar oynasin... Kurtar beni, bu oyunun icinden cikmam icin... Sana ihtiyacim var.