2. Bölüm "Tam Bir Öküzsün"

63 8 0
                                    

Benim gözlerim fal taşı gibi açılırken "Kızım iyi misin ?" dediğinde tepki bile verememiştim.

Ben götüremezdim cidden. "Anne sen götürsen olmaz mı ya lütfen ?" diye yalvardım. "Kızım beni mi göndereceksin ayıp ama yani." dedi. Oflayarak ve içimden kendime söverek "Tamam anne." dedim.

Annem keki bir cam tabağa dilimleyerek koydu ve bana uzattı. "Al kızım." dedi. Şuan istemeyerek gidiyordum o apartmana. Ayakkabılarımı giyerek evden çıktım.

Merdivenleri yavaş yavaş inerken hala kendime sövüyordum. Apartmandan çıktığımda aklıma hangi katta oturduklarını sormayı unuttuğum geldi. "Lanet olsun Eylül. Nasıl sormayı unutabiliyorsun ki." dedim kendi kendime.

Aşağıdan "Anne." diye bağırdım. Annem pencereye çıktığında "Efendim yavrum." dedi. "Şu yeni komşumuzun kaçıncı katta olduğunu sormayı unuttum da." dedim.

Annem "2. katta kızım." dedi. Lanet olsun ki bizde 2. Kattayız. Bu demek oluyor ki tam olarak yan tarafımızda. Of Allahım of. Apartmanın önüne geldim ve 2. Zile basmadan önce zilde Koray Ünal yazdığını gördüm.

Demekki adı Koraymış. Zile bastım ve otomatik kapı açıldı. Apartmana girip 2. Kata çıktım. Kapının önüne geldiğimde tam kapıya vuracaktım ki kapı açıldı. Karşımda Koray'ı gördüm. Çocuğu baştan aşağı süzdüm. Altında siyah bir pantolon, üstünde ise beyaz bir tişört vardı ve kaslarını çok belli ediyordu.

"Beni süzmeyi bırakıp ne için geldiğini söyleyecek misin ?"dedi ukala bir şekilde. Kafamı iki yana sallayıp kendime geldiğimde konuştum. "Yeni komşu olduğunuzdan annem kek yollamıştı da onu vermek için geldim." dedim. "Yok sağol istemez." dediğinde az daha kapıyı kapatıyordu ki "Tam bir öküzsün." dedim.

Kapıyı kapatmaktan vazgeçmiş olacak ki kapıyı tekrar açıp ukalaca sırıttı. Çok güzel güldün ya. Kendine gel Eylül. Bugün, ben güldüğümde onun bana "Komik olan ne ?" dediği gibi bende aynısını ona tekrarladım. "Komik olan ne?"dedim. "O an ki suratını görseydin sende gülerdin yavrum." dedi. O kelimeyi dediği anda gözlerim kocaman açıldı. "Sen kimsin ki bana yavrum diyorsun ?" dedim. "Ben Koray Ünal." dedi ciddileşerek. "Bende Eylül Ulutaş" dedim. Umursamazca bir kahkaha atıp kapıyı yüzüme kapattı. Oha kapıyı benim suratıma kapattı.

"Aç şu kapıyı aptal." diye bağırıp kapıyı yumruklamaya başladım. Çok kısa bir süre sonra kapı açıldı. "Ne var ?" dedi. Gözlerimi devirdim. "Al artık şu keki bende eve gidebileyim." dedim. Oflayarak tabağı elimden aldı ve "Tamam hadi git artık" dedi. Tekrar gözlerimi devirdim. Kapıyı kapattı ve bende yavaş yavaş merdivenlerden inip apartmandan çıktım.

Bizim apartmanın önüne geldiğimde zile bastım. Annem otomatik kapıyı açtı. Hızlı hızlı merdivenleri çıktım. Kapıya vurdum ve annem kapıyı açtı. "Verdin mi keki Eylül ?" dedi. Bıkkınlıkla "Verdim anne verdim merak etme." dedim. Odama çıktım ve kendimi yatağa attım. Tavanı seyretmeye başladım. Bu öküz canımı sıkmıştı. Kafa dağıtmam lazımdı. Biraz düşündüm ve Ceylin'e mesaj atmaya karar verdim.

Gönderilen: Ceylinom ^-^

Kanka bizimkilerle buluşalım mı? Evde canım çok sıkılıyor da.

Cevap beklerken yataktan kalktım. Telefonumdan mesaj sesi gelince hemen telefonumu elime aldım.

Gönderen: Ceylinom ^-^

Olur kanka. Ben hemen hazırlanıyorum. Sende hazırlan. Hadi öptüm görüşürüz.

Gönderdiği mesaja cevap verme gereği duymadan lavaboya gidip aynaya baktım. Şuan ki tipimi bebek görse dilsiz kalır. O derece  korkunç görünüyorum. Hemen odama dönüp gardırobumdan şöyle güzel bir şeyler bakındım. Altıma siyah şortumu ve üstüme de omuzları açık buz mavisi bir tişört giydim. Saçlarımı da güzelce düzleştirdim. Makyaj yapma gereği duymadan sadece rimel sürdüm. Evet hazırdım. Aynaya bakarak "Ne kadar da güzelim lanet olsun." dedim ve güldüm.

Telefonumu alıp odamdan aşağıya hızlıca indim. Annem oturma odasında televizyon izliyordu. Tam kapıya doğru yönelirken "Eylül yine nereye ?" dedi. Gözlerimi devirdim ve "Evde sıkıldım biraz bizim arkadaşlarla buluşmak istedim, Ceylin'e de mesaj attım zaten." dedim. Annem gözlerini kısarak "Benden izin aldın mı sen ?" dedi.

Bende alt dudağımı büzerek "Anneciğim izninle gidebilir miyim ?" dedim. Annem gülümsedi ve "Tamam ama geç kalma yavrum." dedi. Buna karşılık bende gülümsedim ve "Peki geç kalmam anne." dedim. Kapıya sonunda yöneldim ve spor ayakkabılarımı aldım. Ayakkabılarımı giydim ve aşağıya koşarak indim. Apartman kapısını açıp dışarıya çıktım.

Telefonumu çıkarıp saate baktım. Saatin 12:38 olduğunu gördüğümde rehbere girip Ceylin' i aradım.

Ceylinom ^-^ aranıyor...

Ceylin "Efendim Eylül." diye telefonu açtı.

"Nerdesin şuan ?"

Ceylin "Herzaman ki gittiğimiz kafedeyim."

"Bizimkiler geldiler mi ?"

Ceylin "Yok daha gelmediler ama birazdan gelirler."

"Tamam kapat bende geliyorum birazdan oraya. Görüşürüz."

Ceylin "Görüşürüz." dedi ve telefonu kapattım.

Hemen bir taksiye binip kafenin adresini verdim. 5-10 dakika sonra kafenin önüne gelmiştim. İçeri girdiğimde Ceylin ve bizim çocuklar cam kenarındaki bir masada oturuyorlardı. Bizim çocuklar dediğimde Berk, Sinem, Yağız ve Can'dı. Hepside okuldan arkadaşımdı ve hepimiz birbirimize çok bağlıydık. İçlerinden en yakın kız arkadaşım Ceylin, en yakın erkek arkadaşım ise Can'dı. Diğerlerini de çok severdim ama bu ikilinin bende yerleri çok ayrıydı.

Yanlarına gittiğimde hepsini öptüm ve sarıldım. "Ee çocuklar nasılsınız ?" dediğimde lafa hemen Can atlayıp "İyiyiz Eylülcüğüm." dedi. Oradan da Yağız, Can'a laf atıp "Bizimde ağzımız var heralde lan. Genelleme yaparak konuşma bir kere de." diye çıkıştı. Bende "Tamam sakin olun. Abartma sende Yağız. Alt tarafı "İyiyiz" dedi ne var bunda ?" dedim.

Yağız kafasıyla onaylayıp "Tamam sustum." dedi. Ceylin de "Hadi bir şeyler içelim çocuklar. Ne dersiniz ?" dedi. Yağız " Yok ben bir şey içmek istemiyorum." dedi.

Yağız bazen olayları çok abartıyordu. Yağızı severdim ama bu hareketlerinden ve davranışlarından hiç hoşnut değildim. "Tamam Yağız sen istemezsen içmezsin. Garson bey bir bakar mısınız ?" dedim. Garson hemen yanımıza gelip "Buyrun efendim." dedi. "Çocuklar biz en iyisi şöyle soğuk bir şeyler içelim." dedim ve garsona dönüp "Sen bize soğuk bir şeyler getir." dedim. Garsonda kafasıyla onaylayıp "Derhal efendim." dedi ve elindeki not defterine yazdı.

Biz içeceklerimizi beklerken biraz konuşmaya başladık. Sinem "Hey millet düşündüm de acaba yaz tatiline mi çıksak hep beraber nasıl fikir ?" dedi. Ceylin'de söze karışıp "Aynen ya bir yaz tatiline çıksak iyi gelecek bencede." dedi. Yağız, Can ve Berk birbirlerine bakıp aynı anda "Haklısınız aslında." dediler ve güldüler. Bende "Tamam o halde okulun da bitmesine çok az kaldı. Hazırlıklara başlarız ozaman." dedim. Konuşmamıza okadar dalmıştık ki hiç birimiz garsonun geldiğini duymamıştık. Garson hafif öksürerek seslenince kendime geldim.

"Buyrun efendim siparişlerinizi getirdim." dedi. "Şey...Ya pardon çok özür dilerim duymadıkta kusura bakmayın." diye mahçup bir şekilde konuştum. Garson "Sorun değil efendim. Afiyet olsun." dedi ve gitti. Yağız'ın telefonu masanın üzerindeydi. Telefonu çaldığında ekrana gizlice baktım.

Mete arıyor...

Mete ? O da kim ?

********

Bu bölümü ilk bölüm kısa olduğu için uzatmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın. Yorumlarınızıda esirgemeyin. Hepinizi seviyorum. Görüşmek üzere..

YAN KOMŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin