-Ellie! Otobüse geç kalacağız!
Bu benim annem Ronnie. Beni amcam Alex'in yanına yolluyor. Saat sabahım 6.12'si ve otobüsün kalkmasına 3 dakika var.
-Daha erken kalksan ölürdün dimi Ellie?
-Susarsak daha hızlı vararız ha?
Hızla otobüse bindim.
Turuncu saçlı bir kadının yanına oturacaktım. Yerleşmeye başladım.
Tanrım! Kadının elleri nasıl desem! Beyazdı! Yüzüne dikkatlice baktım. Bir fark yoktu.
-Yüzümde birşey mi var?
-Hayır. Ben sadece... Yüzünüz bembeyaz!
-Güneşi sevmem. Dolayısıyla güneşe çıkmam. Bu arada ben Alice..
-Ellie...
Otobüs kalktı. Annem el sallıyordu. Kısa süre sonra gözden kayboldu. Daha sonra uyuduğumu hatırlıyorum...
-Ellie! Uyan!
-Ne? Neler oluyor?
-Geldik. Los Angeles'dayız!
Tanrım! Los Angeles! Sanırım dışarıda bekleyen adam amcamdı...
-Ellie...
-Alex...Amca!
Alice otobüsten indi.
-Tanrım! Alex!!!
-Alice... Hiç değişmemişsin!
Ne? Onlar birbirlerini tanıyor mu?
Amcam'ın küçük Toyota'sına bindim.
-Alice'i nereden tanıyorsun
-Eskiden kasabadaydı!
Kasaba! Kasabaya mı gideceğim yani!