Rüyamda Alice'ı gördüm. Dudaklarında kan vardı. Ben acılar içinde kıvranıyordum. Beni ısırmıştı. Hızla uyandım. Alice beni ısırmıştı! Rüyamın etkisiyle bir süre kıpırdayamadım. Ellerim uyuşmuştu. Alex Amca'mın geldiğini duymamışım.
-Ellie? İyi misin?
-Evet amca... Kötü bir rüya gördüm...
-Kahvaltı hazır. İstersen gel.
-Tamam.
Amcam bu aralar üzerime düşmüyor. Dün olan olaydan sonra baya etkilenmiş olmalı. Neyse, onu daha fazla bekletmeden kahvaltıya inmeliyim.
Kafamdan çıkmıyor. Alice...
-Ellie... İyi değilsin sen?
-İyiyim.
Bu kadar mı belli ediyorum? Umrumda değil. Alice'ı bulacağım. Onunla açık açık konuşmam gerek. Ormana mı gitsem? Sanırım gitmeliyim.
Orman bugün daha bir karanlık... Daha sessiz. Sanki bunca olanlar yaşanmamış gibi. Boynumdaki iz bunları unutmamı engelliyor. O günü ne Alice, nede ben unutabilirim. Buralarda kimse yok. Gitsem iyi olacak... Kuru yapraklara basarken çıkan çıtırtılardan başka ses yoktu. Kum yola çıkınca voleybol takımına gitmek aklıma geldi. Uzun zamandır Lizy ile görüşmüyordum.
-Hey! Lizy!
-Ellie... Nasılsın?
-İyiyim. Lizy... Vingle'lar nerede?
-Onlar taşındı.
-Ne?!
İçimden gelen çığlığı bastırmak istercesine gözümden düşen bir yaşı sildim. Senden nefret ediyorum Alice!!! Sen korkağın tekisin. Sana ihtiyacım olduğunu biliyordun... İhtiyacım vardı...
Hızla eve koştum. Alex Amca'm arkadaşları ile denize gitmişti. Ev boştu... Odama çıktım. Gözlerimden akan yaşları silmeye bile gücüm yoktu. Acıyordu... Rosie'nin ısırığından daha çok acıyordu... James, Avril, Ross ve Alice... Gerçek olamayacak kadar mükemmeldiler. Porselen bebek gibi... Vampirlere inananlarla hep dalga geçmişimdir. Şimdi ise bir vampir için mahvoluyordum. Onların kalbi yok tabii. Yıllar önce öldü onlar. Duygu nedir bilmezler. Sadece insanların canını acıtırlar. Seni unutmayı çok isterdim Alice. Çok isterdim... Ama yapamıyorum. O güzelliğin mi bana bunları yaptı anlayamıyorum. En iyi arkadaşımdın. Yoksa ben mi öyle sanıyordum? Rüyalarıma sığınmayı mı seçtin yoksa? Umarım seni birdaha göremem. Hiç birşey olmamış gibi...