Toyota'ya atladım. Yaklaşık 15 dakika sonra Alex'in küçük evindeydim.
-Odan korüdorun sonunda sağda...
-Peki...
Odama yürüdüm. Tanrım! Hiç fena değildi! Mor ağırlıklı beyaz bir oda... Valizim ağır değildi. yerleşmem kolay oldu. Evin önünde sahil vardı... Çok güzele benziyordu... Sanırım gidip etrafa bakmalıyım!
Tahta kapıyı yavaşça açtım. Verandadan inip kum yolda yürümeye başladım. Sahilde voleybol oynayan çocuklara gözüm ilişti. Uzun zamandır voleybol oynamıyordum.
-Hey! Sen yeni kız olmalısın!
-Evet... Nereden biliyorsun?
-Alex... Amcan olmalı. Babamla sıkı dostturlar.
-Tanıştığıma memnun oldum! Ben Ellie...
-Lizy...
Lizy... Güzel kızdı! Benden güzel olduğu kaçınılmaz bir gerçekti. Uzunn çikolata kahvesi saçları ve koyu yeşil gözleri, ayrıca uzun bir boyu vardı. Müthiş! Sahilden ayrılma vaktim gelmişti. Biraz daha dolaştım... Kocaman bir çınar ağacı vardı. Çok güzeldi... Sanırım bunlara zaman ayıramam! Eve dönmeliyim!
Aman! Bu da kim? Az önce... Saçmalama Ellie. O sadece bir kaya. Ev de yaklaştı. İlk günden Alex'i sinirlendirme! Hıh! Eve geldim.
Alex kapıdaydı...
-Üzgünüm! Geç kaldım...
-Boşversene! Yemek hazır. Fırında sebzeli tavuk...
-Sebze... Fena olmamalı!
-Tabii ki!
Masaya geçtim. Tavuk biraz yanmıştı ama bir amcaya göre fena sayılmazdı. Aklıma Lizy geldi.
-Alex? Lizy... Soyadı her neyse. Babası ile sıkı dostmuşsun! Bana biraz anlatır mısın?
-Sanırım Lizy Attole'ları kastediyorsun. Attole'lar 1-2 senedir Sellt'deler. Babası bir öğretmen annesi ise... Bayan Attole'ü hiç tanımadım. Sanırım hiçkimse tanımadı... Sanırım o öldü.
-Bugün sahile gittim! Voleybol oynuyorlardı. Sanırım o
gurubun bir parçası olabilirim?
-Olabilirsin...
Aklım o ''gizemli kaya'''ya takıldı. Neydi o?
