~5~

80 41 18
                                    

Bir dua olup göklere çıkasım var
Bir Umudu taşıyasım var
Huzuru yalnız gönlünde bulasım var
Bulduğum her anı doyasıya Elifsuma
Sunasım var.

Bu dörtlük  sabah sabah Elifsuya iyi gelmiş görünüyordu ki tatlı bir tebessüm izlenimi bıraktı yanağında.

Bu heyecan nerden geliyordu ki Mustafa ya böylesine güzel bir dörtlüğün konusu etmişti Elifsuyu,dünya da hala Mustafa gibi sadık insanlar kalmışmıydı acaba her gördüğünde huzur küpü nasıl yapabiliyordu insanı, hep bir pozitif,hiperaktif, deli,dolu insana neşe saçan yönü vardı. Ben değilde hep biz diye hitap ederdi öne hiç çıkmaz çıkmasa bile orda olduğu hep  belli olurdu. Hep kendi kendine hayran bırakırdı hemde bişey yapmamış gibi kenara çekili verirdi.
Elifsu'nun aklına takılıp durdu bu sorular.

Mustafa! Diye seslendi Elifsu biran kursta bi sessizlik acaba bişey mi var diye herkes Elifsu'nun yüzüne baktı
Elifsu bu kadar çok gözleri üzerine çekeceğini düşünmüyordu ki Mustafa yanında belirdi
-Efendim sevdiğim.

-Seni merak ettim de sadece ondan bi sesleneyim dedim.

-Anladım bende bişey var sandım biraz imalı şekilde bağırdın için.

-Gerçekten öylemi oldu.

-Öyle oldu tabiki de o yüzden herkes sana baktı.

-Ben de neden baktılar diye kendi kendime konuşup duruyordum.
Mustafa!

-Öğretmen çağırıyor Elifsum hemen geliyorum.

-Peki peki bekletme öğretmeni

-Tamam

Mustafa giderken Elifsu'nun da  aklına  yıllar önce yaşadığı bir olay gelmişti.

Dünya henüz yeni basamaklarını atmaktaydıki Elifsu daha 7 yaşında bir kız çocuğu iken, sokakta gördüğü  30-35 yaşlarında ki bir adam ona dogru  elini uzatmış ve benimle gel demişti.Elifsu ne yapacağını bilemeden annesine doğru koşmuş, çok korktuğu gözlerinden süzülen damlalardan anlaşılıyor ki kendini birden annesinin kucağında bulmuş.
Annesi hemen içeriye alıp Elifsuyu sakinleştirmişti.
Elifsu o günden sonra geceleri hep o adamın rüyasına girdiğini  her defasında söylemiş annesine ,bir türlü kim olduğunu öğrenememişti. Ve bir daha ki soruşunda Elifsu 14 yaşına yeni basmıştı ki
En sonunda dayanamayıp patlamıştı Elifsuya.

- O senin Kahrolasıca babandı anladın mı? beni sen daha kundakta bir bebek iken terk etti gitti dünyamızı altüst edip gitti şimdi öğrendinmi kim?olduğunu.

-Gözyaşlarına boğulan Elifsu kendini yatağın üstüne atarak öyle kalakalmıştı. Kafasında onca soru vardı ki hangisini cevaplayacaktı bir türlü tutturamıyordu. Içi daralmış hayattan bıkmış, bir hali vardı. Hayata küsmüş solan  papatyalardan bir farkı yoktu. Içi yanıyordu alev alev canından bir parça olan babası kendisini nasıl birakabilmiŞti.

Annesine babasını anlatmasını istedi ve babasının annesine yaptığı kötülükleri duyunca daha çok sinirlendi ve hayatında öyle bir babanın olmasını istemedi.
Günler geçmiş,yıllar geçmiş babasından tek bir kalem çizgisi dahi kalmamıştı.

Elifsu!

Elifsu!

Elifsum!

Birden irkildi Mustafa kendisine sesleniyordu.

-Noldu bana

-Şey beni öğretmen çağırmıştı gittim ve geldim. sende böyle Lenardo Da Vinci'nin Mona Lisa tablosu gibi duruyordun nerden sana baksam aynı şekilde bana bakıyor gibiydin

- Ya mustafa güldürme beni ya

-Napabilirim ki Rabbim seni öyle güzel yaratmış ki tebessümünden yararlanmak istedim.

-İşte bu son dokunuşun bana her daim umud veriyor ve sesleniyorum Rabbime "şükürler olsun" diye

Mustafadan kopan güzel bir tebessüm kıvılcımı Elifsu'nun gönlünde yeni bir taht kurmaya yetmişti bile.

Elifsu  yıllar önce yaşamış olduğu olayı  Mustafaya söylemek istemiyor, onu  da kendi sıkıntıları ile sıkmak gibi bir niyeti de yoktu.

Derken;

Elifsu'nun yüzüne bir özlem çökmüştü uzaklardan bir hüzün balosunun havai fişekleri üstünde belirmişti.Ağlamaklı bir hali vardı.
Oyuncağını sanki birileri elinden almış etrafa sinirli sinirli bir bakış atacakken Mustafa araya girip,

-Noldu sevdam? Nedir bu gönlünü sıkan şey anlat bana derdine derman olmaya çalışayım. Aynı bedendeki yüreği seviyoruz canımız bir yansın yanacaksa külleri bir savrulsun rüzgarı dahi varsa.

Elifsu göz işaretiyle Mustafayı kursun dışına gitmek ,orada anlatmak istediğini belirtti.

Öğretmenden izin alarak kursun bahçesinde ki banka oturdular.
Elifsu anlatmaya başladı ve anlatırken geçmişteki yarası tekrar açılmaya başlamıştı.Mustafa ona destek olmaya çalışarak onu dinlemeye devam etti.
En sonuncu kelimesi babam diye biri yoktur olmuştu.
Mustafa  ona bu olanları şimdi mi anlatılır demeyip bağrına bastı her bastığında gözlerinden yaşlar süzülerek toprağa zor anlar yaşattı.Toprağında canı yanmıştı belliydi suyu içine çekerek zorlanmıştı.

Mustafa empati kurarak Elifsu'nun halini gayet iyi anlıyordu.

Bunları anlattıktan sonra Mustafa Elifsuya sadece yar olmayacaktı yar olmakla birlikte bir baba hükmünde sevecekti öyle dokunacaktı, her dokunduğunda bir babanın bir evlada nasıl dokunduysa öyle bir   his  verecekti.

Elifsu'nun bu halleri Mustafayı biraz duraksatıp bir an durdurup ve gönüllere dokunan şu kıssayı dili devam ettirdi.

Zaman Medine zamanıydı bir bayram sabahıydı.
Namazdan çıkıyordu Nebi sahabileriyle,herkesle  bayramlaştıktan sonra bir köşede ağlayan çocuğa ilişiyor gözleri Nebinin yanına gidiyor Nebi ,herkes oynar iken o çocuk neden ağlıyordu diye
Sordu çocuğa;

-herkes oynar iken sen neden ağlıyorsun.

Ellerini gözlerinin önünden kaldırarak gökyüzüne bakan çocuk karşısında alemlere Rahmet gelen Peygamberi görüyor.

Ve söyle yanıtlıyor Resulün sorusunu
-Benim babam en sevgilinin yolunda şehit düştü uhutta annem bir başkasıyla evlendi. Herkesin elini öpecek bir babası varken benim öyle bir babam  yoktur.

Nebinin gözlerinden akan damlalar yere düşüp toprağı ıslatarak  emmesini sağlar iken Nebi bağrına basıyor çocuğu ve soruyor çocuğa
Istemezmisin Ayşe Annen Fatıma ablan olsun
Istemezmisin hasan hüseyin kardeşin olsun.
Gözleri parlayan çocuk hemen cevaplıyor
-Isterim Ya Resûlullah

Çocuğun bir an çehresi değişti ağlayan yüzü güller açmaya başladı bunu gören arkadaşları ona sordular

- sana ne oldu da bu kadar sevinçlisin

-Vallahi benim annem Ayşe Babam Hz Muhammet Mustafa ablam Fatıma kardeslerim hasan hüseyin.

Bunu duyan arkadaşları keşke bizim babamızda şehit düşseydide bizde senin yerinde olabilseydik. Dediler

Elifsu'nun bu kıssayı dinledikten sonra hayata bakış açısı biraz daha değişti ağlayan yüzü tebessüme boğuldu.

Işte sabrederse gönül  zamanı gelmiştir ömür, dermanın ne  zaman geldiği belli değil,sen beklemeyi bil!

Mustafaya olan sevgisi kat kat daha da artarak muhteşem bir hal almıştı.
Mustafa onun bu halini görerek ona;

Iyiki hayatımdasın,sensiz kimler anlasın, attığım her adımdasın, sol yanımsın diyerek sözlerini bitirdi.

Onların huzuru bilinmek istenen,yüreklere işlenmek istenen,bir sevdaydı,onları bir yapan, bir tutan Rablerine olan sadakat dürüstlük ve saygıydı. Onlar ahiretlik sevgilerin gönül yolculugundaki bir durağıydı.













Gönül Yolculuğunda Bir Durak (Öykü Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin