Bir daha yeşermek istedi gönül,bir dalda bitmek,ömrünün geri kalanını mavi tutmuş gölgesine sığındığı adalarda mümkün olduğu kadar beklemek istedi.
Siyahın içinden bir mavi seçerek ve yutkunurak durulmak ona iyi ve faydalı şeylerin yaradığını hissederek giderilmesini söyledi.
Yalnız haykırmak gibi bir durumu vardı,gönlünce insanları severek besleme duygusunu geri ortaya çıkarmak gibi maksatı vardı.
Kimse engel olmadan yapabilirdi tüm bunları, taaki onu görüp bulut gibi sevene kadar, engel olmuştu herşey tüm dünyayı unutmaya çalışana dek.
Bulut gibi sevmişti birkere, bazen beyaz bazen siyah.
Beyaz bulut gibi sevdiği zaman güneşin önüne geçip zararlı ışınların tek kurbanı kendisi olacaktı.
Siyah bulut gibi sevdiği zaman yağmur yağınca yeryüzüne gelen damlaların yavaşça inip zarif bedenine bir buse acısı kadar dokunmasını sağlıyacaktı.Öylesine tatlı bir bakıştı Mustafa'nın
gönlü. Gözlerin duraksızca bakabildiği bir mavi tonuydu.Elifsu'nun gönlünü her an her dakika sevebilmeyi göze alan mustafaydı.
Rabbiydi onları böyle mühürleten yüreklerine, öyle de kalıntılı bir iskelet parçası uzağı gibi severlerdi gönülleri.Elifsu'nun uzaklara gidecegini öğrenen Mustafa'nın yüreği bir yandan hüzünlü bir yanısıra mutlu gibiydi, onu bidaha görememe korkusu yoktu aslında sonunda özlem vardı. Sadece bir aylığına iş görüşmesine gideceklerdi. Ailesiyle beraber güzel şehir olan İstanbul'u ziyaret edeceklerdi bir bakıma hısımları bulunuyordu onların orada sıcak ve samimi bir hısım ,onların yanında konuk olacaklardı.
Yarın yola çıkacaklardı Elifsu öyle haber vererek endişelenme konusunda biraz duraksattı Mustafayı. Kursa gelip vedalaşıp gidecegini belirtti kalbine ait olan notuna, öyle huzur dolusu yazmıştı.
Sabah erkenden kursa gelen Mustafa Elifsunun yanına gelerek onunla biraz hasret giderdi. Ne de olsa dokunmadan uzaktan sevebilmeyi, görmeden beklemeyi yaad edecekti yüreğiyle,zor olacaktı bir vakite kadar özlemi kokusunda hissederek.
Buram buram Elifsu kokuyordu Mustafa'nın bedeni, öyle sevimli bir hal hediye etmişti Elifsu Mustafasına, bir aylık değilde ömürlük sevindirmişti o avuçlanası kalbini Mustafa'nın.
'Zaman değerli olunca çabuk geçer'
Zaman nasılda hızlı geçmişti anlayamadan yürekleri. Elifsu yutkunarak sarıldı Mustafa'nın kalbine doğru kendini evinde gibi hissetmiş ve hiç ayrılmak istemiyor gibi sitem ediyordu kollarına, beş dakika daha daha diyerek ayrılık vakti gelmişti bile.
Evine giderken nasılda hüzünlü bakıyordu gözleri,birbirine sanki bir ay değilde bir ömür ayrı kalacakmış gibi bir düşünçeye atıyordu beyinlerine giren nöronlar.
Çok geçmeden evine gelmişti Elifsu Mustafa ile sokağı dönemeden vedalaşmışlardı. O çelik kapılı evin bahçesinden girene kadar bakmıştı gökyüzüne Mustafam sana bakacak dileğiyle.
Annesi Elifsuya hemen üstünü giyip kapının orda beklemesi gerektiğini söyleyerek durmasını söyledi.
Hemen hazırlanarak yola çıktılar...Havalimanına vardıklarında vakit oldukça yaşlı bir tavır sergiler gibi buğulamıştı gözlerini...
Biletlerini alıp bekleme salonuna doğru ilerlerken insanların arasında Elifsu,Mustafanın kokusunu hissettiğini içinde geçirdi.
Ve tam da o esnada Mustafayı gördü orada kendisini bekler gibi tebessüm etti Elifsuyuna.
"Iyiki geldin" der gibi baktı o güzel yeşililgiyleElifsu annesinden izin alarak lavaboya gitmek istediğini söyledi ve ilerledi annesinin yanından paytak paytak sesler çıkarak Mustafası'nın yanında buldu kendini,Mustafa kalbini açarak hoş geldin "siyahın içindeki mavi "diyerek seslendi Elifsuya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Yolculuğunda Bir Durak (Öykü Tamamlandı)
Short StoryDinle derttaş! Henüz sevgiler bitmek üzereyken, bir güneş daha doğmuş üstüme o zaman anlamışım aşk yeniden var olmuş ,tazeliğini yeni başlatmış.