1- AŞK YOK

109 5 9
                                    


Merhaba ben Derin, 29 Şubat 1998 yılında dünyaya geldim. Şayet bir deniz yıldızı olarak doğmak istesem de insan olarak doğup, beyinsizlerin çenelerinden çıkan o tiz ve iğrenç sesi duymaya hapsoldum. Kendi okyanusum da bir hayat kurdum ve kimsenin varlığı alakadar etmiyor şahsen. Kalbimin defalarca kırılmasından hissizleştim.

2 yaşımda annem bizi terk etti ve babamla birlikte yaşıyoruz. 2 yaşımdan beri bir kere anneciğimin yüzünü görmedim ve görmekte istemedim. Bizi başka birisi için başka bir adam için ve onun olmayan bir çocuk için terk etmiş. Başkalarına annelik yapmak istedi sanırım, tabii ne kadar olabildi orası meçhul. Babam bana 10 yaşımda anlattı her şeyi ve gün boyunca ağladım. Ayrıca iki kuruşluk kadının beni üzmeye hakkı da yoktu. Neyse ki toparladım kendimi ve kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğrendim. 7 yaşımdan beri her gün okulda kilom yüzünden dışlandım, her seferinde itildim. Kimsenin varlığıyla yaşamadığım gibi kimsenin yokluğunun da beni üzemeyeceğini fark ettim o zamanlar. Aslında hayat şu zamanıma kadar bir çok ders verdi bana ve öğrendiğim en iyi ders ise kimseye güvenmemem gerektiğiydi. Kendisini 9 ay karnında taşıyan insana bile güvenmemem gerektiğini öğretti hayat bana. Ve belki de beni güçlü yapan şey buydu. 9 yaşıma geldiğimde ve her okula gittiğimde sadece uyurdum, not tutmazdım. Çok azar işitip, tek ayak üzerinde durma cezasını defalarca alsam da hep başımın dikine gittim. Öğretmenler zorla geçirmeye çalıştılar beni bazen ise sadece şube öğretmenler kurulu kararıyla geçtim sınıfları. Neyse, 14 yaşımda liseye başladım ve düzenim tamamen değişti. Artık dersleri dinliyordum fakat hiç ödev yapmıyordum çünkü geceleri yıldızlar ve ayın parıltısını izlemekle meşguldüm. Bazen yıldızların kayışını görür dilek dilerdim. Dileğim de ise dünyaya bir daha gelirsem deniz yıldızı olmayı isterdim. Her ne kadar yıldızların kayışını görsem de bazen de insanlar kayıyordu hayatlarımızdan. Kendime bir yıldız seçmiştim gökyüzünden her gece ona bakar, onunla dertleşirdim. Onu ne zaman göremesem bir şey oldu sanıp endişelenirdim. Liseye gidiyordum fakat tek sırdaşım bir yıldızdı ve ona insanlardan daha çok güveniyordum ama bir gün o da beni bırakıp gider diye çok korkuyordum. Ama insanlar gibi kalpsiz değildi o, parıltısı yeterdi. Benim ona sevgi beslediğim her gece parıltısı daha da fazlalaşıyordu ve sanki bir nebze daha da yakınlaşıyordu bana. Kalbimin karanlığını onun parıltısında gördüm ben. Yalnızlığımı onun çevresinin kalabalıklığında, sönük yıldızlarda gördüm. Hava aydınlanmadan asla uyumazdım, gece boyunca onu seyreder, onunla konuşurdum. Okula o yüzden uykulu gider, orada uyurdum. Ama liseye geçince uykusuz kalmaya alıştığım için uyumaz, dersleri dinlerdim. Fakat hiç ödev yapmazdım. Okul çevremde yakın olduğum ve konuştuğum bir insancık bile yoktu. Yalnızlar kraliçesi gibiydim adeta. Okyanusun derinliklerinde yalnızlar topluluğundan bir deniz yıldızıydım. Dünyama hoş geldiniz yazdıklarımı okuyan parıltılı yıldızlar.

Öncelikle belirtmek isterim bu yazdıklarımı okusanız bile, hala çok yalnız bir kız olduğumu bilmenizi isterim. Hala kilosuyla dalga geçilip duvar kenarında hayaller kuran bir kızım ben. Şimdiye kadar kimseye ihtiyaç duymadığım gibi bundan sonrada duymayacağım. Hayatıma hiç kimseyi sokmayacağım, yaşlandığımda bile şehir değiştirsem de yıldızımı takip edip onunla dertleşeceğim. En azından bunu görebiliyorum. İnsanlar tarafından iyice önemsizleşip, görünmeyeceğim. Tıpkı benim onları görmediğim gibi. Aşk denilen saçmalığa hiç bir zaman inanmayacağım. Belki ileride iş sahibi olurum ama bu süreçte de hiç kimseyle muhattap olmayıp, kimseye kölelik yapmayacağım. Hep kendi bildiğimi yazıp, kendi bildiğimi okuyacağım. Hep kendi hayal dünyamda yaşayıp, yalnız öleceğim. Öldüğüm zaman ölümü bulamayacaklar belki, ıssız ve sessiz bir yerde öleceğim. Belki beni gömecek kimsem olmayacak ama zaten bu dünya da da en yakın sandığım insanlar gömmedi mi beni? Okyanusun derinliklerine attı beni ve hiç bir zaman çıkamadım, burasıyla bütünleştim. Dalgalar kıyıya vurdukça ben daha da derine hapsoldum. Dalgalar çekildikçe daha da üste çıktım fakat hiç bir zaman kıyıyı göremedim. Sonsuz bir derinliğe hapsoldum, adım gibi.. Bir gün babamda öldüğünde bu dünya da tamamen yapayalnız kalacağım her zaman olduğum gibi. Belki fırtınalar çıktıkça daha derine saplanacağım. Fırtına bittiğinde bile saplandığım yerden çıkamayacağım belki de. Sonsuzluk denilen ifadeyi yaşıyorum, her savruluşumda hissediyorum. Bu okyanus kurumayacak ve benim gibi yalnız bir deniz yıldızının da canı yanmayacak. Hapsolduğu dünyasından hiç ayrılmayacak.

Yalnızlar OkyanusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin