Yürüyorum. Aklımdaki düşüncelerden kurtulmak istercesine öfkeli. Evet fazlasıyla sinirliydim. Sinirli olduğum tek kişi Serkandı. Bana neden yapmıştı bunu bilmiyordum. Aklıma tek sebep bile gelmiyordu. Aklıma gelen tek şey ; bana yaşattıklarının on bin katını ona yaşatma isteği. İntikam.
Şuan Serkan'a olduğu kadar kendime de sinirliyim. Ben onun gibi birisine aşık olmuştum. Hatta babamı karşıma alabilecek kadar çok. Ama o ne yapmıştı. Beni yüz üstü bıraktı. Ona en çok ihtiyacım olduğu zaman. Ona o kadar güvenmiştim ki bu yüzden hayal kırıklığım bu kadar sarsıcı olmuştu. Ama bu bana ders olmuştu. Artık hayatımdan kalkan duygu, güvendi.3 saat önce...
"Efendim babacığım." Dedim en şirin halimle.
"Hemen şirkete gel Peri.""Tamam gelirim de niye bu kadar sinirlisin ki." Dememe kalmadan telefonu kapattığını bildiren sesle karşı karşıya kaldım. Neydi şimdi bu. Yine ne yapmıştım.
Kredi kartımın limitini aşmamıştım. Babamı sinirlendirebilecek herhangi bir şey de yapmamıştım. Bunu ancak babamın yanına gidip anlayabilirim. Kahvaltı boğazıma dizilmişti diyebilirdim. Merdivenlere yönelip üst kata çıktım aceleyle.
" Ne bu acele Peri."
"Şimdi sana cevap verip zaman harcayamam Masal. Sonra anlatırım belki." Diyerek odama girdim,
Masal benim ikizim. Ama o bilinen, birbirinden ayırt edilemeyecek kadar benzeyen ikizlerden değil. Bizim tek benzerliğimiz aynı günde doğmamız. İkiz olarak taşıdığımız başka özellik yok. Tıpta çift yumurta ikizliği deniliyor işte.
Odama girip dolabımı açtım. Güneş kendini artık tamamen göstermişti. Mayısın sonlarındaydık. Bu zamanlar benim en sevdiğim dönemlerdeydi. Çünkü güneş kendini daha sık gösteriyordu bir önceki aya göre. Bu yüzden ince kıyafet zamanı gelmişti. Beyaz kumaş şort ve yeşil renginin hakim olduğu kareli kumaştaki gömleğimi alıp giyindim. Kıyafetime uygun ayakkabı ve çantamı dolaptan aldım. Yaptığım hafif makyajımda kullandığım malzemeleri de ne olur olmaz diye çantama atıp evden çıktım.
Turan İnşaat'ın önüne geldiğimde gerçekten heyecanlanmıştım. Ne yapmıştım babam bu kadar sinirlenmişti anlamamıştım. Korkunun ecele faydası olmadığı gibi beklemek de bana bir fayda sağlamıyordu.
Sekreter beni tanıdığından ona başımla selam verip sıkıntı çıkmadan içeri girdim. Babam camdan boğaz manzarasını seyrediyordu. Kapı açıldığından yavaşça bana döndü. Şirinlik yapmanın tam vaktiydi. Çünkü babam tahminimden daha sinirliydi.
" Neden apar topar çağırıldığımı merak ediyorum babacığım."
Masasından aldığı gazeteyi bana gösterdi."Bu ne!" Ne kastettiğini kesinlikle anlamıştım tabi ki ama anlamamış gibi yapmak en iyisiydi.
"Gazete babacığım." Bu sefer kesinlikle sakin konuşmamıştı. Ses seviyesi bağırma seviyesine ulaşmıştı.
"Ukalalığı kes de doğru dürüst cevap ver bana."
"Neyi kastettiğini anlamıyorum baba." Bal gibi anlamıştım. Dünkü haberden bahsettiğini. Yanlış bir şey yaptıysam kesinlikle anlamamazlıktan gelip zaman kazanmak hayati felsefem haline gelmişti.
"Bu haber ne!" diyerek gazeteyi bana doğru hızla fırlattı.
"Yalan haber o babacığım." Dedim.Evet çünkü yalandı. Serkan asla gazetede yazan haberin kişisi olamazdı. Ben ona güveniyordum.
"Ne yalanı kızım ya. Görmüyor musun bu hödüğün yaptıklarını bu kaçıncı!" Bu sefer daha sakindi öncekine göre."Babacığım çocuk ünlü manken Serkan.Tabi ki de hakkında böyle asılsız haberler çıkacaktır. Ama biz bunları düşünerek ilişkimizin zede almasını istemiyoruz." Dedim yine sakin ve kararlı bir ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENDEN HİÇ GİTME
RomanceBir adam uğruna babasından vazgeçen ve bunu tüm zerresine kadar pişmanlığını yaşayan genç ve güzel bir kadın. Hayatından çıkardığı güven duygusuyla yaşamaya karar verirken hesaba katmadığı bazı şeyler vardı. Aşk... Söz dinlemez zaman beklemezdi. İ...