"Türkan ben çıktım."
"Tamam canım bende çıkarım birazdan."
"İstersen ben bırakayım seni."
"Yok tatlım ben kurabiyelerin pişmesini beklemek zorundayım sen git ben taksi çağırırım hem senin okula geç kalmaman lazım öğrencilerin bekler."
"Haklısın o zaman akşama görüşürüz."
Türkan gülümseyerek kendi kendine fısıldadı.
"Görüşcez zaten böyle bir gün unutulur mu canım hiç?"
"Hıh. Ne dedin duyamadım?"
"Yok tatlım bir şey demedim hadi git artık geç kalcan hadi akşam görüşürüz."dedi ve içinden içinden kıkırdadı.
Zeynep merdivenlerden inerken kendi kendine konuşuyordu.
"Bu kız beni öldürcek kesin yine doğum günümü kutlamaya kalkacak hayır her sene aynı şeyi söylüyorum doğum günü falan istemiyorum diyorum ama Zeynep'i niye dinlesin ki? Zeynep kim ki? Offfff Türkan offff!"dedi ve dış kapıyı hızla çarptı ardından arabasına doğru yol aldı.
Dışarda yağmur havasına benzer bir hava vardı insanın içine huzursuzluk kaplatıyordu. Zeynep etrafına bakındığında kimseyi göremiyordu normalde sürekli karşı kaldırımda oturan Bakkal Bedri amcada bugün yoktu sadece siyap cüppeli ve fötr şapkalı yaşlı bir amca elindeki bastonun üzerine yükünü vermiş karşıdan karşıya geçmeyi bekliyordu.Zeynep bunların hiç birisini umursamadı ne havanın tuhaflığı ne de mahallede kimsenin olmaması onun ilgisini çekiyordu sadece gördüğü kabusları düşünüyordu bunların anlamı ne olmalıydı?Neden her gece aynı kabus görüyordu? başını iki yana doğru hızlıca salladı bunu yapınca sanki tüm düşüncelerinin kafasından uçacağını düşündü ve hızlı adımlarla arabasına doğru yürümeye devam etti tam arabasının kapısını açmaya yeltendiği esnada yere yığıldı.
Bayılmamıştı ama uyanıkta değildi kendi kendine sayıklamaya başlamıştı.
"Seçilen kişi görevi yapmalı,hayatı pahasına bunu yapmalı,gerçek güç içinde yatıyor,gücünü bulmalı,hemen bulmalı dünaynın sonu gelmeden!" Zeynep bunları dedikten hemen sonra bayılmıştı. Zeynep'in bilinci yerine gelirken bir ses duyuyordu biri ona sesleniyordu yaşlı ve yorgun bir sesti.
"Hanım kızım iyi misin? Hadi uyan aç gözlerini." Zeynep gözlerini ağır ağır açmaya başlamıştı ilk gördüğü şey karşı kaldırımda karşıdan karşıya geçmeye çalışan amcanın başucuna oturmuş olmasıydı.Yaşlı adam yavaşca elini cebine soktu ve bir parça çikolata çıkardı çikolatayı Zeynep'e doğru uzatıp başıyla çikolatayı işaret etti.Zeynep tedirgin olmuştu tanımadığı birisi ona çikolata veriyordu.Amca ufak bir tebessüm etti.
"Ye kızım bir sey değil çikolata kendini toplamana yardımcı olur."
Zeynep teşekkür etme manasında gülümsedi ve çikolatayı yedi ardından Zeynep yerinden yavaşça doğruldu ve yaşlı adama doğru baktı ve sordu.
"Kaç dakikadır baygınım." Adamın yüzünden bu sorunun cevabını bilmediği anlaşılıyordu.
"Valla hiçbir fikrim yok ben karşıdan karşıya geçmek için hazırlanıyordum o sırada seni gördüm iyi olmadığın anlaşılıyordu kafamı hafif çevirdim sonra sana yine baktığımda yere yığılmıştın hemen yanına koştum."
"Amcacım çok teşekkür ederim fakat saat kaç? Onu öğrenebilir miyim?"
"Saat tam olarak 8.15"
"Eyvah! Çok geç kaldım müdür bey bu sefer çok fena kızcak oofffff! Offfff! Amcacım tekrardan çok teşekkür ederim fakat benim gitmem lazım işime geç kaldım."
"Yok hanım kızım teşekküre gerek yok ben insanlık vazifemi yaptım hadi sen oyalanma ben seni tutmayayım."
Zeynep hemen arabasına atlar dikiz aynasında saçlarını düzeltip arabayı çalıştırır ve yola çıkar. Okula vardığında Okul Müdürü çok sinirlenmiştir elleri ceplerinde ve bir ayağıylada yere parmak ucuyla sert sert vurmaktadır.
"Yine geç kaldınız Bayan Beşer.Bunun tekrarlanması durumunda sizi işten atmak zorunda kalacağımı biliyorsunuz ve hala daha geç kalıyorsunuz amcanızın hatrı olmasa..."
Zeynep ailesi uzun zaman önce öldüğü için ilkokuldan liseye kadar amcasının yanında kalmak mecburiyetindeydi fakat amcası göründüğü kadarda iyi biri değildi en azından Zeynep böyle düşünüyordu, Zeynep ile muhabbet kurmaz odasından fazla çıktığı görülmezdi odasından çıktığı zaman ise bir hayaletmişcesine ses çıkarmadan ortalıkta gezer kimse onu fark etmeden tekrar odasına girerdi. Zeynep amcasını sadece 1 defa görmüştü o da bir gece vakti köşkün bahçesinde salıncakta otururken amcası da koca çınarın altında üstünde siyah redingotu ağzındada sandal ağacından yapılma piposu vardı ve derin derin düşünüyordu. Zeynep Dadısı Nurcihan Hanım'ın onu yemeğe çağırdığını duyduğu zaman bir an amcasından gözünü ayırıp Dadısının seslendiği yöne doğru bakmıştı ardından kafasını çevirip amcasına bir kez daha bakmak istediğinde amcasını çınarın altında görememişti sadece çınarın altında değil hiç bir yerde yoktu sanki yer yarılmıştı içine girmişti. Zeynep dadısına hergün amcasının neden ortalıkta görünmediğini sorup duruyordu dadısı da onu geçiştirmek için amcasının çok işi olduğunu ve bu yüzden odasından dışarı çıkamadığını söylüyordu. Zeynep bir keresinde amcasının odasına girip ne işi olduğunu öğrenmeye yeltenmişti fakat bunu amcası odada yokken yapmalıydı ama bu iş göründüğünden daha zordu çünkü amcasının odasından çıkmadığını ve hayalet gibi gezindiğini düşünürsek bu iş imkansız bile denilebilirdi. Zeynep kafasına koyduğunu yapcak kadar inatçıydı bu yüzden bir gün amcasının odasının dışındaki berjer setinin arkasına gizlenip amcasının odadan çıkmasını beklemişti bu sayede odada ne var ne yok amcasının ne iş ile uğraştığını öğrencekti fakat amcası o gün odasından çıkmamıştı hizmetçisi yemeğini getirdikten sonra çıkar diye umut etmişti ama amcası odasından çıkmamakta istikrarlıydı. İkinci gün Zeynep yeniden beklemişti fakat yine çıkmamıştı. Zeynep her gün aynı yerine gidip beklemeye devam etmişti. Bir gün aynı yerinde sızıp kalmıştı ta ki kapının açılma gıcırtısını duyasıya kadar o an yerinden fırlayıp kapıya bakmıştı amcası kapıdan çıkıyordu sonunda Zeynep istediğini elde etcekti. Amcasının kapıdan çıkmasının ardından Zeynep bir hızla kapıya koşup içeri girmişti. İçerisi hafif karanlık ve çok boğuktu Zeynep amcasının burda pemcere ve perdeleri açmadan nasıl yaşadığını düşündü hatta belli bir yaşa kadar amcasının vampir olduğunu bile sanıyordu. Amcasının çalışma masasının üstü çok dağınıktı fakat masanın kenarında duran viski şişesini saklayamıyordu bu dağınıklık. Odanın köşesinde eski bir gramafon duruyordu ve büyük bir resimler topluluğu duruyordu Zeynep bunların ne olduğunu merak edip yakından bakmak için o yöne doğru yürümüştü.
Bunların resim topluluğu değilde soy ağacı olduğunu anlamıştı. Soy ağacında bazı kişilerin üstü çizilmişti bunun neden olduğunu merak etmişti. Üstü çizik olanlarda annesiyle babasını gördü ve şok oldu acaba öldükleri için mi çizilmişti üstleri fakat onlardan önce ölenlerde vardı ve onların üstü çizilmemişti. Zeynep daha fazla oyalanıp amcasına yakalanmak istemiyordu o yüzden kapıya doğru yönelmişti fakat içerisi hafif karanlık olduğu için nesneleri seçemiyordu bu yüzden önündeki fiskosa çarpıp üzerindeki vazonun yere düşmesine neden olmuştu. Ne yapacağını bilmiyordu amcasının ona kızmasından korkuyordu biraz bekledikten sonra amcasının onu içeri girerken görmediğini ve bu yüzden onu suçlayamıcağını ve bu nedenle hemen odadan kaçması gerektiğini düşündü. Zeynep kapıyı açtı ve doğru odasına doğru koştu odasına vardığında direkt yatağına girdi ve uyuyor numarası yaptı ve o gün odasından hiç çıkmadı. Ertesi gün evden bağrış sesleri duydu merdivenlerin yukarısından geliyordu Zeynep hemen merdivenlere koşup sessiz bir şekilde dinledi bu amcasının sesiydi.
"Size çok basit bir kural koydum başka hiç bir şey istemedim kimse benim odama girmicek dedim siz naptınız o çocuğun bu odaya girmesine engel olamadınız ben size boşuna mı para veriyorum?"
Zeynep amcasının onun odasına nasıl girdiğini anladığını düşündü bu imkansızdı sessizce girip çıkmıştı biraz daha dinledi dadısı mahçup bir şekilde durumu izah ediyordu.
"Efendim Zeynep tüm gün odasındaydı ben çıktığını ne duydum ne de gördüm."
Amcası sinirle elindeki kolyeyi sallıyordu.
"Peki bu ne Nurcihan Hanım bu kolyeyi kuşlar getirmedi ya bu Zeynep'in boynundan hiç eksik etmediği kolye değil mi?"
Zeynep hem mutlu olmuştu hemde kokrmuştu amcası onun kolyesini boynundan hiç çıkarmadığını biliyordu fakat o kolyeyi orda nasıl düşürdüğünü ve azar yiyip yemiyeceğini düşünmeden edemiyordu bu yüzden yatağından saklanmak için odasına kaçtı.
Belli bir müddet sonra dadısı odasına gelmişti.
"Kalk bakalım küçük hanım uyumadığını biliyorum bana neden o odaya gittiğini ve tek bir kuralı neden çiğnediğini anlatcaksın."
Zeynep yavaştan dadısına döndü yüzünde mahçup bir ifade vardı.
"Ama dadı çok merak ettim."
"Neyi merak ettiniz ayıptır sorması."
"Amcamın odasını ve ne iş yaptığını çünkü onu hiç görmüyorum benle hiç ilgilenmiyor."
"Bu geçerli bir mazeret değil cezalısınız 1 ay boyunca çikolatalı pasta yemek yok ve 1 hafta boyunca odadan da çıkmıcaksınız."
Zeynep kendini müebbet hapis yemiş bir mahkum gibi hissetti fakat yaptığının yanlış bir şey olduğunu bildiği için ve amacına ulaştığı içi cezasını kabullendi.
***"Ohoooo Zeynep Hanım kendinize gelin daldınız gittiniz."
Zeynep müdürün bu sözleriyle kafasını hafif sallayıp kendine gelmişti.
"Müdür Bey çok özür dilerim şu aralar kendimi iyi hissetmiyorum yoksa cidden geç kalmak gibi bir huyum yoktur ben öğrencilerimi çok severim bilirsiniz lütfen beni affedin bir daha olmaması için çabalıcam lütfen durumumu mazur görün."
"Zeynep Hanım dersinize geç kalıyorsunuz hemen derse gidin hemen haydi koşun öğrencilerinizi bekletmeyin ama bakın bu sizin son şanssınızdı."
Zeynep sevinçten havalara uçmuştu adeta koşa koşa sınıfına ve öğrencilerine gitmişti.