Multimedya; Serpil ve Anneannesi
Teyzemin kızı Füsun'la aynı yaşta sayılırdık. Benden dört ay kadar büyüktü. Fransız Kız Lisesini beraber bitirdik. O Felsefe'ye girdi ben de Eczacılık Fakültesine... Aynı aile kökeninden geliyorduk. Hani şu, sosyete diyorlar ya, işte öyle bir şey... Bütün yaşayışımız Batı standartlarına göreydi: Yememiz, içmemiz, giyinmemiz...
Din havası, sadece Ramazan aylarında evimizi şöyle bir yalayıp geçerdi. O da , anneanneciğimin hatırı için... Tabii bir de onun ibadetleri vardı evimizde, o kadar .
Anneannem bizimle kalıyordu. Füsun'un annesi olan teyzem, dış gezilere meraklı olduğu için pek evde bulunmazdı da... Onun için bizimle oturmayı tercih etmişti. Zarif ve duygulu bir insandı. Tam bir İstanbul Hanımefendisi. Bu deyimin doğrusu " Eski İstanbul Hanımefendisi " olmalıydı ama, anneannem böyle denilmesine karşı çıkardı . Ona göre İstanbullu'nun eskisi yenisi olmazmış. İşte böylesine de hassasdı.
Nedense öz kızları olan anneme ve teyzeme kendi yaşayış biçimini aşılayamamıştı. Fakat benim üzerimde önemli bir tesiri vardı. Onu çok seviyorum. Sırf o gücenmesin diye mini etek, pantalon gibi kıyafetler giymezdim. Genellikle sadeliği tercih ediyordum. Çevrem de zaman içinde beni olduğum gibi kabul etmeye başladı .Babam iç güveysi sayılırdı bir bakıma. Gerçi kendi kurduğu bir işi vardı ama, öylesine... Anneanneme dedemden büyük servet kalmıştı; ancak bu servet onun umrunda bile değildi . Bütün yetkiyi annemle teyzeme bırakmıştı. O , bambaşka duyguların bambaşka görüşlerin sahibiydi . Annemle teyzem ise tam zıttı. Babamla eniştem de öyleydiler. Hepsinde aşırı derece bir Avrupalılık tutkusu vardı. Bu memleketin insanlarına önem vermez, küçük görürlerdi. Sanki onlardan olmanın utancını duyar gibiydiler...
Bu ters oluş, içimde bir takım soruların cevaplanması isteğini doğurmamış değildi.Anneannem bir bakıma esir gibiydi. Göstermelik bir saygı gören , fakat sözlerine kulak asılmayan bir esir. Evet esirdi. O da bunun farkındaydı. Bu bakımdan evin içinde kendisine ait bir dünya kurmuştu. Kimsenin işine karışmaz, abdest alıp namaz kılar, Kur'an-ı Kerim okurdu...
O sıralarda başını sıkı sıkıya örtmeye dikkat etmesini , yaşlılığın gereği gibi yorumlardım. O da belki annemden çekindiği için , belki de sonuç alamayacağına inandığından, bu konuda bana fazla bir açıklama yapmazdı.Anneannemin benim için özel bir değeri vardı. Sıkıntılarım olduğu zamanlarda, arkadaşlarımla tartıştığım sıralarda , derslerimden kaynaklanan üzüntülü günlerimde , hep teselliyi onun kucağında bulurdum . Saçlarımı okşayarak yumuşak sesiyle beni yatıştırırdı :
-Üzülme evladım, Allah büyüktür !Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Allah'a emanet olun 🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ DEĞİLSİNİZ
Espiritualİnsan hayatında bazı yıllar vardır ki, kapanmayan yaralar gibidir. Benim de öyle yıllarım olmuştu...