2009’un sonbaharı.sen istanbul’dasın, ben çanakkale’deyim o zamanlar.ama nasıl özlüyoruz birbirimizi.
esin’le eğitimin arka taraflarında bir bodrum katında kalıyorum.bodrum katı ama şirin bi ev.işte o evde, bir gece tuba’yla uyuyorum,arka odada,sabahına seninle uyanıyorum.ölüyorum mutluluktan.o zamanlar seni çok seviyorum..
Seninle başlıyor gün,seninle devam ediyor.sana yemekler yapıyorum.ne yapsam öyle iştahlı yiyorsun ki bayılıyorum.
Gece de seninle devam ediyor.Sen istiyorsun diye Hayal’e gidiyoruz.Esin’le Mahmut da geliyorlar.ama sonra sıkılıp gidiyor onlar.
Fotoğraflarımız bile var o geceden.senin üstünde Hagili tişörtün var hatta.ben de beyaz bir atlet giymişim,saçımda zebralı bi flar -o zamanlar çok moda-hazırlıktan bir arkadaşınla karşılaşıyoruz.o çekiyor fotoğrafları da.
Saat epey bir geç oluyor.eve dönsek iyi olacak.biz gitmeden ”Yara”yı çalsalar diyoruz, ne iyi olacak..
Bir iki şarkıdan sonra son şarkı.onu da dinleyip gidicez artık.Arkalardayız.”Yara” diyoruz ama duymalarına imkan yok.yüzlerce şarkının arasından o gece,o an,tam da biz eve gitmeden önce onu çalmalarına imkan yok. az sessizlik ve intro..ne olduğu belli değil..
Tanıdık..çok tanıdık..şaşkınlıkla birbirimize bakıp gülüyoruz..
Aramızda öyle bir sevgi var ki o zamanlar, aynı anda neyi çok istesek yapabiliyoruz.mucizeler yaratabiliyoruz mesela.biz “biz”iz o zamanlar..
Bağıra bağıra söylüyoruz. Birbirimize sarılmışız, deli deli dönüyoruz mutluluktan.
“hangi aydaydık,
günlerden neydi
bir gülüş güldün;
tüm güller boynunu eğdi”
Hangi aydı hatırlamıyorum.günlerden neydi hiçbir fikrim yok.O gece orda, bizden daha mutlu hiç kimse yok..