I Wake Up To Kiss You

4.1K 199 670
                                    

Harry hemen yanımdaki koltuğa bindiğinde arabayı çalıştırdım. Harry'nin gizli dinlenme evindeki 3 günlük tatilimiz bitmişti ve eve gidiyorduk. Harry üzerime doğru eğildiğinde gözlerim bi yola bi Harry'e bakıyordu. Emniyet kemerimi takıp yanağıma bi öpücük kondurdu. Yüzüme gülümseme yayılırken yola daha da odaklandım.

Yaklaşık olarak yarım saatlik bi yolculuğun ardından Harry'nin evinin önünde durduğumuzda derin bi nefes aldım. Sözde herkes evine gidiyordu ben ise evimden ayrılıyordum. Harry emniyet kemerini çözüp bana döndüğünde dudaklarımı büzdüm. Bana gülümseyip bi öpücük kondurduğunda mızmızlandım.

"Dediğim gibi Louis teklifini düşünücem. O zaman kadar dayan" size bahsetmeyi unuttum. Harry'i ağacın dibinde ağlayarak bulduğum gün beraber yaşamayı teklif etmiştim ve Harry bunun için erken olduğumu ama düşüneceğini söylemişti.

"Bari küçük bi öpücükle bırakma beni" dediğimde kıkırdayıp eli ile büzdüğüm dudaklarıma vurdu.

"Zaten yarın buluşucaz o zamana kadar dayan." Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Dediğin gibi önümüzde koskocaman 24 saat var ben dayanamam" yavaşça üzerine eğilirken kelimelerin ağzımdan çıkmasına izin verdim. Ensesinden tutup biraz daha yaklaştırdığımda yavaşça üst dudağını kavradım. Gülümsediğinde hafiften çekilip klasik hareketi yaptım. Gülüşünden öptüm. Bu sefer dudaklarına tam tutunup öpmeye başladığımda bana karşılık verdi. En son nefessiz kalıp dudaklarımızı ayırdığımda fazla uzaklaşmadan durdum. Gözlerimi açmayıp biraz dinlendim. Küçük bi öpücük daha kondurup gözlerimi açtığımda Harry çoktan gözlerini açmıştı.

"Şimdi gidebilirsin." Dediğimde kıpırdayıp kapıyı açıp aşağıya indi. Evinin bahçesine girdiğinde arabayı çalıştırdım. Arabanın içerisinde telefon sesi yankılanırken telefon arabaya bağlı olduğu için şarkı durmuş ve "Bob arıyor" sesi çıkmıştı. Derin bi nefes alıp yanıtladım.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun Tomlinson!" Telefonu bağırarak açtığında gülümsedim. Harry'e söylediğim şeyi yapmıştım. Eleanor ile ilişkimizi bitirdiğimi sosyal medyadan açıklamıştım.

"Sadece sevmediğim birini daha çok seviyormuş gibi yapamazdım. Hele ki Eleanordan başka sevdiğim varken" derin bi nefes alıp yola odaklandım.

"Kimmiş o sevgilin?" Cevap olarak bi kadını söylememi beklediğini biliyordum.

"Harry Edward Milward Styles" adının uzunluğundan dolayı nefesim hafiften kesildiğinde güldüm. Karşı taraftan bi ses gelmezken kaşlarımı çattım.

"Sanırsam öldün." Kıkırdağımda telefonun diğer tarafında birkaç haşırtı geldi.

"Çevrem ibnelerle doldu şimdi bayılıcam." Telefon yüzüme kapanırken müzik sesi yeniden yükselmişti. Beynimde ibne kelime dolanırken hızımın attırdım. Kötü hissediyordum. Hem de fazlasıyla kötü. Bi erkeği sevdim diye böyle adlandırılmamalıydım. Sonuçta insanın kalbine aşık olunurdu, cinsiyetine değil.

Eve vardığımda arabayı park edip kapıya doğru adımladım. Kapıyı açıp anahtarı kapının yanındaki küçük pufa attım. Salona gidip kendimi koltuğa attığımda derin bi nefes alıp gözlerimi kapattım. Kapı zili içeriyi kulaklarıma dolduğunda homurdandım. Koltuk daha cazip geliyordu. Zaten birazda giderdi. Kapı zili bi daha çalındığında oflayıp yan tarafa döndüm.

"Louis!" Harry'nin sesine benzerdi sesi. Gözlerim hızla açılırken koltuktan kalktım. Hızla kapıyı açtığımda yeşil gözler görüş açıma girdi. Bana gülümseyip gözlerini aşağıya doğru indirdi. Ben de baktığı yere baktığımda görüş açıma küçük bi bavul girdi. Gözlerimin parıldadığını ben bile hissediyordum. Geri yüzüne baktığımda kafasını hafiften yana eğip omuzlarını kaldırdı.

Sweet Creature/Larry StylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin