ALEYNA'NIN AĞZINDAN;
"Aleynaa hadi kalk ya!"
yine bir pazar günü sabahın 8 inde elif'in zoruyla geleneksel sabah kahvaltısı yapmak için uyandırılıyordum, tamam hadi uyandıracaksın da niye öküz gibi böğürüyorsun ki?!
"kalktım be tamam."
"hele şükür yani Aleyna yanına gelip zurna çalmadığım kalmıştı"
onu duymamazlıktan gelerek direk lavaboya yöneldim. Her pazar yapmasak olmuyor yani şu kahvaltıyı neymiş pazar günleri kahvaltı da aile bir araya gelmezse o evde sevgi olmazmış. yahu burası öğrenci evi anne yok baba yok ne ailesi? zaten hafta içi her gün sabahın 7 sinde uyanıyoruz ki zaten ben normal de uykumdan yemek yemek için uyanmam, uyandıktan sonra yemek yerim.
"elif? eğer buse hala uyuyor onu kaldıramadım dersen yolarım saçını başını!"
elif, buse ve ben 4 senelik arkadaşız, halkla ilişkiler okumak için farklı şehirlerden istanbula gelip birbirimizi bulduk. Okul hayatımın en büyük şansları bu salaklar diyebilirim.
"kızıım saçmalama tabiki uyandırdım, benim elimden bir uçan kurtulabilir birde oğuz"
"hahahahahah bu beni üzeer" diyip daha çok anırdım. Oğuz, buseyle benim yakın arkadaşımız elifinde sevdiği çocuk olduğu için daha çok gülesim gelmişti. elif cidden oğuzu kendinden bile fazla seviyordu.
"uyandınız mı lan cücük tarlaları" diye bağırarak içeri girdi buse
"buse bende tam diyordum ki oğuzu kahvaltı--" Burnuma zeytin yediğim için susmak zorunda kalmıştım. nimet o beeee
"aleyna bir dövcem şimdi seni! o zaman biz de furkanı çağıralım dimi buse?" dediğinde ikiside kahkaha atmıştı işte nereden vuracaklarını çok iyi biliyorlardı pis kardeşler. Furkan, buseyle elifin yakın arkadaşı benimse deliler gibi aşık olduğum çocuktu.
"buse gülüp durma bak ararım şimdi barışı" dediğimde mosmor kesilmişti delii. tabi herkesin anladığı gibi barışta busenin sevdiği çocuktu.
Biz 3 gerizekalı, 3 yakın arkadaşı sevmiş ama yanlışlıkla onlarla yakın arkadaş olmuştuk...
OĞUZ'UN AĞZINDAN;
"Barıış! hadi kardeşim uyan yaa" diye barışa yalvarıyordum. sabah su içmek için yataktan kalkıp mutfağa giderken kafamı duvara vurduğum için bir daha uyuyamamıştım. lan birde dün gece geç yatmıştım onun acısı çıktı resmen.
"oğuz ağzına sıçıcam şimdi banane lan kafanı vurduğun için uyuyamıyorsan?! rahat bırak beni."
"Göt herif insan bi ilgilenir, ya beyin kanaması geçiriyorsam?"
"yürü git elifin yanına o ilgilenir" diyip göz kırptı şerefsiz.
" ilgilenceğini bilsem 1 dakika durmazdım zaten burada. kız bana günahını vermiyor." diyip içeri yürüdüm. ibne barış elifin ismini duyduğumda onu uyandırmayı bırakıp elifi düşünmeye başlayacağımı biliyordu sanki düşünmediğim bir dakika varmış gibi.
"oğuz abi kafama sıçtın uyku muyku kalmadı yeminle"
ibneye bak hele çok yardımcı olmuş gibi birde şikayet ediyor.
"hadi kalk furkanıda uyandıralım da kahvaltı yapalım." diyip furkanın odasına geçti.
barış, furkan ve ben 4 senelik arkadaştık, halkla ilişkiler okumak için farklı şehirlerden istanbula gelip birbirimizi bulmuştuk. en büyük şans hakkımı bu mallarda kullandığıma inanamıyorum.
"Furkaaan! kalk aleyna aradııı" diye bağıra bağıra odasına gittiğimde furkan direk yataktan fırladı salak çocuk aleynanın adını duyunca yine sırılsıklam aşık moduna bağlamıştı. barışla aynı anda kahkaha atmıştık ki
"barış diyorum ki buseyle buluşiyim bu gün" diyip sırıttım. direk yüzü düşünce bir kahkaha da furkanla atmıştık. barışa bir iş yaptırmak istiyorsanız buse ismini kullanmanız yeterdi. çok seviyordu bee
"oğuz bildiğin şerefsizsin biliyorsun dimi?!" diyince daha çok sırıttım.
"kimin kardeşleriyim ooğğlluumm" diye bağırarak karnına yumruk attım.
Biz 3 salak, 3 yakın arkadaşı sevmiş ama yanlışlıkla onlarla yakın arkadaş olmuştuk...
EVEET ARKADAŞLAR! UMARIM BEĞENİRSİNİZ, ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Garip Aşklar
Chick-Litplatonik olarak sevdiğin insanın yüzünü her gün en ince detayına kadar düşürsün, gülüşünü hatırlar sende gülersin, arkadaşlarıyla muhabbetini gizlice dinler ve sevdiği şeyleri yapmaya çalışırsın. peki ya, platonik olduğun kişi de sana platonikse...