^

54 8 15
                                    


Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla ,

Meyseree , İslam davası yolunda gerçeğin peşine düşmüşken önüme Tevhid ışığını koyan güzel kardeşim, bu satırlarım seninle birlikte kurduğumuz hayallerimize ve gönlümüzden geçen güzel dualarımıza ithafen ,






Neden bilmediğimi de bilmiyorum.

Hani yol boyunca yürürsün.
Sonra bunun beyninin , nasıl aklına hiç gelmeden emir verdiğini düşünür bir süre duraklar aklına gelerek yürürsün. Ve bunun saçma olduğunu farkına varıp son verirsin. İstediğin zaman aklında dile getirmeden beyninin harekete geçirdiği ayakları yol boyunca da sürüklersin. Hep seninledir ama bilmezsin. Istediğin zaman uygular ama ana düşüncen bu olmaz. Sonra ellerin girer araya. Beynin bir komut verir. Yaratıcının özenle oluşturduğu damarların üzerine yine özenle örtülmüş derin ve o derinin bir kısmının oluşturduğu parmaklar araya girer. Aklına düşenleri yazmak için ,
Kalbinden , yüreğinden uzanıp ses tellerine ulaştığında söyleyemediğin cümleler için ,
Ses tellerine ulaştığında nefesinle birlikte dışarıya püskürmek üzere olduğun kelimeler mantığınla  kesişir ya hani !
O zaman cümleler ağızına kancasını geçirir , senin ruhun o cümlelerde dağılır ! Paramparça olur ya hani !
Cümle kelimeye  dönüşür , kelime harfe , harf ise bilmem işte !
Kaybolur mu !

Yediğin  birşey düşün Misal bir kabak çekirdeği ( kızmayın dostlarım gqğhpg ) Paketine elini daldırdığında kavradığın taneciklerin arasında bir tane ya da  iki tane acı bir tadı olan çekirdek avucunda misafirlik yapar.
Sıra ona geldiğinde ise onun tadı diğerlerinin ağzına bıraktığı tadı silip atar. Ve önce yüzün buruşur acı çekirdeğin bıraktığı izleri temizlemek için onu tükürür atar yeni bir tada yolculuk yaparsın ya hani !
İşte, o cümlelere takıldık biz. Sen. Ben. O. Onlar. Bilmediğin onlar.

Biz elimizi yüreğimize daldırıp cümleleri avuçladık.
Ne yazıkki içinde tadı iyi olan bir taneydi ya da hiç.
Ağzımızdaki iğrenç tadı atamadık.

Yüreğimizden ağzımıza getirip ufacık tefecik harflere gelene denk çiğnediğimiz cümleleri yuttuk.

Hep.
Boğazımızdaki yumruya sebep oldu ama olsundu.
Kalbimize bir fil kadar ağırlık oluşturdu ama olsundu.
Ufalanan harfler depremdi.
Biz ise enkaz.
Ta kendisiydik.

Onları akıtmak için sayfalara muhtaçtık.  -tık.
Tertemiz sayfalara.
İşte bu sayfayı o niyetle açmıştım. Beynimin sahilinin kıyısına vuranlar için gerekliydi bu.
Onları toplamak zordu. Avuç avuç alıp eteğime topluyordum. Sizlere ulaştırmak için.

Acıtıyorlardı.

Ellerimde bıraktığı çizikler sahilin geçmişinin gözyaşlarıydı.
Anılar sağlam dağıtmıştı çünkü.
Yol boyunca takıldığım taşlar bazı kelimelerin intiharına sebep olmuştu. Ellerime kanı elbette bulaşmıştı. Gözyaşına  şahitti ellerim şimdi ise kurumaya yüz tutmuş kana.

Şahitti.

Bilinmiyor ama biliniyorduk.
Bilinmeyen bilinmezken bilinmeye muhtaçtı.

Bu yazdığımdan ne anlarsanız anlayın. Zihninizin kütüphanesine B kodlu sırasına bunuda yerleştirin arasına ise hatırlattıklarını sıkıştırın.
Bak birde şundan bahsedeyim.
B kodlu gruba tıkıştırılmış anılar.

B ile başlayan kelimenin diğer harfleri unutulmuş sırra kadem basmış anılar.

Hissedilmeyen belki de hissetme hissini  kaybettiren anılar :

Sırtında daha yaşını doldurmamış bebesi var olan bir anne. İyice bağlamış sırtına. Evdeki hasta kocası ve aç çoçukları için sokağın  başındaki ekmek kulübesi kapısında sıra bekleyen insan sürüsünden biri.
Hava kararmaya yüz tutmuş.
Kötüler tırnaklarını çıkarmak için geceyi beklemiş. Anne korkmuş. Sırtındakı evladı açıkmış.
Kirli dünyaya masum isteğini belli etmek için ağlamış.
Kocası sabırsızlıkla eşini beklemiş ve annesini soran çoçukları umutlu cümlelerde açlık kokan nefesiyle  avutmuş.
Baba başını okşamış bir çoçuğunun. Yüreğindeki şefkati eline akmış çoçuk bunu hissetmiş.
Ve sunulan şefkate sığınıp kirli dünyaya gözlerini yumarken diğer çoçuğun da gözü yumulmuş lakin bir gözyaşı süzülmüş kuçağının üstündeki eline damlamış.

Eli gözyaşına değil , gözyaşı eline uzanmış.

Gözyaşı çocuğu avutmuş onu acısıyla beslemiş. Acısı teninden süzülerek kalbine ulaşmış. Baba bunu farketmemiş. Diğer çoçuk şefkatle özlem gidermiş.
Çocuk küçüklmüş ama acısı bir fil boyutuymuş ve çekirdeği fena acıymış.  Su veren bir el istemiş. Etrafa bakmış annesi yetişmiş nefes nefese ağzı kurusa bile suyu evladına vermiş. Çoçuk sevinmiş. Acısı gitmiş. Gideren annesiymiş.

Annesi gidince acısını gideren kalmamış mı ? Bilinmemiş.
Ve
Temiz sayfaya bıraktığım ilk cümleyi diyeyim size
Yazan kişi , neden bilmediğini de bilmiyormuş. Beyninin sahili yutmuşmudur ki ?
Ya da kanı bulaşmayan bir intihar mı gerçekleşti?


Yukarda geçenlerin gerçek hayatları epeyce bağlantısı vardır hatta, kendisidir.
Lakin bana , sana, ona ve bilmediğimiz ona ulaşmamıştır !.

Belkide ... Bilmediğimiz Onun bilmediği bir başka 'O' dur. Ya da onun bilmediği bla bla bla bla bla.  Ortadaki l harfini sona al ve canım çekti bal.














.

Kehribar İncilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin