Tokyo nun yoğun iş hayatında bulunan bir yapboz parçasıydı benim hayatım... Zor değildi , kötü de değildi.. Hayalini kurduğum işte çalışıyordum.... Tek zorluğu yogun olması ve oldukça zorlamasıydı. Gerçi hayalini kurduklarımı yaşasamda işimle alakası olmayan bir bölümde okuyordum.. Annemin zoru ile okuduğum Konservatuvar Bölümü. Müziği sevsem de bölümümü sevmiyordum. Hayatımın pekte harika olduğunu söyleyemesem de yine de güzel ve normal bir hayatım var...Her şeyden önce en azından mutluyum..
Akşam mesai bittikten hemen sonra çektiğim fotoğraflar üzerinde düzeltme yapmaya başladım... Tüm her şey bittikten sonra ise evin yolunu tutmuştum... Yoğun günün ardından akşamın soğuk havası beni biraz dinç tutmaya yetiyordu.. Adımlarım evim ile aynı güzergahta olan parka doğru ilerledi.. Her zaman eve giderken bu parktan geçmeyi seviyordum.. Tüm şehir buradan bakınca bütün ihtişamı ile gözlerimin önüne seriliyordu..Bu manzara biz fotoğrafçılar için harika birer kareydi.. Defalarca resmini çeksem de asla resmini çekmeye doyamadığım bu "Şehrin Işıkları" manzarasını tekrar çektim.. Ahh nefes kesiciydi. Ama bu karenin için de asla bilemeyeceğimiz acılar , yalnızlıklar , çaresizlikler vardı..
Yine de hayatın karanlık sayfalarına zıt beyazlıktı tüm bu güzellikler.
Biraz daha manzarayı izledikten sonra evime gitmek için parkın çıkışına ilerlemeye başladım.. Ve şu an..Gördüğüm şey ile... Ah Tanrım bir an önce eve gitmek isterken neden hep bir şeyler engel oluyor ki?
"Ehem..Beyefendi?" Bankta uyuyan..Ki kışın ortasındayız.. ..Bankta uyuyan ve sanki Yunan mitolojisinden fırlama Tanrıları andıran bir adam vardı... Kendimce belki şu an... Saymayı unuttum...Bilmem kaçıncı kez sorduğum "Acaba üşümüyor mu?" Sorusunun cevabını uyuyan miskini uyandırınca almayı düşünüyorum..
"Beyefendi!" Yüksek çıkan sesim nihayet ona ulaşmıştı ki şu an mavinin en güzel tonuna sahip olan gözlerini gözlerime sabitlemiş bana bakıyordu.. Uzun ve her ikimizinde anlam veremediği bakışların ardından sessizliği bozan ben olmuştum.
" Yılın bu zamanları Japonya oldukça soğuk oluyor...Burada bu şekilde uyursanız buzdan bir heykele dönüşeceksiniz"
" Ahh uyuduğumun farkında bile değilim" dalga geçiyor değil mi?
" Ahh..Eğer sizi burada fark etmemiş olsaydım gerçekten kötü olurdu.."
" Minnettar mı olmalıyım?"
" Evet Bay Uyuyan Güzel.. Minnettar olmalısınız.." Iç çekip uyuduğu banktan kalktı ve bana bakıp tebessüm etti..
" Bir teşekkürü hak ediyorsun küçük hanım"
" Imitatia. İsmim Imitatia. Küçük Hanım değil"
" Her neyse.."dedi. Saçında biriken karı sirkeleyip üzerini düzeltti.. Ben ise sokak lambasının ışığı altında bir Tanrı yı andıran bu adamın resmini çekmek için fotoğraf makinemi ayarladım.. Ve onun bir resmini çektim... Patlayan Flaş ile birlikte kaşlarını çatıp bana baktı..
" Fotoğrafımı mı çektin?"
" Hayır..Sadece Gökten inen Tanrının resmini çektim" diyip gülümsedim.. Anlamayan bakışlarını bana daha çok dikti..
" Sakıncası yoksa isminizi öğrenebilir miyim?"
" Az önce zaten söylemiştim."
"Ah öyle mi?" Derin bir iç çekip gözlerimi devirdim.
"Neyse...Ben Shiome Imitatia... Peki ya siz?"
" Sakamaki Shuu.." Ah bu isim çoook tanıdık. Sakamaki Shuu. Ah doğru ya Sakamaki Tougo nun tahtının varisi..
" Ah Sakamaki Tougo ile bir bağlantınız var mı acaba?"
" Kendisi benim babam olur.. Peki ya küçük hanım sen onu nerden tanıyorsun?"
" Bir haber ajansında çalışıyorum..Tanıyor olmam normal..Babanızın bir çok resmini çekmişimdir. Neyse..Tanıştığıma memnun oldum Sakamaki-san."
" Bende.." el sıkışıp vedalaştıktan sonra ben nihayetinde evime gidebilmiştim... Üzerimi değiştirdikten sonra Bilgisayarımı açıp çektiğim fotoğrafı düzenlemeye başladım...
Bir Tanrı yı andırıyorsun Sakamaki Shuu.. Düzenlemeler bittikten sonra.. Fotoğrafı açmış olduğum ve ajanstan gizlediğim bloğuma attım..
" Genç Tanrı Sakamaki Shuu gecenin soğuğunu süsledi... Oldukça ünlenen ve sanat dünyasında isim yapan Genç Tanrı bu gidişle Japonya ' nın " Tanrı " lakabını verdiği Sakamaki Tougo yu yerinden oynatabilir mi?..."
Medya bu haber ile ne yapacak acaba...... Bakalım ne kadar kısa sürede yayılacak?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diabolik Lovers: Say With Me; "I LOVE YOU"
FanfictionGözlerinin mavisi buğuluydu. Soğuk , rengi solmuş sanki bir ölünün gözleri gibiydi. Titreyen sesiyle sordu. " Söyle neden gittin?" "Mecburdum Shuu" Adımlarını bana doğru attı. Karanlıktan çıkıp odanın penceresinden içeri süzülen ay ışığının altınd...