[1] Azkaban

5.9K 318 516
                                    

*bu kurguda Goldie Ripley sıradan bir öğrencidir. Kimseyi kurtaramamıştır.*


Küçük muggle sokağında her şey yolundaydı. Fakat ortada doğru olan hiçbir şey yoktu.

Goldie Black o sabah her zaman olduğu gibi bulaşıkları yıkıyordu. Daha sonra kirlileri kontrol edecek, biraz televizyondaki haberleri araştıracak ve sonra kızına veda edip iş yerine doğru yola çıkacaktı. Daha da doğrusu, cisimlenecekti.

Eldivenlerini çıkartıp tezgaha bıraktıktan sonra alnında biriken terleri sildi. Yalnız bir yaşam, bir kadının hak edebileceği en zor şeydi. Ancak Goldie hayatını başka biriyle birleştirmeyi hiç düşünmemişti. Sirius Black ile karşılaştıktan sonra hiçbir insan ona doğru gelmeyecekti.

Bardakların yanına bıraktığı altın alyansını yüzük parmağına taktı tekrar. O yüzüğü seviyordu. Her ne kadar bu yüzük onun sevgisini hak etmese de takıyordu.

İç geçirdi Goldie. Sevdiği adamın bir katil olmasını hala sindiremiyordu. On üç ölüyü hatırladıkça içinde bir boşluk oluşuyordu.

Yüzüğünü parmağında çevirmeyi bıraktı ve seri adımlarla banyoya ilerledi. Kirlileri ayırdı, zaten fazla yoktu. Ardından makineye yerleştirdi ve yıkamayı başlattı.

Goldie bir muggle değildi. Fakat hayat şartları onu bir muggle gibi yaşamaya zorluyordu. Muggle olmak, aklını dağıtıyordu. Kendini güvende hissettiriyordu. Zaten çoğu büyücü onu kendi dünyasına kabul etmemişti. Goldie, kanı çamur suyu gibi olan bir bulanıktı onların gözünde. Bir bulanık gibi davranmaksa büyücü dünyasının ona verdiği kederi geçiriyordu.

Banyodan çıktı ve oturma odasına yöneldi. Saat 9 haberlerini duymak için tam zamanıydı. Kumandaya bastı ve küçük televizyon açıldı.

Goldie, birkaç saattir ayakta gezinmenin verdiği yorgunlukla kendini koltuklara bıraktı. Koltukları bir ikinci el dükkanından almıştı. Rahatsızlıkları onların eski model bir koltuk olduğunu sergiliyordu.

Haber sunucusu sıradan haberler vermeye devam ederken oturma odasının eski kapısı her zaman olduğu gibi gıcırtıyla açıldı.

Halley, kapının ardında Goldie'nin yorgunluğuna zıt bir neşeyle girdi içeri. Bir kız olmasına karşın kısacık kesilmiş saçları vardı. Goldie'ye daima Sirius'u hatırlatacak geniş bir gülümsemesi vardı dudaklarına. Gözleri, Sirius Black gibi fırtına grisiydi. Ancak onun gibi soğuğun aksine neşeyi hissederdiniz o gözlerde.

"Günaydın, anne." dedi kız gülümseyerek. Goldie'den aldığı gamzeleri vardı. Oturma odasıyla bitişik mutfağa yöneldi.

Goldie, küçük kızının hangi ara büyüdüğünü anlamıyordu. Bu sene üçüncü sınıfa başlayacaktı. Yazın boyu daha çok uzamıştı sanki.

"Günaydın, Halley" dedi Goldie yerinden kıpırdamadan.

Artık Goldie'nin büyüdüğünü daha çok hissediyordu. Goldie olmadan evde tek kalmaya korkmuyor, yemeğini kendi hazırlayabiliyordu Halley.

Fakat o gün mutfakta bir iki oyalanıp Goldie'nin yanına geri döndü Halley. Gri gözlerinde alışılmadık bir kıpırtı vardı. Krem rengi koltuklara, annesinin yanına, oturdu.

"Anne," dedi sesinde ki neşeyi hissettirerek. "bugün nasılsın?"

Goldie'nin bu sorunun altında ki anlaması çok sürmedi. Kızı ondan bir şey isteyecekti ve bundan önce ki yağlama ballama kısmındalardı.

"İyiyim, Halley. Sen nasılsın?"

"İyiyim, anneciğim. Ancak daha fazla iyi olabileceğimi de düşünüyorum."

Halley Black ➳ Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin