Dokunamamak|1

11 1 0
                                    

Lana Del Ray-Dark Paradise

Üzülme kelebeğim, bugünü atlatırsak yarın diye bir şey yok.

.....

Soğuk derime o kadar işlemişti hissizlik parmak uçlarımdan saç diplerime kadar tırmanmıştı. Karşımda acı dolu bakışlarla bana bakan adamın gözlerine odaklanınca burnumun direği sızladı. Yorgundu. Bıkmıştı. Tükenmiştik.

Ruhumun ortasına oturan ağırlık nefes almamı zorlaştırıyordu. Bakışlarının ağırlığı altında eziliyordum. Omuzlarımdaki ağırlığın haddi hesabı yoktu.

Gözlerini devirerek ağlıyormuşçasına güldü.

- ben seni çok sevdim, biz birbirimizi çok sevdik. Gözlerimi aşağıya indirdim ve acıyla gözlerimi yumdum.

-yapma. Bakışlarını duvara sabitleyerek ellerini saçlarının arasından geçirdi. Bu görüntüyle içim gitti. Onu bu hale soktuğum için kendimden nefret ediyordum.

- neyi yapmayayım lan neyi?! Diye bağırdı aniden. Korkuyla geriye sıçradım. Gözlerinden öfke sıçıyordu. Acı çekiyordu ve anlayamıyordu. Bu yüzden güçlü durmaya çalışıyordu. Kahkaha atmaya başladığında kaşlarımı çattım.

- sen ciddisin? Kahkahaları iyice çoğaldı ve sinirimi bozana kadar da devam etti.

- hiçbir sikim olmadan gidiyorsun, gerçekten mi? dedi aniden ciddileşip. Gözlerimi kaçırdım.

- elimden birşey gelmiyor.

-2 ay. Sadece iki aydır beraberdik. Gülerek kafamı iki yana salladım ve kendimi tutamadan ağzımı açtım

- Bu kadar kolaymış senin için demek ki geçmiş zamana atmak.

- giden sensen banada geçmişe atmak düşer. regl gününde falan mısın? Eğer normal bir zamanda olsaydık buna kesinlikle gülerdim ama regl günümde değildim.

Uzanıp çantamı aldım ve kapıya yöneldim. Kolumu tuttuğunda bir ona bir koluma baktım.

- nereye? Dedi alayla.

- kimse benimle bu şekilde konuşamaz, şimdi kolumu bırak. Geri çekildiğinde patlamaya hazır bir şekilde şekilde evden kendimi attım.

Arkamdan gelip beni duvarla arasına aldı. Onun kokusuna hiçbir zaman bir ad veremeyecektim ama hayattaki tek hazzım olan o erkeksi koku başımı döndürdü Gözleri dolu dolu gözlerimin içine baktı.

- aramızdakiler basit bir oyun muydu gerçekten, kahveleri sinir ve hayal kırıklığı ile kaynarken yüzü acı çeker bir hal aldı. Onu kucağıma yatırıp her şeyi anlatmak ve onunla ölüme gitmek istedim o an. Ama o çocuk kadar masumca bakışı bana gerçekliği hatırlattı ve tuttum kendimi.

Gözlerine daha fazla bakamadım. Gözlerimi dudaklarına indirdim. Ve tabiki şu hayatta boğulmayı en sevdiğim o çenesindeki çukur. Bütün hiddetimi dudağımı dişleyen dişime verdim. Vazgeçmek üzereydim. İrademi zorluyordu.

Dişlerini sıkarken teni bembeyaz olmuştu. Ve iki damla gördüm dudaklarının yanında. Dolu gözlerimi gözlerine diktim. Yanıyorduk. Alev alev yanıyorduk. Ve bu ateş bizi küle çevirmek üzereydi. Hiçliğe doğru adım adım yol alıyorduk.

Sadece ağlıyordu. Yüzünde mağrur bir ifade, hafifçe bana bakıyor ve beni son görüşünü hafızasına kazımaya çalışıyordu. Elini ittim ve arkamı ona dönüp yürümeye başlar başlamaz yüzüm acı çeker bir hal aldı. Yanaklarımdan durmaksızın onsuz kaldığım saniyeler süzülüyordu.

Bir nevi kanser gibiydik birbirimize. Damarlarımızda izinsizce baş kaldırıyor ve birbirimizi tüketiyorduk.

- üzgünüm sevgilim, ama ölümümü izlemene izin vermezdim. Ben ölüyorum. Ve sen Kelebekler gibisin. Bu dünya için fazla hassas ve narinsin. Ben sana dokunurken bile kırmaktan korkuyorum, iki günlük ömrünü de ben mahvedemezdim.

Özdemir Asafında dediği gibi, bir gün benim sende gördüğümü görecekler diye ödüm kopuyor. Benim sende gördüğümü kimse görmesin sevgilim. Seni kimse üzemesin, ben saçlarına dokunduğumda saç telin elimde kaldığından beri kendimi asla affetmiyorum mesela.

İnsanlar genelde hep kendilerine sorarlar.

Ne zaman mutlu olacağım?

Ne zaman huzurlu hissedeceğim?

Ne zaman içimdeki ağırlıklardan kurtulacağım?

Ne zaman gerçekten güvenebileceğim birine sahip olacağım?

Ne zaman biri beni gerçek anlamda sevecek?

Ne zaman duygularımı hissedebileceğim?

Ancak maalesef şöyle bir gerçek vardır ki, artık hissiyatı olmayan birine kimse zarar veremez, kininde boğulur.

Ve huzur, mutluluk veya adalet diye bir şey yoktur. Ne kadar mutlu olursak olalım, hep bir yanımız eksik kalacak. Ne kadar seversek sevelim, geçmişimizi kimse değiştirmeyecek.

Ey insanoğlu, biz buna mahkumuz. Hiç birimizin hayatı toz pembe değil. Kanmayın buna, öyle düşünmenizi istedikleri için öyle gösteriyorlar.

Özellikle zengin veya ünlü olanlara. Hakiki boşluğa onlar sahipler. Sonuçta tv o boş ekranında insanların zevkle ve özenerek takip etmesi gereken magazin ve dizilerin olması gerekiyor.

Hayalin yeri kalmadı kafamda bunlar dank ettiğinde. Umut yok. Bizim gibi hassas olan insanlar için hiç umut yok.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 30, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KANSERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin