Ve bir daha denedim. Yine kırmızı yandı ama bu sefer yanıp sönüyordu ayrıca "Yaşam kabininden çıkmış bulunmaktasınız." sözünü de duymuyordum.
İlk düşündüğüm bozmuş olabileceğim oldu ama sonra beni şaşırtan bir şey oldu ve "Yaşam kabininden çıkmış bulunmaktasınız." sözü yerine bambaşka bir şey duyuyordum.
"Dünya'ya giden listeye girmek istiyorsanız, lütfen odanızı kontrol edin." sözünü duydum. Birilerinin duymasından korkarak hemen cihazın üzerine doğru atıldım ama ses kesilmişti ve görünürde kimse yoktu.
Kırmızı bir yanıp bir sönerken duyduğumun yanlış olup olmadığını düşünüyordum. Gece yaşananları düşündüm, bu duyduklarımla bir alakası var mıydı?
Doksan bir, Stella demişti ablam bir silahı daha uzatırken, isim sırasına göre gidiyordu belli ki, doksan üç, Thalia. Doksan ikiyi vermemişti, çünkü o benim odamda olabilirdi ya da onun!
Yaşam kabinimizin kapısının önünde açılması için biraz uğraştım ve içeri girdiğim anda Maggie'nin odamdan hiddetle çıktığını gördüm. Ne hiddet ama! Elinden gelse beni ezip geçecekti.
"Skylar!" dedi sahte bir şaşkınlıkla, ama sahteliğini sadece onunla yüz yüze olan birisi anlayabilirdi. "Seni göremeyince endişelendim."
"Bir şeyleri söyleyeceğimden mi?" diye sordum. Aslında alay eder gibi söylemek istemiştim ama pek başarılı olamamıştım.
"Hayır" dedi başını sallayarak. "Onu söylemeyeceğini biliyorum. Seni biliyorum. Korkar ve saçmalardın."
Derin bir nefes aldım. Aksini iddia etmek için değil. Haklıydı. Dediği gibi yaşanırdı her şey.
"Gitmem lazım." dedi, uzun bir sessizliğin ardından. "Nereye?" diye sormamı beklemeden yaşam kabininden çıkıp gitti.
Odamda bir sağa bir sola bakıyordum çünkü tam olarak nereyi kontrol etmem gerektiğinden emin değildim.
Tamam, dedim derin bir nefes alarak, bakılacak en iyi yer yatağın altı ve dolabın içidir, tabii aradığın şey bir silahın yanında küçük bir kağıt parçası değilse!
Dolabın içine, aradığımın orada olmasını umarak baktım ama hiçbir şey yoktu. İki üç parça hepsi birbirinin aynısı olan kıyafetler ve tek çift ayakkabı.
Dolaba bakma işim biter bitmez yatağın altına eğildim. Bir şey arayan birinden çok kaybettiği bir şeyi arayan biri gibiydim. Konunun silahla ilgili olduğunu düşünüyordum. Aiden'ın, doksan iki numaralı beyaz üniformalı, silah olması gereken cebinde kartların olması bir tesadüf değildi.
Elime soğuk bir şey deyince onu ne kadar ses çıkardığımı umursamadan çektim. Aslında o kadar ağır değildi ama ben yanlış bir şey yapıyormuş izlenimi bırakmak ister gibi uğraşıyordum.
Elimde her tarafını incelemek açısından çevirdikten sonra bununla ne yapmam gerektiğini düşündüm. Bir beyaz üniformalının silahıyla, yanlış duymuş olabileceğin bir cümleye uyarak ne yapabilirdim ki?
Yatağın altına tekrar eğildim ve bana gitmem gereken yeri söyleyen bir not bulmayı bekledim. Ama hiçbir şey yoktu.
Bir süre yatağımın üstünde oturdum ve yapabileceklerimi düşündüm. Doğru olan bunu sahibine geri vermekti ama bu nasıl benim Dünya listesine girmeme sebep olacaktı ki?
Çok düşünüyorsun Sky, diye söylendim yataktan kalkarken, düşüneceğine harekete geç.
Silahı belime yerleştirdim ve üzerine de tişörtümü örttüm. Soğukluğu rahatsız ediyordu ama bunu umursamamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Çarkı
Science FictionBir defter, ölü bir kız tarafından dünyada yazıldı ama şu anki sahibi uzayın derinliklerinde. Bir çark, iki kız tarafından dünyada yapıldı, ama şu anki hedefleri uzayın derinliklerinde. Çarkın hedefleri ve defterin sahibi Dünya'ya geldi, Ölüm Çarkı...