Ah! Yine sabah olmuştu ve yine kalkıp o kahvaltıyı ben hazırlamak zorundaydım ve yine mahallemizin o dar, korkutucu sokaklarından durağa inip 2 saat o gerizekalı göbekli minibüs şoförünü bekleyip o mükemmel hastanenin yolunu tutup ve yine hastanedeki delilerle ugraşıcaktım ve yine o ukala doktorların tribini çekicektim.
Ah! Neyse kalkıp üzerimi değiştirmeliydim. Kalkıp üzerime o mükemmel hastanenin üniformalarını giydim, hemşire işte ne giyer bilirsiniz az çok. Gidip 2 yumurta kırdım sonra babamın ve kız kardeşimin uyanmasını bekledim. Evet annem ölmüştü. Kız kardeşim ve benim adlarımızın melek ve duru olmasını isteyen mükemmel kadın yoktu artık ama alışmıştım artık kız kardeşim meleğe ben bakıyordum. Babam zaten bizden ayrı gibi yaşıyordu. Çokta umrumda olmuyorduya hadi neyse. Melek lise bire gidiyor ben ise stajerliğimin 2. Yılındayım.
Neden mi 2. yılındayım? Çünkü hastanede biri öldü ve benim üzerime kaldı tabi sonradan benden dolayı olmadığı anlaşılınca 1.yılım yandığı için bana bu senede staj göreceğimi söylediler.
Ha bu arada 19 yaşındayım. Bir süre sonra melek uyandı. Ardından babam kahvaltı ettikten sonra meleği okula gönderdim, babamda kahveye gitti ben de bulaşıkları kaldırıp çıktım evden. Saçımı at kuyruğu yapmıştım. Dizlerime kadar gelen dar lacivert etek ve üstüne de beyaz uzun kollu yarım gömlek işte böyle günlük yaşam kıyafetlerim günlük yaşam diyorum. Çünkü günümün çoğu bunlarla geçiyor.
Durakta beklerken bu gün içimden garip bir şeyler olacağı geçiyordu tam o sırada benim göbekli geldi. Minibüse binip parayı uzattım ve boş biyer bulup oturdum. Cama bakıp yolu izlerken uyuya kalmışım. Bizim göbekli nin kolumu delmesi ile uyandım.
-"kalk artık! Son duraktayız."
dedi. Kaba ve kalın bi sesle bende hiç umursamadan uykulu uykulu
- "Saat kaç yaa."
dedim esneyerek.
-"Saat tamı tamına 1."
dedi kroca. Şaşkınlığım geçtikten sonra hemen göbekliyi itip
Aşağı indim kesin atacaklardı beni daha nerede olduğumu bile bilmiyordumki, tabela da yazan yazıdan bizim hastaneye yakın olduğumu farkettim ama koşamazdım. Bu etekle imkansızdı. Minibüsde bekleyemem cüzdanımı çıkarıp ne kadar param olduğuna baktım iki ellilik bir yirmilik vardı. Ve ay sonuna daha on gün vardı. Bi taksi çevirip bindim.-" Abi yirmi liram var beni bu adrese götürebilir misin? "
dedim taksiciye. Neysek insaflı çıktı. Ve olumlu anlamda kafa sallamakla yetindi. Saate baktığımda 1.30 Du normalde 11 de hastaneye gitmem gerekti. Hastanenin önüne geldiğimde içeriye koştum. Ve tam danışmadan kızlara
-" Yokluğum anlaşıldı mı kızlar? "
dedim. Arkamdaki sesle irkildim
-" KOVULDUN DURU!"
dedi. Patronum hiç bir şey demeden kapıya yöneldim tam çıkıyordum,bir gürültü geldi arkamdan
-" bekle seni rüyamda gördüm beni sen tedavi ediceksin!"
dedi biri. Üstüme alınmamıştım. Ama öyle bir bağırdı ki merak ettim ve döndüm.
Döndüğümde koşarak iki omuzlarımı tutu ve
-" bak ben şizofrenim düne kadar kurtulamayacağımı sanıp kendime sürekli kötü davranıyordum. Ama dün seni rüyamda gördüm ve senin bana dokunmanla ben iğleşiyordum hadi lütfen yap bunu beni iğleştir kurtar şu hastalıktan!"
dedi bağırarak. Hiç konuşmadan gözlerimi pörtlettim ve onu dinledim.
-" Bak dostum seni anlıyorum ama ben kovuldum ve senin ki sadece bir rüyaydı ben daha bir stajerim, doktor bile değilim. Bu yüzden üzgünüm. "
dedim ve onun mavi gözlerine bakmayı kesip arkamı döndüm. Bir anda Boğazıma değen bıçakla irkilerek çığlık attım.
Merhaba arkadaşlar daha yeniyim. İlk kitabım olacak inşallah seversiniz. Yanlışlarım olursa affola!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRI DÜNYALAR
Novela Juvenil! BİR ŞİZOFRENE AŞIĞIM! Onlar ayrı dünyaların insanlarıydılar ama lafta değil biri hayal ortamında şizofren hastalığından kurtulmaya biri ise hemşire olmuş ama berbat bi hayatı olan ayrı dünyaların insanlarıydılar İŞTE . -"Hadi gel sende ödüllendir...