-2- Uyuşturucu

170 4 3
                                    

Biraz gecikti biliyorum ama toparlamak biraz  zamanımı aldı. Çok yeni bir kurgu olduğu için yazdığım her bir cümle benim için çok önemli. Şimdiden anlayışınız ve yorumlarınız için teşekkür ederim. Bu arada multimedia Boran :)  Öpüldünüz .x 

-"Bakarken kıyamamak mı yoksa, Baktıkça doyamamak mıdır aşk ?"

Özdemir Asaf, diye geçirdim içimden. Şiirlerini en çok sevdiğim, en çok anlamaya çalıştığım insan. Şiiri güzel yapan güzel olması mıydı? Yoksa okuyanın yüklediği anlam mı onu güzel kılıyordu. Kimse kendini bulamadığı bir şiiri beğenemezdi. 

Ben de burada kendimi bulamamıştım. Aşkı hiç hissetmemişken, onun hakkında yorum yapamazdım. Benim için aşk ulaşılmazdı. Düşüncelerimdeki o ulaşılmaz hissi hiç yaşamamıştım. Elbette birilerinden hoşlanmıştım, birilerine değer vermiştim ama asla hiç bir kızı kendimden vazgeçecek kadar sevmemiştim. 

"Senin düşüncen nedir Boran?" Dikkatimi profösöre verdim. Etraftakilerin bakışları üzerime yoğunlaşmıştı. "Bir fikrim yok" 

"Şair çocuğun bu konuda nasıl fikri olmaz!" Kinayeli sesi kulağımı okşadığında, ne ara ezberlediğimi bilmediğim ses tonunu bir daha duymak istedim. 

Ona dönmeden cevapladım. "Ben hiç aşık olmadım" 

Profösörün gözleri "Bağımlıyı" incelerken aynı soruyu ona iletti. "Sen bu şiir hakkında ne düşünüyorsun Menesa?" 

Vereceği cevabı merak ederek ona döndüm. Bakışlarım, bakışlarıyla buluştuğunda gözlerini kaçırmadı. Aksinde inatla, sert bir ifadeyle daha da odaklandı gözlerime. Dudakları hafifçe aralandığında koridorda yaptığı şeyi hatırlamıştım. İstemsizce yüzümü buruşturdum. 

"Aşk aptalların işidir!" 

Umursamaz tavrını şaşkınlığımı gizlemeye çalışarak izlerken, profösörün onaylamaz bakışlarını farkettim. "Bu konuyu gelecek derste konuşacağız." 

 Bakışlarımı ondan ayırdıktan sonra defterimi çantama koyup sınıftan çıktım. Merdivenleri hızla çıkarken bu günün çabuk bitmesini diledim. Mümkünse o kızı bir kez daha görmek istemiyordum. 

Kütüphaneye girdikten sonra çantamı görevli masasına bırakıp büyük kitaplığın içine attım kendimi.  İçeride kimsenin olmaması işime gelmişti. Sessizliği seviyordum. Düşünmek daha kolay oluyordu. 

Derken kapının şiddetle çarpmasıyla irkildim. Tam da mutlu bir ortam yakalamışken yasemin kokusu etrafımı kaplamıştı. 

 Bu kızın zararlı olduğunu hissediyordum. Çünkü daha önce onun gibisini görmemiştim. Yanında gezdiği çocuk ben bağımlıyım diye bağırmasına sebep oluyordu adeta. Bu işin mantığını kuramıyordum. İnsanlar neden mutluluğu uyuşturucuda ararlar ki ? 

 "Çünkü iyi çocuk, hayatta muhtaç olduğun tek şey mutluluktur. O varsa mükemmel bir hayatın olur. O yoksa bok çukurunda yaşadığını hissedersin."

Sesli düşündüğüm için kendime lanet etme kısmını bir kenara bıraktım ve ona dönmeden konuştum. 

"Sen bok çukurunda yaşayanlardansın sanırım" Acısını hissettiren kahkahası kulaklarımda çığlık atarken "Senin aksine" diye mırıldandı. 

Serseri RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin