Üzerime gelen diş ve pençelerden kaçınmak artık sıkıcı olmaya başladı en azından Gölge öyle söylüyor. Kaya üzerime geldikçe Gölge'yi zapt etmek daha da zorlaştı hemen bu işten en az zararla kurtulmam lazım. Seçenek bir; Kaya'yı fırlatıp üzerine çullanır ve üstünlüğümü zorla kabul ettiririm. Seçenek iki; onunla aramda sağlıklı bir mesafe bırakır ve konuşmaya çalışırım. Seçenek üç; Gölge'yi serbest bırakırım Kaya'yı öldürür ve olayın üstünü örterim. Her nedense üçüncü seçenek çok cazip geliyor, hatta onu uygulayabilirim. Ah, düzeltiyorum uygulayabilirdim, tabi Aswang beni omzumdan vurmasaydı. Aswang'a doğru birkaç adım atmıştım ki yere yığıldım.
Uyandığımda görüp görebileceğim en aydınlık odada uyanmıştım. Gözlerimi kapatıp açtım manzaramda değişiklik olmadı, sonra bir kez daha denedim, bir kez daha ve bir kez daha... Bu işlemden sıkılınca kendi kendime konuşmaya başladım.
"Öldüm mü? Hm sanmıyorum bir kurşun yüzünden ölmem. Ee o zaman neredeyim ben?"
"Hastanede tabi ki!" Derin bir nefes verip gözlerimi kapattım. Kafamı sesin kaynağına çevirdim ve tek gözümü yarısına kadar açtım. Kapıda teslim bir porsiyon terbiyeli Aswang hazır. Aswang ekstra şirinlik için gözlerini kapatıp sonuna kadar gülümseyip kafasını hafifçe sağa yatırdı. Sanırım artık bu hareketlerine bağışıklığım var.
"Beni omzumdan vurdun."
"Gerçekten yanlışlıkla oldu, seni omzundan falan vurmak istemedim." Çıkar maskeni şeytan prenses.
"Elbette beni omzumdan vurmak istemedin..." Yapabildiğim en sevimli ifadeyle Aswang'a baktım ve hemen ardından yüz kaslarım can çekişince somurtmaya geri döndüm. "Iskaladın, öyle değil mi? Hem de bir ay içinde 5. kez." her seferinde kalbimi ıskalaması nasıl bir kazmalık anlamıyorum. Aswang en sonunda şirinlikten uzak bir şekilde kıkırdayarak yatağımın yanındaki sandalyeye oturdu.
"Ama öyle deme yeni bir formül geliştirdik ilk denek sensin gurur duy!"
"Kokusuna bakarsak, sanırım mermilere ek malzeme olarak çingene otu olarak da adlandırılan kurt otunu kullanmışsın. Ama bana tam etkisi için beni kalbimden vurmalıydın, omzumdan değil."
"Sandığından daha yüksek bir miktar var o mermide, hem benim amacım zaten seni öldürmek falan de-"
" Mermini yüzey alanına sürdüğünü de farz etsem bile –bu da maksimum zehir demek- omzumdan etki alanına gidene kadar etkisi seyrelip minimuma iner bu da beni pek etkilemez."
"Lafımı kesme süper zekâ! Seni öldürmeyi falan amaçlamıyordum sadece seninle konuşmak için fırsat yarattım."
"Özür dilerim prenses(!)." Aswang kafasını abartılı bir şekilde geriye attı ve konuşmaya – bağırmaya- başladı.
"Vay be! Parantez içindeki ünlem o kadar belliydi ki nefes alamadım" bakışlarını tekrar bana döndürdüğünde artık bana ciddi bir şekilde bakıyordu.
"Evet, anladım eğlence zamanı bitti zamanın kısıtlı anlat bakalım neden buradasın?"
"Üst düzey yönetici olarak görev yaptığımı biliyorsun değil mi?" Aswang'ın lafını kesmeden başımla onayladım. Elbette biliyorum neyim ben mağara adamı mı? "Rutin bölge raporlarını kontrol ederken sizin bölgenizde anormallik buldum."
"Nasıl bir anormallik seni şatondan çıkarıp buraya kadar sürüklemiş olabilir ki... upss! Bunu içimden söyleyecektim." Aswang beni duymazlıktan gelip sırt çantasına uzandı, içinden bir tomar kırışık kâğıt çıkardı ve bana verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgede Kaybolmak
FantasyBitti! Bittiğine inanamıyorum! Tarih, dünyanın başından başlıyordu ve ben günümüze gelene kadar bütün olayların özetini çıkartıp sonuçlarını yazdım. Evet, işte ben buyum bir uzman bir deha! "Azra hadi kalk artık Alara'yı antrenmanına bırak." ...