YENİDEN

49 6 1
                                    

Sabah uyandığımda telefonumu elime alıp saate baktım.Erken uyanmıştım daha okula gitmemize bir saat vardı.Yatakta bir sağa bir sola dönerek zamanın bir an evvel geçmesini diledim.Telefondan twittera girip sosyal medyada neler olup bitiyor diye inceledim."Antrenmanlar bugün başlıyor. 2 hafta sonra maçım var." yazıp twitterdan çıktım.Yarım saati geride bıraktığımı farkettim.En azından hazırlanıp dışarı çıkabilirim düşüncesiyle banyoya gidip yüzüme soğuk su çarptım.Üstüme dolaptan bulduğum ilk kıyafetleri geçiriverdim.Spor çantamı da hazırladım.Aşağı inip kahvaltılık bir şeyler tıktım ağzıma.Evde dolanmaktan sıkıldığım için ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı attım.O masmavi gökyüzüne bakmak,tertemiz havayı solumak istiyordum.Hava oldukça güzeldi.Güneşliydi.Altımda,siyah çorabımın üzerinde kot şortum vardı.Telefonumun titremesiyle gökyüzüne bakan yüzümü telefona çevirdim.Her zamanki gibi arayan Selendi.

"Aloo Eylülll nerdesin güzelim okula gelsene hadi."

"Tamam geliyorum.Evden çıktım zaten."

"İyi tamam,bekliyorum seni bahçede."

dedikten sonra çat diye suratıma kapatıvermişti, bende oyalanmadan hızlı adımlarla okula gittim.

***

İlk ders,ikinci ders falan filan derken son derse girmiştik.Dersin bitmesine 8 dakika vardı ve ölüm gibi geçiyordu.Her saate bakışımda ilerlememiş olduğunu görüyordum.Aklım tabiki de antrenmandaydı.Yanımda uyuyan Emrenin kafasını kaldırıp bana baktığını farkettim.

"Ne var bir şey mi oldu Emre?"

"Yok bir şey de,sen duramıyorsun yerinde.Antrenmanı bekliyorsun değil mi?"

"Evet."

kısa cevap verip kafamı tekrar saate çevirmiştim.Üç dakika, iki dakika derken zil çalmıştı ve yerimden fırlayarak kalkmıştım.Tam o sırada Selenin de benimle geleceği aklıma geldi ve onu beklemeye başladım.Aşağı spor salonuna indiğimde tam içeri girdiğimde birden gözüme biri çarptı.Tam karşımda duruyordu.Kız takımımız olarak ve erkek takımımız olarak ayrı maçlara çıkıyorduk ama antrenmanlarımız beraber oluyordu.Hatta o yüzden Selen beni izlemeye gelmişti,daha doğrusu erkek takımından erkek seçmeye gelmişti.O çocuk dikkatimi çekmişti. Uzun boylu saçları hafif uzun,kumral ve ayrıca kirpiklerinin çok uzundu.Çenesindeki seyrek sakalları,dudaklarının inceliği...Kimdi acaba?Onu okulda ilk defa görüyordum.Yeni gelmiş olamazdı.Çünkü yeni gelenler genelde takıma alınmazdı ve yeni gelmiş gibi durmuyordu.Onu bir yerde görmüş olduğum izlenimini veriyordu bana.Ben hâlâ çocuğu izlemeye devam ederken onun da bana baktığını farkettim.Göz göze gelmiştik.Sanki beni daha önce görmüş gibi bakıyordu.Ve anlamadığım bir şey olmuştu.Utanarak gözlerimi başka bir yere çevirdim.Bakmamalıydım.Yanlış anlaşılabilirdi.Selene döndüğümde Selenin de o tarafa baktığını farkettim.O da ilk defa görmüş olmalıydı.Dikkatini çektiğine göre.

"Selen,dikkatini bana versen diyorum.Başkalarını değil beni izlemeye gelmiş olduğunu kabul etsek olmaz mı?"

"Tamam be ne diye sinirlendin şimdi bir anda?"

"Ne siniri yani,neyse sen otur ben üstümü giyip geleyim."

Soyunma odalarına gidip kendime bir dolap seçtim.Kabine girip Çantamın içinden çıkardığım,spor yaparken giydiğim şortumu ve yarım kollu tişörtümü giydim.Kabinden çıkıp aynaların karşısına geçtim.Saçlarımı tepeden topladım.Hazırdım.Telefonumu elime aldım,mesajlarıma bakıyordum.Sevdiğim bir mağazadan indirim mesajı gelmişti. Soyunma odasının kapısından çıkarken birine çarpmıştım.Of yine mi ya...Hasta olduğum günü anımsattı çarpmam.Kafamı kaldırdığımda gördüğüm kişi dikkatimi çeken çocuktu.Ne diye bana çarpmıştı ki yani onun da elinde telefon olduğunu gördüm.Büyük ihtimalle o da telefonla ilgilenirken bana çarpmıştı veya ben ona çarpmıştım her neyse.

"Pardon."demişti.Tuhaf ama çok iyi hissettiren sesiyle.Ayrıca gülümsemişti.

"Önemli değil.Benim hatam.Önüme bakmam gerekirdi."

"Yoo asıl benim önüme bakmam gerekirdi."

Hafif bir tebessüm etmiştim.Konuşmaya çekinmiştim.Keşke konuşsaydım,arkamı dönüp gitmiştim.Konuşamamıştım.İlk defa görüyorum seni deseydim.Yeni misin deseydim bir şey deseydim ama bir şey diyememiştim.Sahaya Selenin yanına gittim.

"Hoca gecikecekmiş Eylül.Bir kız gelip söyledi bence sen git ısın,oyna."

"Of bir de onu bekleyeceğiz.Neyse ben oynamaya gidiyorum o zaman."

Elimde topla tam basket atacaktım ki karşı potada basket atmaya çalışan o çocuğu gördüm.Ne bekliyordum,küçücük alan içerisinde birbirimizi görmemiz oldukça normaldi.Durup nasıl oynadığını izlemeye koyuldum.Sanki mükemmel oynuyordu.O attığı sayılar.Koşarken saçlarının önünün kalkıp inmesi...Ne yapıyordum allah aşkına.Kendi potama dönüp,topu attım.Onun da arada bir bana baktığını farkettim.Beni tanıyormuş gibiydi ve tuhaf olan şey ben de onu bir yerden tanıyor gibiydim.Artık dayanamayacaktım gidip konuşacaktım hem ne olurdu ki utanılacak,sıkılacak bir şey yoktu.Selenin lavaboya gitmesini fırsat bilip yanına doğru yaklaştım.Eğer Selen olsaydı rahat bırakmaz,başımın etini yerdi.Tam ben ağır adımlarla yanına ilerlerken onunda bana doğru yürüdüğünü gördüm.Olduğum yerde durdum.İki adım daha ilerledikten sonra tam karşımda dikildi.

"Beraber oynamaya ne dersin hem tek tek oynamaktansa burdakilerle takımları kurup oynayalım."

"Ee.. iyi fikir aslında.Maç yapabiliriz mesela."

"Tamam öyleyse.Seslenelim gelsinler,takımları kuralım.Ama bir şartım var,takımlar kız erkek karışık olacak.Kız takımı erkek takımı diye ayırmayacağız."

"Tamam,kabul."

Bir 10 dakika sonra takımları kurmuş maça başlayacaktık.O karşı takımdaydı.Bizim takımda 3 erkek 2 kız onların takımında da 2 erkek 3 kız vardı.Maça başladığımızda sürekli göz göze geldiğimizden bazı pasları kaçırmıştım.Odaklanamıyordum.Sürekli nasıl oynadığıyla ilgileniyordum.Top benim elimdeyken benden almaya çalışıyordu.Tam alacağı sırada sayı atmıştım.Gövdesi neredeyse gövdemi kaplıyordu.Boyu benden uzundu ama birbirimize yakındık.Birbirimize değmiştik.Tuhaf bir şekilde afallamıştım.Kendime gelmeye çalışırken onun da tuhaflaştığını farkettim.

İyi atıştı dedikten sonra zoraki bir şekilde gülümsemişti.Tabiki bende aynı gülümsemeyi takınmıştım.Arada bir Selene bakıyordum kenarıda oturmuş bizi şaşkın bir şekilde izliyordu.En son o tuvalete giderken kendi halimizde oynuyorduk oysaki geldiginde maçın ortasında bulmuştu kendini ve tam ondan beklenilen hareketi yapıp meraklanmıştı.Öyle böyle derken maçı onlar almıştı çok az bir farkla.

"Tebrik ederim çok iyi oynadınız.Ama beni daha tanımıyorsun.Ben bu maçın altında kalmam.Başka bir zaman yine yapalım ne dersin?"

"Bana uyar.Her zaman varım Eylül Hanım."

Ne,ismimi nereden biliyordu?Beni nereden tanıyordu?Eylül Hanım da neyin nesiydi?Selen söylemiş olamazdı.Ben de söylememiştim.Tanışmamıştık bile ama biliyordu işte.Birinden mi duymuştu acaba?Merakımı gidermem gerekiyordu.

"Bir dakika sen ismimi nereden biliyorsun."

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin